Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler son dönemde inişli çıkışlı bir seyir izlerken, yaşanan gelişmeler bu yılın ikili ilişkiler açısından çalkantılı geçmesine neden oldu.
Devletler arasındaki ilişkilerde iniş-çıkışların olması doğal olduğu kadar diplomasi ve iletişim kanallarının açık olması da ayrı bir önem taşıyor.
Türkiye ve Almanya arasında kapsamlı siyasi bağlar, yoğun ekonomik ve ticari ilişkiler, bölgesel konularda ortak çıkarlar bulunuyor.
Almanya, Ege Denizi üzerinden Avrupa'ya gelen sığınmacılara 2015’in eylül ayında kısa süreliğine kapılarını açmasının ardından ülkede yaşanan kriz sonrası halk, hükümete ve özellikle Başbakan Angela Merkel’e tepki göstermiş, bunun üzerine Merkel çözümün anahtarı olarak gördüğü Türkiye'ye sık sık ziyaretlerde bulunmuştu.
- Merkel'den 8 ay içinde 5 Türkiye ziyareti
Sığınmacıların Avrupa Birliği (AB) ülkelerine dağıtılmasını başarılamaması üzerine Merkel, tüm iç baskılara rağmen pragmatik bir politika izleyerek Türkiye ile anlaşma zemini aradı ve bunda başarılı oldu.
Daha önce 2 yıl boyunca Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirmeyen Merkel'in 8 ay içinde Türkiye’yi 5 kez ziyaret etmesi çıkarlar gerektirdiğinde neler yapılabildiği gösterdi.
2015’in ekim ayında İstanbul’da ve kasım ayında G20 Zirvesi kapsamında ve 2016’nın şubat ayında Türkiye’de temaslarda bulunan Merkel, sığınmacılara ilişkin AB-Türkiye Anlaşması konusunda ön görüşmeler gerçekleştirdi.
Alman kamuoyunda eleştirilmesine rağmen Türkiye ile ilişkileri sıcak tutan Merkel öncülüğünde AB ile Türkiye, 18 Mart 2016'da anlaşma sağladı.
Alman kamuoyunda “Merkel diz çöktü” yorumları yükselirken medyada Türkiye’ye karşı haberlerin ardı arkası kesilmedi.
- Hakaret şiiri ilişkileri gerdi
İyi giden Türkiye-Almanya ilişkileri 31 Mart’ta Alman komedyen Jan Böhmermann’ın kamu televizyonu ZDF'deki “Neo Magazin Royale” programında okuduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içeren şiir nedeniyle gerildi. Türkiye Almanya’ya diplomatik nota vererek tepkisini gösterdi.
Alman kamuoyu genelde Böhmermann’a sahip çıkarken Merkel şiiri eleştirdi. Almanya şansölyesi Türkiye ile olan iyi ilişkiler nedeniyle koalisyon ortağı olan Sosyal Demokrat Partili bakanların itirazına rağmen Mainz savcılığının komedyen hakkına soruşturma başlatmasına izin verdi.
Nisan ayında Gaziantep’teki bir sığınmacı kampına yaptığı ziyaret ve ardından mayıs ayında İstanbul’da düzenlenen İnsani Zirve’ye katılarak iki kez daha Türkiye’de temaslarda bulunan Merkel, burada Türkiye’nin sığınmacılara ilişkin yaptığı çabasını överek iki ülke arasındaki gerilimi düşürmeye çalıştı.
Ancak AB, anlaşmada yer alan Türk vatandaşlarına vize serbestisini getirilmesini uygulamaktan kaçarken, Türkiye’ye bu anlaşma karşılığında finansman sağlandığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa’daki hükümetlerin Türkiye’ye samimi davranmadığını söyledi.
- Karar tasarısı gerginliği
Federal Meclis’te 23 Şubat'ta görüşülen ancak hükümette yer alan partilerin AB-Türkiye Anlaşması’nı zora sokmamak için Yeşiller Partisi Eş Başbakanı Cem Özdemir’e geri çektirilen 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının içeren karar tasarısı 2 Haziran’da yeniden gündeme getirildi.
Bu tasarının birer red ve çekimser oya karşı Federal Meclis’te kabul edilmesi Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkileri bozdu. Türkiye, Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nu istişarelerde bulunmak üzere geri çekti.
Bu tarihten sonra iki ülke arasındaki üst seviyedeki görüşmeler durdu. Türkiye Alman milletvekili heyeti ve Savunma Bakanı Müsteşarı Ralf Brauksiepe'nin İncirlik Üssü’ndeki Alman askerlerini ziyaret etmesine izin vermedi.
Alman basınında Türkiye’de üst düzey yöneticilerin Almanya’nın Ankara Büyükelçisi'ne randevu vermediğini yazdı.
