Benden AK parti son kongresiyle ilgili yazı bekleyen sayın okurlarım kusura bakmasınlar. Bugün AK parti kongresiyle ilgili yazmayacağım.
Birçok köşe yazarına göre, başbakan "tarihi konuşma" yaptı. Birçoğuna göre’de "tarihi konuşma" yaptı sözü yanlıştı, Başbakan bol şiirli, bol duygulu, bol gözyaşlı bir konuşma yaptı. Çünkü ben bu yazılanlar ve yapılan değerlendirmeler le hiç ilgilendirmiyorum.
Böyle bir konu atlanmamalı, mutlaka yazılmalı yazmazsan olmaz mantığıyla hiç yazı yazmadım. Sadece Türkiye’yi kısır çekişmeye itmek isteyenlere söyleyeceğim tek söz.
Bazı köşe yazarları bugünkü yaptıklarını yapmasalar. Türkiye yi kısır bir çekişmeye itmeyen kongrede dağıtılan 62 maddelik Yol Haritası üzerinde dursalar. Daha hayırlı bir iş yaparlardı olacaktır..
****
25 Eylül 2012 Neşet Ertaş Öldü.
Türküler ve Türkü severler öksüz kaldı,
Neşet Ertaş arkasında yüzlerce eser bıraktı. Arkasından her sanatçıya nasip olmayacak eser bırakmakla kalmadı Türkü adına büyük bir çığır açtı.
Başbakan'dan birçok siyasetçiye, sanatçılara, tüm Kırşehirlilere, onu sevenlere Kırşehir’de cenazesi kalkana kadar kendisine gösterilen ilgi, bu milletin kendine hizmet eden, kendisiyle gönül bağı kuran kişiye nasıl bir sevgi seli oluşturduğunu bir kere daha ortaya koydu.
Hep Neşet Ertaş'ın bozkırda yaşayan Türkmen'in haykırışı olduğunu düşünürüm. O Türkmenler ki, nal sesleriyle Anadolu'nun dağını, taşını, yaylasını şenlendirmiştir.
Neşet Ertaş Türkülerini, suya, havaya, toprağa katmış. Bu toprakların acılarını türküleriyle kucaklamıştı. Sürgüne gitse gurbet ellerde acı çekse de, devlet cenazede Neşet Ertaş’ı bağrına basmıştır.
Dün göçmen kuşlar gibi akın akın Anadolu'ya gelen Türkmenler, bugün bu toprağa sazı, sözü, türküsü, melodisi ile güç vermektedir. Türkmen kimliği hamurda maya olmuş Anadolu’ya kuvvet vermişti. Türk’lerin millet oluşunda Neşet Ertaş’ın Dadaloğlu'nun Pir Sultan’ın Aşık Veysel’in rollerini unutmak yada görmemek onlara yapılacak en büyük haksızlıktır.
*****
"Türkü söyler dillerimiz/ne güzeldir ellerimiz
Bağlamada tellerimiz / türkü sever
Türkü söyler / Türk'üm diyen."
Bu sözler bozkırdaki Türkmen'in haykırışıdır. dersem tabiî ki doğrudur.
Neşet Ertaş sözlü tarihi türkü dizelerinde saklayan, melodilerinde gizleyen, bir destana dönüştürerek, millet kültüründe yaşamasını sağlamıştır.
Kültür böyle bir zenginliktir. İçeriği keşfedilip, özellikleri hissedilince, onda, hayatın anlamını görmek mümkün olacaktır.
İnsanın hayat tarzı dediği, bu geleneğin taşıdığı değerlerdir.
Bu değerlerde sevgiyi, merhameti görürüz, bu değerde sabır, saygı, alçak gönüllük. Kardeşlik ve insana insan gibi davranma vardır,
****
Biz kimiz, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bu türkü leri neden söyleriz? veya dinleriz? Bu sorulara cevap bulmamız ve bulduğumuz bu cevapları hayatımıza uyarlamamız lazım. Biz türkü leri unuttuğumuz zaman, varlığımızın çözüldüğünü, sıradanlaşmaya başladığını bilmemiz gerekir.
Sıradan olmak istemiyorsak Türkü dinleriz
Bu güzel vatanda Türkü dinlemeyenler bile bu nağmenin bu topraklarda devam etmesini isterler. Türkülerde Göçebelikten yerleşik hayata ve medeniyete uzandığımız yolda Atalarımızın Tarihi birikimini görürüz.
****
Neşet Ertaş’ın sazından sürekli dinlediğim ancak şimdiye kadar hiç irdelemediğim "kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvah" diye haykırışını. "Doyulur mu doyulur mu, canana kıyılır mı, cananına kıyanlar, hak'kın kulu sayılır mı" yı anlayabilseydik bu ülkede ne anarşi olurdu nede terör.
Türküleri bugüne taşımak, Toplumun değerleriyle yaşatmak lazımdır.
Neşet Ertaş ve onun gibileri Türkmen'in haykırışını destanlaştırıp türkülerinde yaşattığı için hep kalbimizde yaşayacaktır
"Nedeceksin bu kadar malı... İşte görünüyor dünyanın halı." Diyen ustayı saygı ve muhabbetlerimle uğurlamak istiyorum.