TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Erdoğan:

"Yeni bir sistem, yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olduğu zaman yasama ile yürütme arasındaki çizgi belirginleşmiş hale gelecek"- "Depreme karşı nasıl hazırlıklı olmamız gerekiyorsa darbe konusunda da hazırlıklı ve duyarlı olmamız lazım"

SAMSUN (AA) - Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Yeni bir sistem, yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olduğu zaman yasama ile yürütme arasındaki çizgi belirginleşmiş hale gelecek." dedi.

Ensar Vakfının davetlisi olarak Samsun'a gelen Erdoğan, bir kafede düzenlenen toplantıda, kültür ve sanat alanında da sivil toplum örgütlerinin aktif olması gerektiğini söyledi.

Çevre alanında da güçlü olunması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Başka sivil toplum örgütlerine bu alanı bırakmamız, 'Nasılsa birileri yapıyor' dememiz doğru bir yaklaşım tarzı değil." ifadesini kullandı.

Halk oylamasına değinen Erdoğan, güçlü bir "Evet" çıkmasıyla 16 Nisan'dan sonra yeni bir döneme geçileceğini dile getirdi.

"Yeni bir sistem, yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olduğu zaman yasama ile yürütme arasındaki çizgi belirginleşmiş hale gelecek." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Nasıl belirginleşecek? Şu anda sandığa gidiyoruz, bir tane oy veriyoruz. O oydan hem yasama çıkıyor hem de yürütme. Tek oyla seçilen iki organın birbirini kontrol etmesi, birbiri ile arasında denge olması düşünülebilir mi? Nasıl ayırt edeceksiniz? Bir oyla iki organ seçiyoruz, ondan sonra diyoruz ki, 'Bu güçler ayrılığının işlememesinin sebebi başka bir şey'. Halbuki daha baştan kurgulanırken güçler ayrılığı ilkesi gözetilmeden kurgulanmış."

- "Halkın feraseti, oy kullanma konusundaki tecrübesi gayet gelişti"

Belediyelerden örnek veren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Belediyelerde başkana ayrı oy veriyoruz, il genel meclisi veya belediye meclisine ayrı oy kullanıyoruz. Yeri geldiğinde neleri yaşıyoruz. Bir partinin adayı başkan olmuş, mecliste başka bir parti güçlü olmuş. Bunları yaşıyoruz. Demek ki halkın feraseti, oy kullanma konusundaki tecrübesi gayet gelişti. Gerekli yerde gerekli dengeyi kuruyor. O zaman biz yasama ve yürütmeyi ayrı sandıklarda oy kullanır hale getirerek ne yapıyoruz? Gerçek anlamda birbirini denetleme imkanı vermiş oluyoruz. Yasama faaliyeti artık hükümet tarafından veya bakanlık bürokrasisi tarafından Meclise getirilmeyecek. Yasama faaliyetlerini sadece Meclis yapmış olacak. Cumhurbaşkanı düzenleme olmayan bir sahada bir kararname çıkardı. Meclisin de işine gelmedi. Ne yapacak, onunla ilgili hemen yasama faaliyetini yapacak. Yahut bir düzenleme gereği var, cumhurbaşkanımız da bir kararname ile faaliyete geçirdi hükümeti. Meclis de arkasından onun ince ayrıntısına varıncaya kadar çalışmasını yapacak."

Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarının da burada devreye gireceğini aktararak, Meclis gerçekten yasama faaliyeti yapacağı için artık bürokratlarla oturup çalışmasına gerek kalmayacağını söyledi.

Çevre ile ilgili konularda çevre sivil toplum kuruluşları, sağlıkla ilgili de bu konudaki sivil toplum kuruluşlarından yasama organının faydalanmak zorunda kalacağını vurgulayan Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerde sivil toplum kuruluşlarının nasıl siyasetle başa baş olduğu veya siyasete yön verdiğini görebiliyorsak, inşallah Türkiye'de de yeni dönemde sivil toplumun siyasete kendi sahalarında yön verebileceğini, destek olabileceğini, fikir verdiğini yaşayacağız. Onun için 16 Nisan gerçekten toplumun rahatça birleşmesi, algı iradesinin ülkenin yönetimine daha doğrudan katılabilmesi açısından önemlidir ve dönüm noktasıdır. Bununla ilgili yalan, dolan birçok şey üretiliyor, birçok karanlık senaryolar üretiliyor ama işin aslı şu, bu ülkeyi 2002 yılından beri yöneten Tayyip Erdoğan liderliğindeki irade hiçbir zaman halkına aldatıcı olmadı, her zaman halkına hesap vermek suretiyle her zaman halkından izin almak suretiyle yönetimi irade etmeyi başardı." değerlendirmesinde bulundu.

