AK Parti’de 2 dönem Milletvekilliği, MKYK üyeliği görevlerinde bulunan ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atanan Ayşe Türkmenoğlu gazetemize konuştu. Cumhurbaşkanının ekibinde olmaktan onur duyduğunu ifade eden Türkmenoğlu, “2002 yılında bu ülke bir enkazdan çıktı. AK Parti darbe girişimlerine, muhtıralara maruz kalsa da yükselişine hızla devam ediyor. Türkiye artık yönlendirilen değil, yön veren bir ülke konumuna geldi” dedi.
İşte o keyifli röportaj;
Sami Gediz: Uzun zamandır siyasetin içindesiniz şimdide Cumhurbaşkanlığı danışmanı oldunuz. Neler hissediyorsunuz, duygularınız nelerdir?
Ayşe Türkmenoğlu: Öncelikle sayın cumhurbaşkanımızın yanında yer almak, onun ekibinde olmak ayrı bir gurur veriyor. Bunun böyle olmasında da Ak Parti hareketinin kurucu lideri olması da çok önemli. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de en büyük değişim ve dönüşüme imza atan, tabiri caizse Türkiye’de ikinci kalkınma hamlesini yapan bir lider. Bu hamle, tüm engellemelere rağmen halâ devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ekibinde yer almak büyük bir onurdur. Tabi bunun yanında ben, 2 dönem milletvekilliği yaptım. Bir dönem MKYK üyeliği yaptım. Ardından partinin sosyal politikalar başkanlığında çalışmalarımıza devam ettim. Daha sonrasında Cumhurbaşkanımızın Baş Danışmanı olarak yer almamı istediler, bununla beraber bismillah diyerek çalışmaya başladık.
Sami Gediz: Siyasete başladığınız günden bu güne kadar neler değişti?
Ayşe Türkmenoğlu: Ben siyasete 2000’li yılların başında başladım. O dönem koalisyon hükümetleri vardı ve o dönem Türkiye’de belirsizlik ve geriye gidiş vardı. Ekonomik anlamda kötü gidişat çok belli oluyordu. 2002 yılında Ak Parti iktidara geldiğinde tabiri caizse bir enkazı devir aldı. Çok fazla dışa bağımlı ve bankaların hortumlandığı bir dönemdi. Kaynaklar ve bütçe doğru kullanıp, yönlendirildiğinde çok daha güzel yatırımlar yapılabiliyor. Bunu planlı olarak ve dürüstçe yapmak gerekiyor. Ak Parti ilk yola çıktığında yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğini söyledi. Şu ana kadar bunu yapıyor ve yaptı da. Bu konuda çok fazla ithamlarla da karşı karşıya kalındı. 8 yıllık milletvekilliği dönemimde parti kapatmaktan 17 – 25 Aralık operasyonlarına kadar çok farklı darbe girişimleriyle karşılaştım. Bunun yanında E – Muhtıra gibi örneklerde gösterilebilir. Yargı darbesine mağdur kaldık. Bunların hepsini Allahın izniyle atlattık. Ak Parti, milletin iradesini başkasına teslim etmeyeceğini gösterdi ve göstermeye de devam edecek. Tabi sayın cumhurbaşkanımız ilk defa halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı olduğu için Türkiye’de ilkleri yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımız dedi ki; “ben gerçek anlamda cumhurbaşkanlığı yetkilerini ve sorumluklarını yerine getireceğim. Sembolik ve sadece yasaları onaylayan bir cumhurbaşkanı olmayacağım. Çalışan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım” şeklinde konuştu. “Gerçek anlamda Yürütme’yi de denetleyen boyutta üst grupta ve yasaların anayasaya uygunluğunu, kurumların anayasaya uygunluğunu denetleyen konumda olacağım” dedi ve bu söylediklerini yapmayı başardı. Tabi onun ekibinde olmak büyük bir gurur kaynağı. Türkiye 14 – 15 yıldır, Ak Parti hükümetleri döneminde milli geliri çok fazla artan, ekonomik anlamda 17. sıralardan şimdi dünyanın en güçlü 10 ekonomi arasına girmeye çalışıyor. Bunun için Türkiye’nin kendi gücü ve dinamizmi yeter. 2023 ve 2071 hedefleri doğrultusunda da tüm ekiplerimiz partideki milletvekili arkadaşlarımızla beraber Türkiye’yi çok daha yükseklere çıkaracağız. Bunun çalışmaları hızlandırdık, çünkü dünya yeniden şekilleniyor, Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Türkiye burada seyreden değil, yön veren, düzenleyen konumda oluyor. Bundan sonra da edilgen değil, daha çok etken olacak.
