Günümüzün sözde çağdaş dünyasında, ömür kilometresini tüketen insanoğluna bugünün tarihi itibariyle bu soruyu sorduğumuzu farz edelim. Sizce alınacak cevapları şöyle toparladığımız ve tasnif ettiğimizi varsayalım. Çıkan sonuçlardan büyük çoğunluğun acaba kaç adet uğrunda ölecek birçok değeri olduğunu zannediyorsunuz. Bu aynı soruya 30–40 yıl öncesi sorulsaydı ve aynı yöntemle çıkan sonuçlardaki uğrunda ölünecek değer sayısı ile bugünkü değer sayısı arasında misli misli bir fark çıkacağı kesin gibi görünüyor. Bence günümüz insanı hele 1980’ li yıllardan sonra öyle madde odaklı değerlerle donatıldı ve tüketici toplum olmanın yanı sıra, değer yargılarımız dahi tamamen maddiyat ve menfaate göre anlam kazanır hale dönüştü veya dönüştürüldü.
Hal böyle olunca da ister istemez günümüz gençliğinin dinimiz ve töremizce kutsal sayılan bazı değerlere karşı öylesine duyarsız ve ilgisiz kalabiliyor ki, buda beni ve benim gibi muhafazakâr insanları derinden üzmekte. Bir örnek verecek olursam; geçtiğimiz bayramda Anası babası, akrabası ve memleketinde o manevi hazzı yaşamak yerine bilmem kaç yıldızlı otellerde eğlenmeyi ya da buna benzer bir takım maddesel anlamda sözde bahane ve mazeretlerle eğlenceyi ve dinlenmeyi bayramlaşmaya tercih eden gençlerimiz sayısı gün be gün artmakta olduğu aşikâr.
Peki, bu gidişatla bu memleketim geleceğinin teminatı olduğu iddia edilen çoğunluğu bu zihniyetteki gençlerle sonumuz ne olur zannediyoruz. Görünen köyü görmemek için kör numaraları nereye kadar gider. Karamsar bir bakış açısı ve felaket tellallığı yapmak istemem anacak duyarlı bir memleket sevdalısı olarak, nasıl şahsi geleceğimizi aklımızdan hiç çıkartmıyorsak, ülkemin geleceği konusunda da hassasiyet göstererek bir takım kuşku ve kaygılarımızı dile getirmek ve dikkatleri çekmek suç sayılmasa gerek.
Nefsani duygularla, karşı cinsinden birisi için ölümü göze alabilen yada bir takım makam mevkii yada rant uğruna akla gelmedik tavizler verebilen, bazı kutsal saydığı değerlerini yok sayabilen bu sözüm ona çağdaş günümüz gençliği, bu kafayla ve bu hızla giderse, ben ülkemiz geleceğinin hiç parlak olacağına inanamıyorum. Umarım ben yanılıyor ve yanlış yorumluyor oluyorumdur. Fakat şu içerisinde yaşadığımız günler ve olaylara bakınca, sanki ülkemiz dünya arenasında, hakim güçler tarafından köşeye sıkıştırılıyor gibi…
Umarım başımızdakiler sağduyulu ve uzun vadeli menfaatlerimizi gözeterek isabetli karalar alırlarda, şanlı tarihimize gölge düşürecek gelişmeler yaşamayız millet olarak.
ADAM GİBİ*************************
Sahipsiz Vatanın batması haktır hak,
Sen sahip çıkarsan, bu vatan batmayacak.
*****************HİKMETLİ SÖZLER
Bir Savaşçı Vedası
Bilin ki, Ölsem'de, hep devlerle savaştım
Ölmeden son bir defa saldırıp gideceğim
Benim silahım yoktu, bilgimle, ellerimle dövüştüm
Bu yalnız savaşlarda çıldırıp gideceğim
Bu dünya baştan yalan, bir tek Turan gerçektir
Ben kime eğileyim, Tanrı bir, Tanrı tektir
Bilirim ki, amenna, kefenin cebi yoktur
Ceplerimi kanımla doldurup gideceğim
Bir sen kal bu meydanda, bu nasıl bir savaştır
Bir sen gerçeği unut, ya bu nasıl bir düştür
Gelen bir akıl versin, bu ne garip bir iştir
Âlemi; Kürdistan hayali görenlere geçirip gideceğim
Kalbimde bir bayrak var, asırlarca yası var
Kırk parçaya bölünmüş bir milletin düşü var
Bir kanımın kırmızısı, birde şanlı ay yıldızım var
Ben bu Türk bayrağını göğe kaldırıp gideceğim
Ben kar olup yağayım, bu dağlar sevmesin beni
Bu şerefsizlerin hayallerini en son öldürüp gideceğim
İmanlı bir Türk'üm ya, solcusu-sağcısı sevmesin beni
Ben bu çağı sevmedim, bu çağda sevmesin beni