Dünya'da birçok ülke var. Onların içinde Amerika, Rusya, Fransa gibi emperyalizmin dümeninde olan ve kendi isimlerini mecburen duyurmuş olanlar da var. Bugünlerde Rusya- Ukrayna arasında devam eden savaşı takip etmeyen, buna ait birkaç cümlecik duymayan insan yok gibidir. Gerçi bu savaş sadece iki devlet arasında cereyan etmiyor olsa da biz bunu böyle adlandırıyoruz.
Bir de benim güzel ülkem var bu devletler sahnesinde. Bu mübarek ramazan ayı münasebetiyle yaşadığım bu coğrafyada bolca arzı endam etmiş olan bir ülkedir Türkiye. Adını bildiğimiz veya hiç duymadığımız birçok sivil toplum örgütü kendilerince bir şeylerle buralara indiler. Her biri de bir yaraya merhem olma ümidiyle işin ucundan tutmaya gayret gösterdi.
Geçenlerde bir emaneti ulaştırmak için burada saygın yeri olan bir hocaya ait okula uğradık. Önce kısa bir süre oturup karşılıklı teşekkür ettik. Ancak en önemli tespiti ve değerlendirmesi şuydu: “Burkina Faso’ya birçok Müslümanlar ülke yardım getiriyor. Ama Türklerin ki farklıdır. Çünkü onlar mütevazı bir şekilde yardımlarını dağıtırlar ve yardım dağıtırken bizi ezmezler. Ama bazı Müslüman ülkeler var ki yardım dağıtırken bile bizi ezerler.” Tabi ben burada kimi kastettiğini de biliyorum. Maalesef öyle uygunsuz tavırlar da eksik olmuyor. Böyle bir yardımla diğer Müslümanları incitmek ve onları ezme gibi bir tavırdan Allah bizleri ve bütün Müslümanları muhafaza buyursun. Ancak milletimiz adına sevindirici bir durumdu bu.
Geçenlerde bir yolculuk yapıyoruz. Kiralık bir aracımız var. Yaşı altmışı geçmiş olan Hristiyan bir şoför gelmiş bugün. Elbette onu ve izlenimlerini tanımak istiyoruz. Daha önce bir kaç defa da Türklerle ve diğer Müslümanlarla çalışmış. Onlara şoförlük yapmış. O gün çağrıldığı görev Türklerse bundan çok memnun oluyormuş. “Zira ona iyi davranırlarmış. Kendi yediklerinden mutlaka ona da ikram ederlermiş. En önemlisi de onlar kendi menfaat ve kazançları için değil de sadece Allah rızası için gelirmiş.”
Merak edip ona bir soru sordum. “Aynı anda bir Fransız ekip ve bir Müslüman ekip seni iş için davet etseydi ve seçme hakkın olsaydı ne yapardın? Kimi seçerdin?” Aslında ben cevabı biliyorum da ondan duymak istiyorum. Elbette cevap beklediğimden farklı olmadı. “Kesinlikle Türkleri seçerdim” dedi. Ama ben hala anlayamamış gibi sormaya devam ettim. “Neden öyle yapacaksın ki? Sen bir Hristiyan’sın. Kendi dininden olan insanlarla yolculuk yapmak ve onlara hizmet etmek seni daha mutlu etmez miydi?” Sebebi gayet açık; “onlar sadece kendilerini ve kendi kazanacakları parayı düşünüyorlar. Bizim için bir hayır da yapmazlar. Ama Türkler sadece hayır yapmak için yola çıkarsınız. Hem gittiğiniz yerdeki insanlara hem de yolculuklarımızda bize yardım edersiniz.” Yani tercih edilmek ve öne alınmak... Güzel değil mi?
Yol arkadaşım İsa Türkiye'deki Corona vakalarının son durumunu sordu. Ben de “corona virüsü unutuldu ama şimdi ekonomik virüs var. İnsanlar onunla meşgul ve dertli” dedim. O da “evet, biliyorum. Ekonomik krizden haberim var. Onları gördüm medyada” dedi.
Siz “bunda ne var?” diye bilirsiniz. Yani Türkiye'nin ekonomisi de buranın gündeminde. Sonra bana İstanbul belediye başkanının seçim öncesi suyu, otobüsü ucuzlatacağına dair vaatlerini ama şimdi de zam yaptığını söyledi. Şöyle yan gözle baktım ona... İlginç geldi doğrusu. Yani bu değerlendirme politik sınırların çok dışında da ondan.
Türkiye'de bana kaç kişi bulabilirsiniz ki dünyanın başka bir ülkesindeki bir belediye başkanlığı kampanyasını takip etsin, onun seçim öncesi yaptığı vaatleri ve seçim sonrası uygulamalarını bilsin. Amerika başkanlık seçimleri mecburen bütün dünyanın gündemine düşer bunu biliyoruz. Ama Amerika'nın büyük kentlerinin belediye başkanlarını bizde bilen olur mu? Veya Paris'in, Berlin'in belediye başkanları ile ilgili bizde kimin fikri bulunabilir?
Aman bundan bizim dış dünyayla ilgilenmediğimizden ve aktüalite bilgimizin azlığından bahsettiğimi sanmayın. Burada bizim eksikliğimiz yok.
Türkiye hem takip eden hem de takip edilen bir ülkedir.
Ben ülkem ve milletimle gurur duyuyorum.
***
Uzak diyarlardan bir bayram tebriki göndersem alırsınız değil mi? Gurbetin bayramı da kendine göredir işte. Bayramınız mübarek olsun.
Allah sağlık afiyet içinde tüm ümmetin ortak bir şekilde ve mutluluktan gülecekleri bayramları nasip etsin.