Uzun bir aradan sonra Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin bir programına gittim geçtiğimiz cumartesi. Konya Lisesi Edebiyat öğretmeni, yazar, edebiyatçı Raşit Keskin’in Çizgi Yayınevinden çıkan “Kalbin Leylak Saatiı” adlı eseri üzerine olan bir konuşmaydı. Hem kendisine kitabını imzalatmak hem de uzun zamandır görüşemediğimiz dostlarla hasbihal etmek için arka sıralarda yerimizi aldık. Raşit Keskin’i bilenler bilir. Konya Lisesi’nin tarihi binasında hayata geçirdiği ve etkin kıldığı kütüphanede gençlerle çok güzel çalışmalar yapıyor. Okuma, kitap, kültür, mektup, projeler üzerine okulu bir mektep haline getirmiş, rahle-i tedrisinden Ahmet Melih Karauğuz gibi yazarlar da çıkaran bir mektep. Büyük, sistematik, kurumsal destekler, projeler olmadan, içindeki ideali hayata geçirmek isteyen “bir” eğitimcinin çevresinde ve özellikle de çocuklarda neleri değiştirebileceğine yönelik güzel bir örnek. Mutlaka, kendini destekleyenler olduğu kadar köstekleyenler de olmuştur, olacaktır da. Bir iş yapıldığında bundan rahatsız olanları da üretir, işin doğası bu. Haset hasetliğinden çatlar şeytan şeytanlığını yapar, doğası gereği. Neyse. O yoluna devam ediyor, güzel eserler yazarak. Başarılar diliyorum.
Burada TYB Kültürel etkinlik takvimine bir parantez açalım (Doğrusu bu yılın programında dikkatimi çeken yenilikler gördüm. Sevindim. Geçmiş yıllarda, bazen konu ve konuşmacı olarak tekrara düşüldüğü izlenimi verilen konular ve başlıklar görüyordum. Şaşırıyordum. Mutfağında yer aldığımız zamanlarda temel ilke, konu ve konuşmacı konusunda tekrara düşülmemesi yönünde net, sıkı bir ilke vardı. Bu da kaliteyi, seçiciliği artıran, kurumsal kimliğine, ağırlığına yakışan bir etki sağlıyordu. Uzun yıllar uğramıyorum, uzaktan baktığımda ya konu olarak gündemden (gelip geçici olan gündemden bahsetmiyorum) uzak, yeni okur kitlesinin damarını tutmayı ıskalayan (popülerlikten bahsetmiyorum) programlar gördüm. Kendi kendime sorduğum soru şuydu, zaman hızlı ve kıymetli, hangisi bu zamanı vermeye, yeni bir söz duymaya, dinlemeye değer nitelikte? Kaç tanesi doğrudan ilgi alanıma hitap ediyor? Geçmişte çok fazla sayıda değildi. Bu yıl en azından ismiyle, konusuyla merak uyandıran programların sayısında artış gördüm. Sevindim. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. Parantezi burada kapatalım.
…
Tarih 12 Mart’a denk geliyordu ve ben TYB takviminde, geriye doğru yaklaşık yirmi yıl alsak İstiklal Marşı ve Mehmet Akif konusu olmayan bir program hatırlamıyordum. Şaşırmıştım. TYB’nin 2000’li yıllardaki yıllık kültürel etkinlik programları Mart ayında Mehmet Akif ile başlardı. Gelenek ismen bozulsa da içerik olarak bozulmamış. Günün anlam ve önemine binaen güzel bir giriş yapıldı Raşit Keskin tarafından. Sonra, Kalbin Leylak Saatinden mülhem, İstiklal Marşımız ile ilgili, uygulandığında ortaya çok güzel, sıradışı, farklı bir çalışma fikrini paylaştı Raşit Keskin. Umarım hayata geçirilir. Atilla Yaramış, Anadolu Mektebi’nde bunu gençlerle işlese ortaya ne çıkacak merak ediyorum…
Neyse, program oldukça güzel başladı devam etti. TV’de gördüğümüzde dahi dikkat dağıtıcı olan kesintilerden birini yaşadık. Şaşırdım. Geçmişte pek rastlamadığım bir uygulamaydı. TYB’de protokol yoktu. Programların odak noktası, özgül ağırlığı konu ve konuşmacıydı, hala da öyledir sanıyorum. Ancak, sadece o programa mahsus olmasını dilediğim, akıştaki bir değişiklik üzücüydü. Programı dinlemeye gelen öğrencilerimle dışarı çıkmak daha verimli bir zaman geçireceğim duygusu oluşturdu ve nitekim öyle oldu. Eskiden “Mahallesinde oturan adam” diye övdüğümüz, sevdiğimiz bir değer “Ankara’da oturmaya başlayınca” biraz değişmiş dedim. Eskiden olsa öyle yapmazdı. Neyse, aradan geçen yıllar içinde kimler değişmiyor, savrulmuyor, eskimiyor, yaşlanmıyor ki değil mi? İsmet Özelin gençliğimde okuduğumda kesip yıllarca sakladığım bir denemesi geldi aklıma birden. Şehre gidince kaybolmaktan korkan, gece uyuduğunda sabah aynı “ben”ini bulmak için eline ip bağlayan adamın öyküsü. Otel odasındaki muzip arkadaşı, o ipi çözüp kendi eline bağlayınca olanlar… onu da kitaplarından siz bulun. Baksanıza, şurada yazmayalı bir yılı geçmiş. Vira bismillah.