Sami Gediz: Dünya liderlerinin Türkiye’ye olan ilgisi son yıllarda arttı. Türkiye’nin ekonomideki yeri yükseldiği için mi bu ilgi arttı. Yoksa bu tamamen Cumhurbaşkanımızın gücünden mi kaynaklanıyor?
Ayşe Türkmenoğlu: Bunların hepsi bir arada diyebiliriz. Cumhurbaşkanımızın, başbakan olduğu dönemlerde de ekonomi güçlenmeye başlamıştı. Güçlü bir siyasi irade ve istikrar vardı. Yurt dışından dev yatırımlar gelmeye başladı. Bu yatırımların olması da güçlü bir istikrarın sorucu oluyor. Türkiye’nin ekonomisi ve Ortadoğudaki belirleyici rolü özellikle Suriye sorununda mülteci krizinin Türkiye’nin tek başına yaptıkları göz ardı edilemez. Buradaki mültecilerin Avrupa’ya gitmesinde orada oluşan ‘Eyvah Eyvah” feryatları Türkiye’nin önemini daha da belirginleştirdi. Bu konuda Türkiye’nin mülteciler konusunda tecrübelerinden de faydalanabilecek bir konuma geldik. En önemlisi de sayın cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın Suudi Arabistan’la olan ikili temasları çok önemli bir noktaya geldi. Bunun yanında diğer Müslüman ülkelerle ortak hareket edilmesi gerekiyor. İslamafobi’yle ortak çalışmalar olması gerekiyor. Bunların yanında en önemlilerden biri olan güç birliği yapmamız da gerekiyor. Askeri alanlarda iş birlikleri, İslam Ordusu, fikirleri gündeme geldi. Buradaki amaç başka inançlara ve düşüncelere karşı oluşan bir savaş değil, ama kendimize yapılan saldırıları da bertaraf etme anlamında değerlendirmek gerekiyor. İslamı diri tutmak hepimizin görevi. 7’den 70’e kadar peygamber efendimizin ümmeti olarak islamın güzel yüzünü ve her ne varsa anlatmamız lazım. Bunu yıllarca çok farklı anlattılar ve tahrip ettiler. Son yıllarda ortaya çıkan İŞİD, İslam adına insanları öldürüyoruz diyorlar. Aklı ziyan görüntülere şahit oluyoruz. Aksine islamın sonsuz insan ‘sevgisine, yaratılanı severiz; yaratandan ötürü’ düsturunu tüm dünyaya anlatmamız gerekiyor.
Sami Gediz: Özellikle bazı çevreler tarafından, Cumhurbaşkanımız ve başbakanımız arasında problemler yaşandı gibi bir durum oluşturulmaya çalışılıyor. Siz neler söylersiniz?
Ayşe Türkmenoğlu: Bizlerde bunları okuyoruz. Cumhurbaşkanımız Ak Partinin kurucu lideridir. Türkiye’nin 3 dönem başbakanlığını yapmış bir kişi. Şu anda sadece Ak partililer değil diğer vatandaşlarda bu hareketin lideri Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylerler. Sayın başbakanımızda, cumhurbaşkanımızın her dönemde yakın çalışma arkadaşı olmuştur. Cumhurbaşkanı ve başbakan, aynı davanın iki insanıdır. Aralarında husumet ve anlaşmazlık varmış gibi gösterilmek iyi bir durum değil ve bu söylentiler Türkiye’nin aleyhinedir. Bu söylentilerden kimler nemalanabilir sadece bunu düşünmek gerek ve bende bunu söyleyebilirim.
Sami Gediz: Bir Konyalı olarak Konya’ya neler söylemek istersiniz?
Ayşe Türkmenoğlu: Konya, benim için çok değerli bir şehir. Çocuğum burada doğdu, ilk paramı burada kazandım, eşim burada, siyasete burada devam ettim, annem babam burada yatıyor. Konya benim ‘Dün’üm, Bugünüm, yarınım. Herkes Konya için çalışmalı ve daha çok başarmalıyız.
Röportaj:Sami Gediz