- "Aradan 23 sene geçti, niye gitmediniz hala?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığı sırasında, birilerinin "Başkan olması halinde Avrupa'ya göçer gideriz" dediğini belirten Erdoğan, İstanbul'un 23 sene sonra dünyanın en önemli cazibe merkezlerinden biri haline geldiğini kaydetti.

Aradan 23 sene geçtiğine dikkati çeken Erdoğan, "Niye gitmediniz hala? O kadar korku tellallığı yaptılar, o kadar insanları korkutmaya çalıştılar ama ne oldu? 23 yıl sonra İstanbul bugün dünyanın göz bebeği, dünyanın en büyük projelerini başlatan, zamanında bitiren ve hayata geçiren bir şehir haline geldi. Şimdi bu hikayeleri yeniden yeniden yaşamaya gerek yok." ifadesini kullandı.

Bilal Erdoğan, AK Parti iktidarları için de aynı şeyin yapıldığını, içki satışına ilişkin düzenleme çıkarıldığında "Kıyametin koparıldığını" anımsatarak, "(Mahalle baskısı, insanların yaşam tarzı) dediler. Ne oldu? 4 sene sonra var mı bir şey? Yok. O düzenleme gayet güzel şekilde hayata geçti ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından parmakla gösterilecek, takdir edilen bir düzenleme oldu. Böyle mahalle baskısı olsaydı bunun sonucunu görürdük. Yok. Yani çok affedersiniz, Türkiye'de alkol tüketimi mi azaldı? Bilakis. Demek ki bu tür korku tellallığının tek kaynağı bunların halkın iradesi üzerindeki tahakkümleridir." şeklinde konuştu.

Darbecilerin bürokratik vesayet üzerinden bu tahakkümün kırılacağını gördüğüne işaret eden Erdoğan, "Çünkü ne olacak? Halk cumhurbaşkanını seçecek, meclisini seçecek, 5 sene sonra tekrar seçecek, beğenmezse başkasını seçecek. 15 sene önce birkaç kuruşa muhtaç hale getirilen ülke, bugün borçlarını ödemiş, dünyanın en büyük projelerini hayata geçiriyor. Bu kadar kriz, bu kadar darbe girişimi, alavere dalaverelerin karşısında dimdik durup, haksızlığa, adaletsizliğe, zulme karşı dik duruşun sembolü haline geliyor. Dünyadaki bütün mazlum halkların, sadece Müslüman halkların değil, gayrimüslim hakların umudu noktasında bir ülke oldu." diye konuştu.

Yeni dönemde halkın iradesinin, yönetime daha doğrudan yansıyacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Araya aracıların, seçilmemiş grupların giremediği, darbecilerin işinin daha da zorlaştırıldığı, 'Türkiye'de darbeler dönemi bitmiştir' diye kendimizi kandırmayalım. İnsanları korkutmamak için tamam ama şimdi 1999 yılından beri İstanbul'da büyük bir deprem olmadı, olmayacak diyebilir misiniz? Türkiye'nin de darbeleri maalesef böyle. Bu işin Osmanlı dönemine kadar uzanan bir geçmişi var. Biz bunlarla halen hesaplaşmış değiliz. Ne 60 darbesiyle ne 80 darbesiyle ne 28 Şubat ne 15 Temmuz darbesiyle hesaplaştık. Bilakis mahkemelerde terbiyesizce, rahat tavırlarla, şımarıklıklar, yalanların bini bin para, bunları seyrediyoruz maalesef. Dolayısıyla Türkiye'de darbeler dönemi bitmiş, öyle kolay değil. Ne olacak, millet olarak duyarlı olacağız. Depreme karşı nasıl hazırlıklı olmamız gerekiyorsa darbe konusunda da hazırlıklı ve duyarlı olmamız lazım."

Toplantıya Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Samsun Valisi İbrahim Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz da katıldı.


AA

Gündem Haberleri

Türkiye’de üretilen en büyük lüks mega yat Haliç’e geldi
Terör Saldırısı mı? Devlet Bahçeli konuştu TÜPRAŞ'ta patlama oldu
Yediemin otoparkında bekletilen 428 motosiklet ve 4 otomobil geri dönüşüme gönderildi
Bu tatlının fıstıkları bile raporlu
Memur sendikaları oturma eylemi başlattı