Elden ele dolaşan listelerin güncel olduğu belirlendi. Yapılan incelemeye göre 2 bin 500 kişilik denek listesinin sadece bin 700’ü aktif olarak kullanılıyor. Bir programın birinci olması için 30 kişinin izlemesi yeterli. 3 milyar TL’lik reklam pastası buna göre dağıtılıyor
İstanbul’da düzenlenen reyting operasyonuyla ilgili kamuoyuna ilginç ayrıntılar yansıyor. Polis, reyting ölçümünü sağlayan güncel listelerin sızdırıldığını tespit etti. Bilgisayar incelemeleri devam ederken, Selçuk Çobanoğlu’nun 2008-2009 yılında İzmir Adliyesi'nde reyting olayıyla ilgili verdiği ifadesinde “Elimde listeler var. Bunu da Hilmi Berköz’den aldım" dediği öğrenildi. Operasyon çerçevesinde en önemli olgunun denekler değil sistem olduğu bildirildi.
ÇOBANOĞLU LİSTELERİ, BERKÖZ’DEN ALMIŞ
Reyting şaibeleriyle ilgili yapılan operasyonun yankıları devam ederken, gözaltında olan isimlerden Selçuk Çobanoğlu’un 2008-2009 yılında İzmir Adliyesi'nde reyting olayıyla ilgili ifade verdiği belirlendi. Çobanoğlu ifadesinde elinde listeler olduğunu ve bunu da Hilmi Berköz’den aldığını söylemiş. O yıl listelerde bulunan bazı deneklerin alınan ifadelerinde “Selçuk Çobanoğlu bizi aradı ve para karşılığı şu programları izlememizi istedi" dediği kaydedildi.
LİSTELER ELDEN ELE DOLAŞIYOR
Operasyon kapsamında incelemeler yapılan AGB bilgisayarlarının yeterince güvenli olmadığı iddia edildi. Denek listelerinin bulunduğu bilgisayarların paylaşım olanaklarının olduğu ve yeterince güvenli bir şekilde güvenlik muhafazasının yapılmadığı ileri sürüldü. Olayla ilgili yapılan incelemelerde ellerde dolaştığı iddia edilen denek listelerine de ulaşıldı. Listelerin hala güncel olduğu ifade edildi.
Reyting ölçüm işlerinin yapıldığı 2 bin 500 kişilik denek listelerinin sadece bin 700’ünün aktif olarak kullanıldığı belirtildi. Bu kişiler arasında reyting sıralamasında sadece 30 kişinin bir programı izlemesi o programı birinciliğe çıkartıyor böylelikle 3 milyar TL’lik reklam pastasının çoğu elde edilebiliyor.
Reyting ölçüm işlemlerini yapan AGB ile ilgili önemli bir iddia daha ortaya atıldı. Buna göre başka bir programı izleyen deneklerin cihazları bozuk iddiasıyla kapatılıyor. Böylelikle farklı programı izleyen o denek ölçüm işlemine tabi tutulmuyor. Bu da izlenen diğer programlara yarıyor.
Reyting ölçümü için yapılan izlenme oranlarının bir dakika olması gerekiyor. Bir dakikayı bulmayan izleme süreleri o programlara yansıtılmıyor. Diğer bir iddia da burada ortaya çıkıyor. Bir dakikanın altında olan izlenme oranlarının bir havuzda biriktirildiği bunun istenilen programlara aktarıldığı iddia ediliyor.
REKLAM SIRASINDA REYTİNG YÜKSELİYOR
Reyting inceleme işlemlerinde program belli bir seviyede izlenirken program bitişinde ve reklam sırasında reytingin düşmesi gerekirken oranlar yükseliyor. Yüksek oranlar reklamların ne kadar izlendiğini belirtip böylelikle reklam pastasından haksız bir şekilde yararlanılıyor.
YAPIMCILARDAN TAM DESTEK
Küçük firmalar ayıklanmalı
ALi GÜNDOĞDU (SÜREÇ FiLM): Ülkemiz her geçen gün şeffaflaşıyor. Savcılar görevini yapacaktır. Küçük firmalar var, bunlar ayıklanmalı. Bu bir onur meselesi. Sektörümüz temizlenmeli, rahatlamalı. Atılan çamur herkese atılıyor. Yıllardır konuşuluyordu. Geç kalmış bir operasyon. Operasyondan mutluyum. Artık dosyalar raflara kalkmıyor. Operasyon nereye giderse oraya kadar gitsin. Ben bu işin arkasındayım.
Şaibeli durumlar var
FARUK TURGUT (GOLD FiLM): Evlerin, ofislerin aranması hoş değil. Ağırlıklı olarak iki kanal baz alınıyor, onların üstüne gidiliyor. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de çürük elmalar olabilir. Belli yerlere gelemeyenlerin iftira atarak bir yere gelmeye çalışmaları hoş değil. Beş dizi ile başladım dört dizim reyting almadı gitti, kimseye bir şey demedim. Dizileri hedefe koymak insaflı değil. Şaibeli durumlar var ama genelleme yapmak, hedefe koymak, bütün diziciler şikeci demek hoş değil. Bunu yapanlarda da zaten küçük ölçekli şirketlerin adı geçiyor. O yüzden büyük şirketleri karalamak doğru değil. Sonuçta her şey ortaya çıkacak. Bu süreci çok olumlu buluyorum.
