Türkeşe, Ecevite haksızlık mı edildi

yazar-70

Ülkemiz insanının, bu seçimlerde oy kullanacağı partiyi seçerken, ağırlıklı kriter olarak gene “Lider Faktörü” nü göz önüne öne alacağına göre, bizler son 15-20 yıldır, boş yere mi, o eski dört liderimize sitem edip çoğu zaman kalplerini kırdık. “Lider cuntası” diye adlandırdığımız, yakın tarihimizin siyasetine damgasını vuran bu dört liderimizin bazen karşılarlına geçerek şunu bile söylemedik mi? –Yahu ben şu yaşıma geldim adam oldum seçmen oldun bu yıl oy kullanacağım. Bildiğim kadarıyla dedemlerin zamanında da seçimlerde sizin siminiz varmış, babalarda sizlerin partileriyle yattı kalktı, şimdi ben sandığa geldim hala sizler varsınız. Çekilin gidinde artık şu gençlerin önü açılsın…” demedik mi?

Ülkenin geri kalmasına ve partilerin tam demokratikleşmesine engel gördüğümüz o liderler şimdi yoklar. Peki değişen ne oldu, parti içi demokrasileri eskisinden daha iyimi işliyor şuan partilerde. Şimdiki aday tespitleri eski yöntemlerden daha mı çağdaş akılcı ve halkın beklentilerine uygun mu sizce. Bence şuan ki parti içi uygulamalar eskisinden daha beter ve daha tabandan uzak ve hatta daha çok menfaate dayalı. Durum böyle olunca da işte döndük gene başa. Yani insanımız bu seçimlerde de gene 1960 ve 70’li yıllardaki gibi, ne vekil adayına nede parti programına bakmadan direk lidere bakacak ve kendinden bir şeyler bulabilirse direkt lider hatırına oy kullanacak. Ki zaten 2002 seçimlerinde aynen öyle oldu ve Ak partinin aldığı oyun hemen hepsine yakın direkt Tayyip Erdoğan’ın liderliğine göre verildi. Asıl belirleyici unsur lider faktörü oldu ve 22 Temmuz da gene belirleyici faktör “Lider Duruşu” olacağa benzer. Öyleyse karasız seçmenin öyle çok fazla kafasını yormasına ve parti kadro ve programlarını incelemesine gerek yok. Bakacak liderlerinin geçmişine, bugünkü duruşuna ve yarına ait saçtığı ışık ve umuda göre kararını verip oyunu kullanacak. Birileri de yarın öbür gün benim sayemde bu parti şu kadar oy aldı tafralarıyla güya kendisini halkın bilerek isteyerek seçtiğini sanarak, önce kendini sonra bizleri avutmaya başlayacaklar.

Hani insan içinden geçiyor bazen. Keşke eski genel başkanlarımız hayatta ve partilerinin başında olsalardı, şu listeleri daha çok halkın beklentilerine göre sıralarlardı. Boş yere adamların aleyhinde konuşup günahlarını almışız. Bakın gene dönüp dolaşıp lider cuntasına geldiğimize göre, demek ki biz buna layığız, yada bizim kültürümüze ve bizim toplum karakterimize ancak böylesi müstahak, demekten başka bir söz bulamıyorum.

Fert olarak kimsenin bir partiyi benimseyip, -Falanca partiliyim demesine gerek kalmadı gibi görünüyor. Evet ben siyasi olarak şu şekilde düşünüyorum ama liderim ve kadrosu beni temsil etmiyorsa, ben bana benzeyen ve beni temsil edeceğine inandığım lideri aramak ve bulduğuma oyumu vermek hakkım otomatik doğmuş olmuyor mu? Yoksa inadına her ne kadar sözde partimin sözde lideri ve sözde kadrolarına körü körüne destek vererek, sömürülmeye devam mı etmeliyim? İşte günümüz seçmeni tam bu nokta da tıkandı kaldı. Allah yardımcımız olsun, ama işimiz çok zor gibi görünüyor. Sözün özü Giden geleni aratır oldu. Parti içi demokrasi mi dediniz, gelecek seçimlere belki… (Yıllardır aynı masal)

SEVGİ BAĞININ GÜLLERİ!..

Bir türlü ‘hayırlı olsun’ dileme ve tanışma fırsatı bulamadığım “Sevgi Bağı” özel eğitim kurumuna yolum düştü ve sorumlu müdire Gülşah Tekin hanımla enine boyuna sohbet etme fırsatı buldum. İlçemize atılan “ilkleri” tebrik etme alışkanlığım gereği hafta içinde Sanayi çarşısında “Egzoz Emisyon Ölçüm Servisi” kuran arkadaşım Şenol Şenel’i ziyaretim sonrası, uğradığım Sevgi Bağı Eğitim Kurumunda kelimenin tam anlamıyla kendimi Sevgi bağında hissettim, desem abartmış olmam. Sekretaryadaki görevliden tutun, hizmetlisi ve diğer eğitmenlerin bazılarıyla tanışma fırsatı buldum. Gerçekten hepside sanki etraflarına sevgi saçıyor gibiydiler. Sonra müdire hanımla tanışınca, bu işin membaının Gülşah Hanımdan kaynaklandığı ortaya çıktı. Yaklaşık 30 insanımıza iş imkânı sağlayan bu özel eğitim kuruluşunda yaklaşık 150 özürlü evladımızın eğitim hizmeti aldığını ifade eden Gülşah hanımın, gözlerindeki ışıltı ve ses tonundaki işine olan sevgisi saygısının verdiği özgüven, bu kurumun başarısının müjdecisi gibiydi. Teşekkürler sevgi bağının, sevgi dolu çalışanları, iyi ki varsınız.

GÜNDOĞDU, PİMAPENİ GETİRMİŞ.

Yolumuz sanayiye düşünce ister istemez, girişteki levha dikkatimi çekti ve büyüğüm, abim ve akrabam Ahmet Gündoğdu’ya uğradım. Gördüklerim ve duyduklarımın özeti olarak şunu diyebilirim ki; Ahmet usta zaten işinde bir numara ve marka durumunda idi, kendine yakışanı yağmış ve PVC sektöründe lider ve marka olmuş ismi PİMAPEN’nin üretici bayiliğini almış. Sana da böylesi yakışırdı Ahmet usta… İlçemize bu tür kaliteli insanların az dahi var olması, gelecekle ilgili güzel hayaller kurmamıza yetiyor da artıyor vesselam.

 

ADAM GİBİ, HİKMETLİ SÖZLER;  

“Hayatınıza gün katamazsınız,

 Gününüze hayat katmayı deneyin”

      

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.