Türkiye’de 2. sınıf vatandaş; Türkler mi, Kürtler mi, ya da ?...

Memleketi Kurtaran Adam
SUN TV’de geçen akşam bir programa gözüm takıldı. Biraz izlemeye karar verdim. Çok geçmeden bizim patronun da konuklar arasında olduğunu görünce izlemeyi sürdürdüm.
Anavatan Partisi İl Başkan Yardımcısı Suphi Soğancı, Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanı Avukat Veli Tolu, Doğru Yol Partisi Meram İlçe Başkanı Ali Seçmen Çevik, Cumhuriyet Halk Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Ahmet Bedel ve Demokratik Halk Partisi Konya İl Başkanı Selma Irmak siyasetçiler olarak, program sunucusu Dursun Seyis ve Memleket’in patronu Adem Alemdar da gazeteciler olarak katılmışlar…
Konu terörün son günlerdeki tırmanışı…

Tabi siyaset zor zenaat, söylediğiniz her şeyi iyi tartmanız gerek. Bir de hemen her konuda hükümete gol atmak icap eder şayet muhalefet partisine mensupsanız. Yine öyle oldu. Konuşmacılar terörün, hükümetin acziyetinden arttığına dair cümleler sarf ettiler. AK Parti’den kimse yoktu ki cevap verebilsin. Onlar da hiçbir programa katılmıyorlar ki canım. Dolayısıyla bu tür programlar eskiden olduğu gibi tat vermiyor. Benim üzerinde duracağım husus bunlar değil tabi.

Konuşmaların bir yerinde DEHAP’lı hanım ısrarla Kürtler’in 2. sınıf vatandaş olarak görüldüğünü savunuyordu. Bizim patron ona bir laf etti, işte onu paylaşmak istedim izlemeyenlerle. “Türkler’in elde edemediği bir takım hakların Kürtlerde olmadığını savunuyor ve talepte bulunuyorsunuz. Hatta bunu terör nedeni sayıyorsunuz. Peki, İmam Hatipliler kaçıncı sınıf vatandaş? Ya Başörtülüler? Onlar her türlü zorluğa rağmen kazandıkları okula alınmıyorlar! Öyleyse 2. sınıf vatandaşız demenizin bir manası kalmıyor. Bu manada ezilenler hep ikinci sınıftır” dedi.

Aynen katılıyor ve bir ilave yapıyorum. Bugün İçişleri bakanımız, Milli Eğitim bakanımız ve pek çok üst düzey yönetenimiz Kürt kökenlidir. Şayet Kürtler ikinci sınıf vatandaş olsalardı oraya kadar yükselebilirler miydi? Hayır. Peki bir başörtülü vekil var mı Meclis’te? Hayır. Öyleyse esas ikinci sınıf vatandaşlar başörtülülerdir. Vesselam…

***
Gazeteye ne zaman uğrasam, daha kapıdan girerken Zeki, Zeki, Zeki sesleri duyarım. Zeki bizim Memleket’in canavarı. Canavar dediysem, gelecek vadeden zeki bir delikanlı. Her işe koşturuyor. Aman Zeki şuraya, canım Zeki buraya…

Geçen hatırını sordum, “abi yoruldum yav” demez mi? “Ülen aslanım biz yıllardır koştururuz daha yorulma ne bilmeyiz, sen ne zaman yoruluvurdun” dedim.

Şimdiki gençler çok aceleci. Hemen oluyum deyiveriyorlar. Bir hikaye vardır, çocuğu anası semerciye yetişsin diye teslim eder. İki gün sonra çocuk koşarak eve gelir, semerci dükkanı açmaya kalkar. Dahası anasına anlatır, “Ana bişeyi yok ya, ipi şuradan geçiriyon asıldın mı tamam. Semer dikmeye ne var…”
Haydi hayırlısı bakalım…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.