Türkçe Sevdası, Dil Bilgesi, Mehmet Bülent Özyürük Ortaokulu Öğrencileri ve Aysel Genç Öğretmen…
Dil Bilgesi ve veliahdının TRT Okul ekranlarındaki programı izleyiciye sunulalı altı buçuk ay oldu. 2015 Martında başlayan çekimler, 2016 Eylülünde tamamlandıktan sonra, yayın sürecine geçildi. Sıra, bu devasa projenin minik dev hayranlarıyla buluşmaya gelmişti.
03 Ocak 2016 Pazartesi gününü planlamıştık, “İstiklâl Madalyalı tek ilçe” olan İnebolu’ya gidiş için. Ancak, çok ağır geçen kış şartları ve bereketli kar yağışı, bizim vuslatımızı nisan ayına erteletmişti. Bir hayra vesile olacağını düşünmeden, bu gecikmeye çok üzülmüştüm.
11 Nisan 2016 program günümüz olarak kesinleşince, aklıma çok önemli bir husus geldi; öyle ya, İnebolu’ya eli boş gidilmezdi. Bir eğitimcinin öğrencilere vereceği en güzel hediye, kayıtsız şartsız kitaptı. Üniversitemde; Rektörlüğümüzün onayıyla ve öğrencilerimizin desteğiyle; konferans vermek üzere gideceğimiz Mehmet Bülent Özyürük Ortaokuluna kitap toplama kampanyası başlattık.
Bu kampanyada büyük emekleri olan; Üniversitemiz Öğrenci Konseyi Başkanı Alper Selçuk Bey kardeşime, akademik danışmanı olduğum Liderlik ve Yönetim Topluluğu Başkanı Berkan Yılmaz Bey kardeşime, kitap bağışlayan bütün öğrencilerimize yürekten teşekkür ediyorum. Kampanyamıza gelen kitap sayısının 700 civarında olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Toplanan bütün kitapları aracıma yükleyerek, 09 Nisan 2016 Cumartesi sabahı ailemle birlikte Konya’dan yola çıktık. Ecdat yadigârı Kastamonu’yu akşama kadar gezdikten sonra, yeşilin bin bir tonuyla bezenmiş Küre’ye vasıl olduk.
Bizi İnebolu’ya davet etme nezaketini gösteren Türkçe öğretmeni Aysel Genç Hanımefendi ve değerli eşi maden mühendisi Mustafa Genç Beyefendi tarafından Küre Eti Bakır Maden İşletmelerinin sosyal tesislerinde karşılandık. Gece boyunca devam eden doyumsuz bir sohbet, ikramlar…
Ve ertesi gün; kahvaltıdan sonra maden işletmesini, mühendis bey kardeşimizin rehberliğinde gezdik. İlk defa yerin yüzlerce metre altına inmek, bizi oldukça heyecanlandırmıştı. O ortamda iki saat kadar bulunmak; maden işçilerinin ve mühendislerinin aldıkları her kuruşun zerresine kadar helal olduğuna dair inancımızı bir kez daha pekiştirdi. Öğle yemeğinin ardından, İnebolu’ya hareket ettik.
Konferans günü sabahı aramıza katılan oyuncu arkadaşım Emre Yurttakalın Beyefendi ile birlikte, programın başlama saatinden önce İnebolu Mehmet Bülent Özyürük Ortaokulunun bahçesindeyiz artık. O ne güzel karşılamaydı…
Geleceğimizin mimarı, Türkçeleri düzgün ve kusursuz 10-13 yaşlarındaki evlatlarımız, Okul Müdürü Hacı Murat Eroğlu ve Müdür Yardımcısı Sezgin Arslan Beyefendiler, okulun bütün kadirşinas öğretmenleri ve elbette bu projenin yegâne sahibi Türkçe öğretmeni Aysel Genç Hanımefendi… Hepsi tam kadro karşımızdaydılar.
İnebolu’nun; yüreği sevgi dolu, hatırnaz, hürmetkâr, kadirşinas, misafirperver, babacan, mütevazı ve yiğit insanlarının dünya tatlısı çocuklarıyla beraberiz, tam bir duygu sağanağı…
Minik bir çay-kahve molasından sonra; hazırlıklarını izlemek üzere öğrencilerin sınıflarındayız. Meğer asıl oyuncu onlarmış, ne de güzel canlandırdılar Dil Bilgesi’ndeki bazı sahneleri… Hepsini hayranlıkla izledik. Elbette, izlediklerimiz sadece bunlar değildi.
