Türkiye son çeyrek dönem göz ardı edilecek olursa, ciddi olarak büyüyor. İhracat yüzaltı milyar dolar, buna karşılık ithalat yüz yetmiş milyar dolar. Borsada işler yolunda ve dolar bazında bile dört rakamını aşmış. Özelleştirme tam gaz. Elde avuçta olan babalar gibi satılıyor. Bütün dünya Türkiye ye gelmek için can atıyor, aracılar kullanıyor.
Can sıkıcı olanlar da var. Sosyal Güvenlik açığı yılda yirmi beş milyar YTL ile ancak kapanıyor. Elektrik, akaryakıt ve doğalgaz fiyatları biraz yükseldi ama ne yapalım. Dış şartlar bizi bunlara mecbur ediyor. Dış borç alabildiğince yükseldi ama devletin değil. Özel sektörün bundan dolayı rahatız. Her ne kadar elektrikte zam oranının iletim, dağıtım ve perakende satış fiyatının da eklenmesiyle konutlarda yüzde 19.5, sanayide yüzde 12'ye çıkması üzerine konuya Başbakan el koydu deniyorsa da, akla bu zammı o zaman kim yaptı, kim onayladı diye geliyor.
Ermeni sorunu, Kıbrıs, Irak derken biraz problemlerimiz var ama olacak. Büyümek, büyük devlet olmak kolay değil. Terör, Amerika'dan sağlanacak istihbarata ihale edildiğinden rahatız. Bir de Anayasa problemi var onu da hallettik mi işler tamam. Son zamanlardaki açıklamalar dolayısıyla biraz YÖK sıkıntısı oldu ama basın onu da halleder.
Bunlar aynanın bir tarafı. Bir de o tarafa bakalım. Rahatsız edici rakamlar çoğunlukta. Burada da yiğit kamçısı ve ona dayalı gerçekler var. Fakat bu borç bizim gibi yiğitler için için fındık fıstık parası, çerezlik. Kendi ödemeyecek olduktan sonra.
Dışişleri'ne bütçeden ayrılan para, yabancılara ödenen dört günlük faize eşit.
Çok mu rahatsız edici? O zaman size hemen, bir başka hesap. Türkiye'yi bilgi toplumuna ulaştıracak, ufkunu açacak, araştırmalarla teknolojik atılıma katkıda bulunacak üniversitelere bütçeden ayrılan para, yabancılara ödenen tek günlük faize eşit gibi.
Çok mu irkiltici? O zaman şu rakam. AKP iktidarında, 2002-2007 arasında Türkiye 184 milyar dolar faiz ödüyor. 184 milyar dolarlık faiz altmış tane Atatürk Barajı'na eşit. Bu faizi Dışişleri ya da üniversiteler bütçesi ile karşılaştırmak, insanın içini titretiyor.
AKP hep övünüyor, herkes Türkiye'ye gelmek istiyor, diye. Doğru, bu kadar ballı faizi görünce kim gelmek istemez. Öyle ballı bir faiz tuzağı var ki, şu karşılaştırma her şeyi anlatmaya yetiyor.
Yunanistan yüzde 4.87 ile, Mısır yüzde 7.13 ile, Pakistan yüzde 9.73 ile borç bulurken, Türkiye yüzde 17.21 faizle borçlanıyor. Üstelik, burada bir başka kötü yönetim daha var. Türkiye kendi döviz birikimini ABD ve AB hazine bonolarına yüzde 4-5 faizle bağlıyor, ama kendisi yüzde 17.21 ile borç alıyor.
Türkiye'ye her ülke borç veriyor, çünkü Türkiye güvenilir ülke. Ben ahmağım diyene palan vuranın bol olacağı manzara işte bu. Çünkü Türkiye dünyanın en yüksek faizle borçlanan birkaç ülkesinden birisi. Herkes Türkiye'ye para getiriyor. İki yıl önce Türkiye'ye gelen 100 milyon dolar, iki yıl sonra 225 milyon dolar olarak, yurtdışına çıkıyor.
Türkiye büyüyor ama insanlar büyümüyor. Türkiye büyüyor ama bana bir faydası yok. İhaleler kimlere gidiyor. Kimler bu büyümeden faydalanıyor, işte o biraz sıkıntılı.
Akıl sır ermiyor.