- 15 Temmuz sonrası Almanya duyarsız
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Alman siyasetçilerin yetersiz tepki göstermesi ve Alman medyasının da Türk halkının darbeyi engellemesini görmezden gelmesi Türkiye’yi ve Almanya’da yaşayan Türkleri hayal kırıklığına uğrattı.
Alman Mahkemesi, Köln'de 31 Temmuz’da düzenlenen "Darbeye karşı Demokrasi Mitinginde" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telekonferans yoluyla vatandaşlara seslenmesini engellemesi de Almanya’nın Türkiye’ye yönelik çifte standardını göz önüne serdi.
Darbe girişiminden sonra Almanya’nın FETÖ yandaşlarına yönelik bir işlem başlatmaması ve hükümet yetkililerinin FETÖ soruşturmasını eleştirmesi dikkati çekerken, terör örgütü PKK yandaşlarının da Almanya’da çadır kurarak propaganda yapması Türkiye’nin tepkisini çekti.
Avrupa’daki ülkelerin terör örgütüne ilişkin tutumunu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü mensuplarının buralarda özgürce gezdiğini ve para toplayabildiğini söyledi.
- Merkel'den darbe girişimi açıklaması
Ağustos sonuna doğru iki ülke arasında kısmen yakınlaşma yaşandı. Almanya Başbakanı Merkel katıldığı bir televizyon kanalında "Bizim darbeyi kınamamızın doğru ve önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye yönetimi de bunu haklı olarak bekliyor. Düşünün, biz burada Alman Federal Meclisi'nin alanındayız ve bizim kendi ordumuz Meclis'i bombalasa." açıklamasında bulundu.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) lideri ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel de Türkiye’ye duygusal desteğin daha önce ve güçlü verilmesi gerektiğini belirterek, "Daha hızlı gitmek gerekiyordu. Aynı gün veya ertesi gün." dedi.
Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier da, “Bana göre, sahneye konulmuş değil, gerçekten ciddi bir darbe girişimi oldu. Kim o geceki görüntülere bakarsa orada, Türk ordusuna, Türk vatandaşlarına ateş edildiğini biliyor olacak." ifadelerini kullandı.
Ardından Alman hükümeti Ermeni iddialarına ilişkin Federal Meclis’te kabul edilen kararın hukuki bağlayıcılığı olmadığı, soykırımın yasal olarak belirli tanımı bulunduğunu ve buna da ilgili mahkemelerce tespit edildiği açıklaması yaparak Türk tarafının beklentilerini yerine getirdi.
Bu açıklamanın ardından Türkiye, Alman parlamento heyetinin İncirlik Üssü’ne gitmesine izin verdi ve Türkiye Berlin'e yeni büyükelçi olarak atayarak ilişkilerde yeni döneme adım attı.
- FETÖ'cülerden Almanya'ya iltica
Ancak 13 Eylül'de yayınlanan Der Spiegel dergisinin Türkiye özel sayısının kapağının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alması ve İslamiyet hakkında olumsuz algı oluşturacak şekilde hazırlanması ilişkilerin durumunu tekrar gündeme getirdi. Derginin bu yayını Türk Dışişleri Bakanlığınca kınandı.
Eylül ayı sonunda Türkiye Almanya'ya savcı Zekeriya Öz'ün bu ülkede görüldüğü yönündeki haberler nedeniyle nota verdi. Verilen notada Zekeriya Öz hakkındaki yakalama kararına binaen iadesi istendi. Almanya Zekeriya Öz'ün ülkede olduğuna dair bilgileri bulunmadığını aktardı.
Alman hükümeti 21 Ekim'de ise darbe girişiminden sonra 35 diplomatik pasaport hamilinin Almanya’ya iltica talebinde bulunduğunu açıkladı. Bu kişilerin FETÖ soruşturması kapsamında görevden el çektirilen ve Türkiye'ye dönmeyen askeri ataşe ve dışişleri mensupları olduğu öğrenildi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'deki FETÖ'cülerin ilk olarak kaçmak istedikleri ülkelerin başında Almanya geliyor. Almanya kendisine iltica eden FETÖ'cüler hakkında açıklama yapmadığı gibi bunları iade etmekten kaçınıyor.
Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas 1 Kasım'da Yabancı Gazeteciler Cemiyeti üyeleriyle yaptığı sohbet toplantısında Türkiye'den siyasi sebeplerden dolayı Almanya’dan iltica talebinde bulunanların dosyalarını incelememe hakkını saklı tuttuklarını açıklayarak bu kişilerin iade edilmesi konusunun gündemlerinde dahi olmadığını ifade etti.
Son olarak, hakkında Türkiye'de yakalama kararı bulunan Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a Almanya'nın geçici pasaport verdiği ortaya çıktı.
Türkiye'nin Almanya'daki FETÖ üyeleri ve iadesini istediği 4 bin civarındaki PKK'lı nedeniyle, ilerleyen dönemde de Almanya ile olan ilişkilerde çalkantılı dönemin devam etmesi muhtemel.