Minik dev hayranlarımız; bizimle ve Türkçeyle ilgili çok güzel şiirler ve kompozisyonlar kaleme almışlardı; onları da büyük bir merak, heves, heyecan ve ilgiyle dinledik. Bu arada; önemli bir ayrıntıyı az daha unutuyordum; öğrenci annelerinin hazırladıkları ikramları… Bütün annelerin; ellerine, yüreklerine sağlık; hepsine minnettarız, müteşekkiriz.
Ve sonrasında, okulun şirin mi şirin konferans salonundayız. Yine coşkulu bir karşılama… Programda ilk olarak, öğrenciler ve diğer misafirlerle birlikte, Dil Bilgesi’nin birinci bölümünü izledik. Sonrasında, Müdür Beyin açılış ve takdim konuşması, benim konuşmam ve Emre Beyin konuşması… Müdür Bey tarafından, bana ve Emre Beye sunulan çok kıymetli birer seramik tablo, öğrencilerin sorularına verdiğimiz cevaplar…
12 Nisan Salı günü de, okulun diğer yarısıyla olan beraberlik; yine öğrencilerin hazırlıklarını izleme, ikramlarla buluşma anı ve konferans salonundaki muazzam tablo… Her iki günde de; sınıflarda gerçekleştirilen programların sonunda, öğrenciler şiirlerini ve kompozisyonlarını yazdıkları defterleri Emre Beye ve bana imzalatmak için birbirleriyle âdeta yarıştılar.
Çocukların pek çoğunun, sadece defterleriyle yetinmeyip kollarını da imzalatmaları bizi tamamen duygusallaştırdı. Aradan dört-beş gün geçmesine rağmen, büyük ihtimalle o imzalı kollar yıkanmamıştır, emin olun.
Hem öğrenciler ve öğretmenleri, hem de bizim tarafımızdan yapılan fotoğraf çekimleri ve bant kayıtları, bir ömür boyu arşivimizde saklı kalacaktır. Öğrencilerin kasım ayında bana gönderdikleri mektupları da, titizlikle koruyacağımdan şüpheniz olmasın.
Konferanslardan artakalan vakitlerde, Müdür Beyle beraber; İlçe Millî Eğitim Müdürü Selahattin Ustabaşı Beyefendiyi, İnebolu Belediye Başkanı Engin Uzuner Beyefendiyi ve İnebolu Kaymakamı Abdullah Atakan Atasoy Beyefendiyi makamlarında ziyaret ettik. Üç bürokratımıza da; ben son çalışmam olan “Yükseköğretim Öğrencileri İçin Türk Dili”ni takdim ettim, Emre Yurttakalın Bey de, şiir kitabı “Yoksun Yalnızlık”ı takdim etti.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Selahattin Ustabaşı Beyefendi, salı günkü programlarımızın tamamına katıldılar ve bir yemekte de bizimle beraber oldular, kendilerine ayrıca teşekkür ederim.
Mehmet Bülent Özyürük Ortaokulu ve hemen önündeki Mehmet Bülent Özyürük İlkokulu, İnebolu ve Karadeniz manzaralı; sanki bir tedavi merkezi. Bahçesinde oturun bir süre, hiçbir rahatsızlığınız kalmaz. Gazi Mustafa Kemâl’in şapka inkılâbını gerçekleştirdiği ve üç gün kaldığı İnebolu, yaklaşık 10.000 nüfuslu, şirin bir ilçe. Caddelerinde ve sokaklarında trafik ışıkları yok. Yöre insanı birbirine çok saygılı, hele misafirler her daim baş tacı. İkramda herkes birbiriyle yarışıyor ve herkes birbirini tanıyor desek, abartmış olmayız her hâlde.
Saygı değer okuyucularım; dört günlük Kastamonu, Küre ve İnebolu ziyaretimizde, Üniversitemin yiğit öğrencileri tarafından hediye edilen kitapları da; okul yönetimine büyük bir gururla ve şerefle teslim ettik. Okulun kütüphanesinde, Selçuk Üniversitesi için bir köşe hazırlanacağı bilgisi de bize iletildi.
Aysel Genç Hanımefendi; öğrencilerinin hediye ettiğimiz kitaplarla beraber çekilen fotoğraflarını da bizimle paylaşınca, sevincimiz kat be kat arttı.
Karadeniz’in vatanperver, çalışkan, gayretli insanları ve onların nezih, nazik ve nazenin evlatları; sizleri hiçbir zaman unutmayacağım. Hepinizin Türkçe hassasiyetine ve Türkçe sevdasına hayranım. Sizlerle tanışmak bizim için bir gurur payesi olmuştur, bilesiniz. Hepinizi çok sevdim. İyi ki varsınız…