Kendimi bildim bileli babam bu duayı yapardı. Önceleri buna pek anlam veremezdim… Allah babamın duasını kabul etti; üç gün hasta yattı dördüncü gün Hakka yürüdü.
26 Aralık 2013 Perşembe soğuk bir Aralık akşamı babamın evine gittiğimde yatağına uzanmış beni bekliyordu. “Rahatsız mısın geçmiş olsun” dediğimde “yok iyiyim biraz grip olmuşum iki gün yatarsam geçer” demişti.
Bir saat yanında oturdum, baktım ki rahatsızlığı basit bir grip hastalığı gibi değildi. “Hastaneye gidelim” dediğimde, her zamanki sabırlı duruşuyla “gerek yok ben iyiyim, geçer” demişti.
Ablamla beraber babamı hastaneye gitme konusunda ikna ettik.
Yarım saat sonra, babamla devamlı ilgilenen özel doktorunun çalıştığı özel bir hastaneye, zatürree teşhisiyle yatırarak rahatlamasını sağladık.
O gece sabaha kadar hastane koridorlarında gezindim durdum. Ablam sessiz sessiz ağlıyor ben de onu yatıştırmaya çalışıyordum. Bu bekleyişim 31 Aralık Salı sabahı 05.30’a kadar devam etti
2013 yılının son günü, Konya’nın binlerce teknik eleman yetiştiren Osman ustası, benim de babam yoktu artık.
Sanki her şeyimi kaybetmiştim. Annemin 60 yıllık hayat arkadaşıydı, ablamın ve erkek kardeşimin babasıydı, çocuklarımın ve yeğenlerimin dedesi, bazılarının eniştesi, amcasıydı, ustasıydı. Ama babam benim dünyada tutunduğum tek dalımdı. Adeta nefesimdi, nefes alamıyordum, hıçkırıklarım boğazıma düğümleniyordu.
Hastanede şaşkın şaşkın babam nerde diye soruyordum.
Morgda olduğunu söylediler, ayakta duramıyordum ama babama son görevimi yapmalıydım.
Babamı morgdan alırken yüzünü açtım, canım babam yatakta son gördüğüm gibi duruyordu, yüzünü sıvazladım, yanaklarından öptüm.
“Babacım kalk ayağa” diye bağırmak istedim ama nafile, inanmak mümkün değildi öldüğüne...
Kendime geldiğimde Lalebahçe Çalıklı Mezarlığı’ndaydım.
Cenaze namazını kıldık ama inanamıyordum...
Tabutu omuzlayıp mezarlığa yürüdük…
Olmaz olamaz; babamı toprağa koyamazsınız demek isterken, babamı ben indirdim mezara, kefenin üstünden bir kez daha öptüm kokladım, üstüne toprak atıyorlardı, dayanmak imkânsızdı...
Biricik canımın içi babacığım artık yoktu, artık sabah akşam şakalaştığım, birlikte sohbet ettiğim, birlikte yemek yediğim, gezdiğim akıl hocam bir dediğimi iki etmeyen babacığım yoktu artık.
Ben onsuz nasıl yaşarım diyordum.
Yüce Rabbim çok büyük sabrını veriyor...
İşte sevgili okurlarım buradan böyle bir konuyu yazmak da varmış.
Özelimi yazarak sizleri meşgul etmek istemezdim. Ne olur kusura bakmayın, yapamadım, yazmak istedim.
***
2013 yılının son günü acımı paylaşan eşim, çocuklarım, tüm dostlarım ve sevgili öğrencilerim benim en büyük mutluluk kaynağımdı.
Beni seven tüm dostlarım ordaydı, hepsine beni acılı günümde yalnız bırakmadıkları için sonsuz teşekkür ediyorum.
Özellikle farklı siyasi parti yöneticilerinin yanımda olması benim için ayrı bir mutluluktu.
AK Parti il başkan vekili ve ilçe yöneticilerine…
MHP il başkanı ve il yöneticilerine…
Saadet Partisi il başkanı ve il yöneticilerine…
BBP il yöneticilerine…
Makedonya fahri konsolosuna…
Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı’na…
Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı’na…
Konya Aydınlar Ocağı Başkanına…
Konya Gazeteciler Platforma yetkililerine…
Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve il başkanına…
Yıllardır arzu ettiğim birlik ve beraberliği orada bana yaşattıkları için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Tabiî ki Meram Belediye Başkanımız Serdar Kalaycı’nın sabahın ilk saatinden yazımı yazdığım güne kadar ilgi ve alakası, acımı azaltan ayrı bir asil davranıştı.
Teşekkürler başkanım, bizleri mutlu ettin. Allah’ım sizi de mutlu etsin.