Gazetehaberturk yazarı Umur Talu, dünkü köşe yazısında "Türkiye askeri tarihinin bir yüz karası" dediği İsrail'den alınan kayıp tankları yazdı: BURASI Türkiye. Kaşırsan kanıyor... Ama kazırsan çıkıyor. Ya diyeceksin, hiç kazıma kanamasın... Ya da cerahati kazacaksın.
TÜRKİYE ASKERİ TARİHİNİN YÜZ KARASI
Bugün'de Güngör Ergun'un haberini gördüm. O günler sık sık dip tarayarak, bazen tek tabanca bile kalıp yazdığım olay.
Bugünkü Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın o gün muhalif muhalif, "İhaleyi hemen iptal edin" diye bağırdığı, ama 7 yıllık iktidarda pek ses etmeyip sonuçta ortak olduğu olay. Türkiye askeri tarihinin bir yüz karası. Türkiye siyaset tarihinin bir vicdan yarası. Türkiye'nin büyük bir utancı... Ve anlaşıldığı kadarıyla, büyük kazık. "Rüşvetin belgesi mi olur pezevenk" ülkesinde, ülkenin utancı, vicdan yarası, yüz karası pahasına, kimi asker ile kimi sivil kişinin maması!
ONE MINUTE TANKLARI
2002'de, (rahmetli) demokratik sol Ecevit, Allah uzun ömür versin milliyetçi Bahçeli, Allah merkez sağını birleştirsin liberal Yılmaz koalisyonu devri... Kimi "Paşa"nın derin ısrarıyla, Ecevit'in tereddüdüne rağmen "askeri baskı" ile İsrail'e verilen "tank modernizasyonu". Hem de "one minute" tankları Filistin'i yine kuvvetle ezdiği sırada... Çocukların gözyaşlarına inat.
Hem de İsrail Savunma Sanayii (IMI) adındaki "saldırı ve işgal makinesi" batık durumdayken, kurtaracak şekilde... İsrail medyası bile şaşırmışken... Hem de piyasada tanesi 3 milyon dolara yeni tank önerilmişken, eski tankın sözde yenilenmesi için taneye 4 milyon dolar bayılarak... Hem de, elbet belgesi yok ama, ben mesela, neredeyse "komisyon"un tam miktarını yazabilmişken... Hem de ihalenin içyüzünü bilip itiraz eden savunma bürokratları (hatta kimi asker), kimi Aselsancı arazide temizlenerek... Hem de "temizleme" fiilinin mecazi anlamının ürkütücü yanı, o yetkili itirazcılar bir yana, bana bile uzanmış biçimde.
ULUSALCI GEÇİNENLER O TANKLARLA KANKA
Bu konuyu tam da bu yüzüyle defalarca yazdım. Haberi sansür edilen başka gazetelerin Ankara muhabirleri bile haberleri bana iletti; sırf vicdanlarıyla. (Onların "basın özgürlüğü âşığı" yayın yönetmenlerini buradan selamlıyorum! Seni de!) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu çıktı, üzerime afiyet, "Yahudi düşmanı" diye yaftaladı; görevini, rütbesini, sorumluluğunu unutarak. Haksız ve utanmaz biçimde! Nedense telaşla! O günlerin "komuta kademesi"ne bir bakın; "Ergenekon kokusu"na hayret edeceksiniz. Ulusalcı, milliyetçi geçinenlerin, Filistinli çocukları vuran tanklarla nasıl kanka olabildiğini bileceksiniz: "Unutma ey halkım!.. Vurdular onları."Belki komisyonların nereye gittiğini merak edeceksiniz...
GENELKURMAY'A HESAP SORACAKSINIZ
Belki aradan bu iktidarla 7 yıl geçtiği halde tankların nerede olduğunu merak edecek, hesabı vermeyen eski ve yeni iktidara, hesabı vermeyen "devlette devamlılık"a, eski, sonraki ve şimdiki Genelkurmay'a hesap soracaksınız.
Belki, haberleri sansür eden, yazan gazeteciyi hedef alan, ihale propagandası yapan yayın yönetmenlerini, gazetecileri hatırlamak isteyeceksiniz.
TANK ÜSTÜNE ÇIKANLARIN HÜZÜNLÜ GÜLÜMSEMESİ
Ne Yahudilerin ne Arapların; hiçbir halkın düşmanı olmadan... Devletler ile sivil ve askeri kimi elemanın, payanda gazeteciler ile millet fertlerinin, kan üstünde siyaset, kan gölünde ticaret yapanların, milliyetçi ve ulusalcı hezeyanların arkasında çocukların geleceğini, halkların ruhunu çalanların üstüne gitmeyi mesleki, insani, vicdani sorumluluk sayanların, kendince tank üstüne çıkanların şimdi hüzünle gülümsemesini hissedeceksiniz!
YAHUDİ DÜŞMANI DEMEK KOLAY
Hadi "Kıvrıkoğlu Paşam"... Hesabı bir verin; bin yıl sürecek değil ya! Komisyon nerede, biliyor musunuz? Şimdi kimi emekli generalin bile dediği gibi, kim baskı yaptı, hatırlıyor musunuz? Paşa arkadaşınız Eruygur ihaleyi çok istedi mi... hiç düşünüyor musunuz? 7 yıldır tanklar nerede, merak ediyor musunuz? O gün ihaleyi isteyenler ile karşı çıkanlar nerelerde, soruyor musunuz? İçyüzünü kurcalayana "Yahudi düşmanı" demek kolay... Peki, sizleri "kimin dostu" olarak görmemizi istiyorsunuz?