İzleseler reklam vermezler
BiROL GÜVEN (MiNT YAPIM): Reklamveren, reklam verdiği programları izlese, o programa reklam vermez zaten. Önemli olan reyting değil ‘hissedilen reyting’tir. Yani TV ürünlerinin, şovların, dizilerin toplum üzerindeki etkisi. Türkiye’de reklam kararı verenler sadece yabancı dizileri izliyor. Türk programlarını sabah gelen reyting verileri üzerinden değerlendiriyorlar.
Banka soymaktan farkı yok
ACUN ILICALI: Reytingde bir usulsüzlük varsa, bunun banka soymaktan farkı yok. Eğer bir sahtekarlık yapılmışsa, bizim emeğimiz de çalınmış demektir. Polis, ortada hiçbir şey yokken, bilgi ve belge olmadan bu tarz bir operasyon yapmaz. Polisin görevi bir şekilde bizim mağduriyetimizi engellemek. O yüzden operasyonları sonuna kadar destekliyorum. Mutlaka kanun dışı olan her şey cezalandırılmalı.
ZEYNEP BEŞERLER: Umarım leke gelmez
Korkumuz yok, alnımız açık. Görüldüğü üzere dizimizin 5 yıl önceki bölümleri bile reytinglerde birçok diziyi geçiyor. Umarım kimsenin adına leke gelmez.
HABER: Reyting komplosuyla burnumu kırdılar
Hiçbir zaman reyting meselesine inanmadım. Benim için sokaktaki insanın tepkisi daha önemlidir. Böyle bir şeyin yapıldığına ihtimal vermek istemiyorum. Deneklerle yapılan böylesi bir oyunu hiç düşünmemiştim. Benim oynadığım yayından kaldırılan son dizimi seyreden hiç kimse kötü olduğunu söylemedi. Seyirciler hâlâ şaşkın. Abuk sabuk birçok dizi yayınlanırken üçüncü bölümde bir dizinin kaldırılması şüphe yarattı. Bunun kuşkusunu yaşıyorum. Komploya kurban gittiğimi düşünüyorum. Alay ederlerse de etsinler. Megolaman desinler. Dilerim ki bu işin altından daha kötü olaylar çıkmasın. Çıkarsa da hazin bir durum. Bir işi doğmadan öldürüyoruz demek ki. Ben hep tutan dizilerin aktörü oldum. Dönen dolaplar hakkında bilgilenmelerim vardı. Oyuna getirildim hissi yaşadım. Soyut bir şey söylemiyorum. O zaman da hastalıklı bir şey olur. Prodüktörle konuşuyorsun üç bölüm bu kadar güzel olur diyor dördüncü bölüm kaldırılıyor. Böyle bir örnek göstersinler. Prodüktörüm Faruk Turgut’a ‘ ‘Nasıl bu kadar çok bu adama para veriyorsun. Prodüktörler karşı çıkıyor’ söylediklerini duydum. Bunları duyduğumda bu adamın burnunu kıralım diye söylemiş olabilirler. Reyting komplosu yapıp, benim burnumu kırdılar.
BERNA LAÇiN: Mikrodalgası olana AB diyorlar
Reyting ölçümlerindeki yolsuzluğa şaşkınlık içinde bakanlara, şaşkınlık içinde bakmaktayım. Nasıl futbolda bin yıldır şike olayını duyduğumuz gibi bunların da olduğu setlerde konuşulurdu. Elimde belge yok ama yıllardır bunun olduğu konuşulur. Kimse çıkıp araştırmadı. Ben bunu canlı yayında çok yüksek reytingli dizim varken söyledim ki, insanlar inansın. Dizi kaldırıldığında söylesen ‘Dizin kaldırıldı laf atıyorsun’ derler. Bu ölçümlerin yanlış yapıldığını söyledim. Çünkü bir televizyoncu olarak denekleri, deneklere sorulan soruları biliyorum. Evinde Mikro dalga fırını olana ‘AB’ diyorlar.Sonra o adama Audi satmaya çalışıyorlar.
KAZIĞI REKLAMCI YİYOR
Aslında kazığı burada reklamcılar yedi. Halkın sevdiği birçok dizi de boşu boşuna kaldırılmış oldu. Burada sistem sakat. Yazık bu sisteme bakıyor reklamcılar. Bu kadar az bir denekle halkın her kesimine hitap edemezsin. Bunları da sağlıklı ölçmüyorsun. Az sayıda denek olduğu için bunları satın almak da daha kolay. Bunlar sır değil. Kaç kişinin deşifre edildiğini biliyoruz. Güçlü olanların da bunları yapabildiği her zaman konuşuluyordu. Sistemi komple değiştirmek gerekiyor. Bunu sağlıklı, daha çok insanla yapılan, daha ciddi sorularla yapılan daha doğru düzgün istatistik haline getirmek gerekiyor. Bu işler bir kişinin çıkıp da yapabileceği işler değil. 70 milyonluk bir ülkede 2000 denekle, ‘mikrodalgan var mı’ diye sorarak milyarların döndüğü, Orta Doğu’ya ihracat edilen bu sektörü sunamazsın.
Kaynak:BUGÜN