Her işin her etkinliğin başına İSLAMİ ibaresi getirlen üstelik de bunu resmi kurum ve makamlarda normal uygulama programlarına yerleştiren bir anlayış hızla yayılıyor. Artık haşa "İslami Zina" ya doğru gidiyoruz. Sanki bir şeyin başına İSLAMİ yazınca o şey kendiliğinden helal oluyor.
Kraldan çok kralcıların mı yoksa dinden çok dincilerin mi icadı bilmiyorum ama konu ört bas edilip susulamaycak bir aşamaya geldi. Susan dilsiz şeytandır ilkesi tam da bu günler için lazım. Tüm samimiyetimle sormak istiyorum:
Bir müslüman yaptığı bir işin başına neden İSLAMİ ibaresi ekleme gereği duyar. Neden bu aklına gelir. Herkes bunu anlayacak kadar az çok pisikolojik analiz bilir. Onu bilmezse çok yalın halk deyişlerimizi hatırlar :
Yarası olan gocunur ya da soğan yiyenin ağzı kokar... Biz buradan devam edersek soğan yiyeyen üstüne nane ya da karanfil gibi daha baskın aromalarla tedbir alır. Bu, bu kadar açık ve nettir. Eğer bir işin içindekiler başında İSLAMİ olduğu için rahat hareket ediyor bu yüzen bunu tercih ediyorlarsa bilsinler ki olayın dışardan görünüşü tam aksinedir.
Ayrıca şunu da söylemek zorundayım ki ben hariçten gazelci değilim. 1983 de BİLİNÇLİ olarak İslam'ı din olarak seçtiğim günden beri yani 33 yıldır Türkiyede'ki İslamcılar ve tüm İslami Hareket odakları ile iç içe bir hayatım oldu.Bu arenada her ismi, her ekolü, her aşamayı bilirim. 08 Haziran 1988 de baş örtüsü kullanmaya karar verdiğim günden beri de 28 yıl olmuş. Yani en son 28 Şubat süreci de dahil tüm sıkıntıları yaşadım. Ödediğim bedeller sadece benimle Allah arasındadır. Ne kimseden bir beklentim oldu ne şikayetim var. İnşallah tüm bunları yazıp kullanmadan ölürüm. Burada ilk kez bunları söylememin sebebi ise eğer bu yazıya itirazı olan varsa bunları bilerek , farkında olarak yazmasında fayda var.
Kısaca anlattığım bu 33 yıllık dönem içinde başına "İSLAMİ" ibaresi getirilen hiçbir şeyin, hiçbir işin İslamla yakından uzaktan alakası olduğunu görmedim. Ama getirisi çoktu. İşin içindeki iyi niyetli her beyaz sakallıyı ermiş sanan samimi arkadaşlarımı tenzih ederim.
Kaldığımız yöne dönecek olursak İslami Finans, İslami Turizm, İslami Tatil, Müslüman Anneler ... Ve saire ve saire ...
Mesela Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü , TİMAV ( Türkiye İmamhatipliler Vakfı) ile işbirliği içinde İmamhatipler Gecesi yapacakmış. Mış diyorum çünkü eğitici idareci arkaşdaşlardan duydum. Konya çapında 20 okul mürdürü bu etkinlik için resmi yazıyla görevlendiriliyor . Günlerdir kendi işlerini yapamıyorlar. Dikkat buyurun Meslek lisesleri , Anadolu Liseleri , Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri veya diğerleri bu devletin okulu değil mi? Neden hiçbirisine yapılmayan bir etkinlik İmamhatiplere yapılıyor. Şu kadar katılım isteniyor bu kadar büyük organizasyon isteniyor. Bu kimin fikri çok merak ediyorum.
Yoksa Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın bu kadar uzcuz bir yağcılıktan etkileneceği mi sanılıyor.Zannederim ki Cumhurbaşkanımız bu kadar müdürün bu işlerle uğraştırılması yerine eğitimdeki aksaklıklarla ilgili proje üretmelerini tercih eder.
Bu ayrımcılık , bu dışlama kabul edilebilir bir tavır mıdır takdirinize bırakıyorum.
Ama en önemli nokta da bu aslında . Çünkü dikkat ederseniz yukarıda yazdığım İslami ibareli yeşil boya fırçası ile kendini boyayanlar aslında kendilerinden başkasına GAYRİ İSLAMİ damgası vurmuş oluyorlar. Ne dini , ne ahlaki , ne sosyal, ne hukuki anlamda bu hiç kimsenin haddine düşmez. Ve yine atlanan bir yönü olayın siz her yaptığınıza bunu eklerseniz birileri de çıkar terörün önüne İSLAMİ getirir. İşid propagandası yapan bir çok internet sitesinin de başında aynı kelimenin bulunduğunu unutmayalım.
Öyle inanlar vardır ki kendilerine müslüman(Allah'a teslim olan) demeye hicab ederler. Çünkü tam olarak teslim olmadıklarını düşünürler sadece mümin yani inan makamında durular. Ama birileri de çıkıp Müslüman Anneler grubu kuruyor utanmadan . Sanki o gruba girmeyen haberi bile olmayan tüm diğer anneler gayri müslüm ya da ateist ya da satanist... İslami ya da Müslüman gibi kelimeler kimsenin tekelinde değildir. Ve kesinlikle devlet kurumlarının uygulamalarında kullanılamaz.
Daha nasıl anlatayım bilmiyorum. Bu köşede sadece kültür, sanat ve tarih yazmak istemiştim. Ama yanı başımda yanlış bir tarih yazılırken kayıtsız kalamam.
Gelecek hafta da konum şimdiden belli : Başbakan Ahmet Davutoğlu ve son gelişmeler...