Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), Türkiye'yi siyasi denetim altına almaya karar verdi.
AKPM bundan 4 yıl önce de, Türkiye ile ilgili çok tartışmalı bir karar almış ve PKK’yı bir aktivist grup olarak tanımlayarak terör örgütü ifadesini rapordan çıkarmışlardı.
4 yıl sonra bu kez Türkiye’yi denetim sürecine tabi tutan bir karar alan AKPM, kararlarında ne kadar siyasi davrandığını ortaya koymuş oldu.
Bunun sebeplerine bakıldığı zaman; ilk olarak Türkiye’nin artık eskisi gibi onların her isteğine “başüstüne” dememesi, ikinci olarak da Türkiye’nin PKK ve FETÖ terör örgütlerine karşı verdiği kararlı mücadeledir.
Hele hele 16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kabul edilmesi ile adeta çılgına döndüler ve Türkiye’yi nasıl durduracaklarını kara kara düşünmeye başladılar.
Önce tehditler savurdular, Türkiye’nin AB müzakerelerini askıya alırız dediler.
Gerek terör örgütleri mücadelesinde gerekse referandumda istedikleri sonuç olmayınca da ilk adımı atarak bu siyasi kararı aldılar.
OHAL uygulaması varken referandum yapılmasını bahane ettiler. Demokrasi dediler, insan hakları dediler.
Ama demokrasi ve insan haklarını öncelikle kendileri askıya aldılar.
Fransa’da 20 kişinin öldüğü terör saldırısı bahanesi ile 1,5 yıldır uygulanan OHAL devam ederken seçim yapılıyor ve Fransa’ya hiçbir şey denmiyor.
Türkiye’ye gelince halkın hiçbir şekilde etkilenmediği sadece terör gruplarına yönelik uygulanan OHAL bahane ediliyor ve demokrasi rafa kaldırılıyor diye böyle bir karar alınıyor.
Bunun ikinci adımı ne olabilir? Türkiye ile müzakereleri askıya alabilirler.
Peki bu adımı atabilirler mi? Bunun karşılığında, Türkiye’nin mülteci anlaşmasını askıya alması korkusundan dolayı bu adımı atmaları çok zor.
Hadi bu adımı da atarak müzakereleri askıya aldılar diyelim. Artık böyle bir adımdan sonra Türkiye’nin AB üyeliği konusunda referanduma gitmesi zorunlu olur.
İkinci adımı da atarlarsa, Türkiye AB üyeliği ile ilgili kararı halkoyu ile kendisi vermelidir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu siyasi kararın tanınmayacağını net bir şekilde açıkladı.
Bölgede güçlenen bir Türkiye var ve AB dağılma sürecinde…
Böyle bir durumda bir adım daha atmaları zor görünüyor.
Anadolu Mektebi Öğrencilerinin Mustafa Kutlu Sunumları
Konya eski milletvekili, Tarım ve Köy İşleri eski Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü hocamızın kurup geliştirdiği Anadolu Mektebi öğrencilerinin her biri birer harika…
Anadolu Mektebi öğrencileri önce bir yazarın tüm eserlerini ve o yazar hakkında yazılan eserleri okuyorlar daha sonra da, yazar hakkında sunum yapıyorlar.
Mesela Mehmet Akif okumalarında Mehmet Akif ile ilgili 33 adet kitap okumuşlar ve sunumlarını yapmışlar. Ben de bu sunumlardan birini takip etme imkânı bulmuştum.
Öğrencilerin yaptığı sunumlar oldukça başarılı… Yaptıkları işin hakkını veriyorlar ve dinleyenleri etkilemeyi başarıyorlar.
Bu şekilde, Mehmet Akif’ten ayrı olarak Necip Fazıl, Cemil Meriç, Nurettin Topçu, Mustafa Kutlu, Cahit Zarifoğlu gibi yazarları da okuyan Anadolu Mektebi öğrencilerinin şahane sunumları, insanı derinden etkiliyor.
Profesyonelce konuşmaları yanında mimikleri ile de kendilerini dinletmeyi biliyorlar.
Anadolu Mektebi 23 ilde faaliyet gösteriyor ve binden fazla öğrenci bu hayırlı faaliyete iştirak ediyor.
Dün katıldığım, “Hikâyemizin yarım asırlık yerli sesi Mustafa Kutlu” panelinde dinlediğim Anadolu Mektebi’nin Konya dışından gelen öğrencilerinin yaptığı sunum her haliyle mükemmeldi.
Dinleyenlerden ve aralarında Bakan Yardımcılarının, Belediye Başkanlarının, Rektörlerin ve İl Müdürlerinin de olduğu protokol erbabından tam not alan öğrenciler, haklı olarak katılanların takdirlerini kazandılar.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları yanında belediyelerin de desteğini alan Anadolu Mektebi’nin faaliyetleri tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde büyümeye devam ediyor.
Anadolu Mektebi, genel hedefini, yeni nesillerimize okuma alışkanlığı kazandırarak kültürel yönden gelişmelerini sağlamak ve aynı zamanda çalışkan, doğru, sadakatli, kendine güvenen, irade sahibi, önceliklerini doğru belirleyen, ilkeli ve tutarlı olabilen, mensup olduğu aileyi önemseyen bireyler yetiştirmek olarak koymuş.
Özel amacı ise, millî ve manevi değerlerimize sahip çıkan, kültürümüze önemli katkıları olan şair ve yazarlarımızın eserlerini öğrencilere okutmak, okudukları yazarların eserlerini değerlendirmelerini sağlamak, okunan eserlerin kendilerinde meydana getirdiği tesirleri yazıyla anlatmalarına imkân tanımak ve bu faaliyetlerin çeşitli panel, yarışma, seminer vb. etkinliklerle sunulmasını sağlamak olarak açıklanabilir.
Sami Güçlü hocamız başta olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.