İnsan, toplumsal bir varlıktır. Tek başına ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. Bu sebeple insanlar arası ilişkiler zorunludur. Alıcı ve satıcı temeline dayalı olan ticaret de karşılıklı bir ilişki biçimidir. İnsanlar gerek kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve gerekse topluma bu yönüyle yardımcı olmak amacıyla değişik iş ve meslek grupları alanında çalışmalar içerisine girerler. Bunların başında da ticaret gelir.
İslam dininde tüketici haklarına saygılı olmak şartıyla, Allah ticareti helâl, faizi haram kılmıştır. (Bakara 2/275). İslam, müminlere üretmeyi teşvik etmiş, alın teri, emek mahsulü olan, helâl-haram sınırlarını gözetmek şartıyla, her türlü ticarette bulunmayı tavsiye etmiştir. Nitekim Bir hadislerinde Muhammed Mustafa (s.a.v): “Rızkın/kazancın onda dokuzu ticârettir”, bir başka hadislerinde ise, “bereket/bolluk ticarettedir” buyurmuşlardır. Güzel dinimizde, meşrû yollardan kazanç temin etmek; mal-mülk edinmek helâl kılınmış, insanlar ticaret yapmaya özendirilmiştir. Ancak bu ticaret işini yaparken, uyulması gereken bir takım sorumluluklar vardır. Bunların başında tüketici haklarına saygı göstererek: müşteriyi aldatmamak ve piyasaların dengesini bozmamak gelir.
Türkçemizde “aldatmak” sözcüğü; yanıltmak, hile ve oyuna getirmek, kandırmak, iğfal etmek, dolandırmak, sözünde durmamak, beklenmedik bir davranışla yanıltmak, karşısındakinin ilgisizliğinden, bilgisizliğinden, dikkatsizliğinden ve iyi niyetinden yararlanarak, istismar ederek zarara sokmak, ihanet etmek gibi anlamlara gelir.
Kur’an’da ‘aldatmak’ kelimesi; sözü-özüne uymayan, içi başka, dışı başka diye tanımlanabilen münafıkların bir davranışı olarak nitelendirilmiştir. (Münafikun 63/8). Müslüman’ın ticaretinde ikiyüzlülük diyebileceğimiz “nifak” alâmetini üzerinde taşımaması için, kesinlikle dolandırıcılığa, göz boyayıcılığa ve hilekârlığa başvurmaması gerekir. Müslüman, özü-sözü bir olmalı, doğruluğu bütün hayatı boyunca her alanda ilke edinmiş olmalıdır. Çünkü mü’min demek, kendisine güvenilen kimse anlamına gelir.
O halde mü’min tüccar, iş adamı, fabrika sahibi, avm sahibi, mü’min (güvenilir) olma sıfatının anlamını; işine, ticaretine, insanlar arası ekonomik ilişkilerine yansıtmalı, kesinlikle dürüstlük ve doğruluktan ayrılmamalıdır. Hele hele müşteriyi kandırmak adına, yalan, dolan ve gizleme gibi malın kusurlarını örtmeye asla tevessül etmemelidir. Çünkü dürüstlükten ayrılan kimse şahsiyetini ve itibarını kaybeder. İslam’da, emek ve helâl yollardan, belli bir efor/güç harcanarak elde edilen kazanç her türlü saygının üzerindedir. Maddi kazanç kadar, insanın itibarını kazanması da büyük bir değerdir. Hayatın bütün alanlarında olduğu gibi ticari hayatta da ahlakî ilkelere uyulmalıdır.
Şu anda Türkiye’ye finans üzerinden bir savaş açılmıştır. Bu savaşın baş aktörü de ABD’dir. Bölgesinin parlayan bir yıldızı olan, dünyada başta Filistin olmak üzere tüm mazlumların haklarını savunan ve dünya beşten büyüktür demek suretiyle sömürgecilerin yüzüne karşı haykıran bir Türkiye vardır. Bu sebeple ABD Türkiye’yi ekonomik alanda dize getirmek için döviz kurlarıyla oynadı. Amerikan dolarına tavan yaptırmak isteyen bu güçler, büyüyen ve gelişen Türkiye’yi tekrar yedi düvele muhtaç hale getirmek istemektedirler. Ben inanıyorum ki, bu finans terörü de aşılacaktır.
Biz kendimize bakalım. Bu yeni terör saldırısı karşısında konumumuz nedir? Şunu bilelim ki, kaliteli dindarlık salt namaz ve oruçla değil, ahlaki değerlerin temsilinde ortaya çıkar. Aynı şekilde vatanperverlik de bir slogan değildir. Vatan söz konusu olduğunda, mal-mülk bir teferruattır. Sözüm meclisten dışarı, maalesef, yaşadığımız toplumda inancını ve vatanperverliğini unutanlarımız var. Bazı tüccarlarımız, kimi büyük avm sahipleri döviz kurlarıyla alakası olmayan mallara bile yüzde yüzün üzerinde zam yapmışlardır. Açgözlülük bir hırstır. Kanaat ahlakıyla dizginlenmesi gerekir. Acaba bu açgözlü insanlar, piyasaların fiyat dengesini bozmakla toplumun tabanında nasıl bir sosyal depreme yol açacaklarını, ve sosyal barışı bozacaklarını bilmiyorlar mı? Döviz kurlarıyla oynayan güçlerin amacı bu değil mi? Fırsatçılığı kazanç kapısı görenlerimiz bir düşünün. Bu toplumda asgari ücretle yaşayanlarımız var. Bunların hali ne olacak? Hiç insaf, vicdan yok mu sizde? Allah’ını, dini, imanını, diyanetini bilen, vatanını milletini seven bir kimse bunu yapamaz. Ne olur, piyasalardaki dengeleri bozmak için malı piyasadan çekerek stokçuluk yapmayın. Oynanan oyunu görün. Döviz fiyatı yükseldi diye, dövizle alakası olmayan ürünlere fâhiş fiyatlar koymayın. Unutmayalım ki, ticari hayatında dürüst tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir. Ahiretinizi dünyaya tercih ederek mahvetmeyin. Vesselam.