Uğur Özteke

Memleketi Kurtaran Adam

Uğur Özteke ve yerel köşe yazarlığı

 

Uğur Özteke, Memleket gazetesi’nde çalışmaya başlayalı bir tek gün yazısına ara vermemiş, yaklaşık iki buçuk yıldır yazdığı tüm yazılarda yerel kalmaya özen göstermiş türünün son örneği tam bir gazetecidir. Yerel konularda hem de her gün kalem oynatmak her babayiğidin harcı değildir. Yaş ister, baş ister, tecrübe ister en önemlisi de çok afedersiniz ‘büzük’ ister.

Şehri karış karış bilen, şehrin tanınması gereken insanlarının neredeyse tümünü tanıyan ve şehre vereceği şeyi olan bir gazetecidir. Kendisini hem karşı sayfada komşum olduğu için hem de Memleket’te çok iyi yazı ve röportajlara imza attığı için yakinen tanıyorum…

Özteke dün bir okurunun “Ülkenin kan ağladığı günlerde, bir gazetenin genel müdürü eften püften konularla köşesini doldurmadığı zaman adam oluruz” şeklindeki yorumuna çok içerlemiş ve köşesinde kendisini anlatmaya çalışmış. Bilirim insanın kendisini anlatması zordur. O yüzden bi de ben anlatayım onu dedim…

Yerel gazetecilik ulusal gazetecilikten zordur. Her bakımdan zordur. Mevzunun o kısmını geçeyim, ama yerel bir gazetede günlük köşe yazmak daha da zordur. Niyesine gelince. Efendim, yerel gazetelerde kalem oynatanların sayısı yüzden fazladır. Ama her gün yerel konuları yazabilen kaç kişi vardır. Bu sorunun tek bir cevabı vardır. Uğur Özteke bu alanda tektir. Hiç kimse ikinci bir isim daha söyleyemez. Ben de acizane yerel konuları yazmaya çalışıyorum, ama her gün olmuyor. Bakın birkaç gündür konum ulusal mevzular. Çünkü tüm Türkiye’yi ilgilendiren konularda yazmak kolaydır. Siyaset yazmak ise en kolayı…

Özteke bu kendisini eleştiren okuruna ne cevap vermiş, bakalım: Önce okurlarımız şunu bilmeli. Bu bir gazetecilik kuralıdır, bu bir etiktir. Yerel basın çalışanları yerel olmak zorundadır. Yerel yazar yerel yazılar yazmak mecburiyetindedir. Konya’dan oturup Hükümeti eleştirmek, hatta Bush’a sövmek ucuz kahramanlıktır. Eğer sıkıyorsa yaşadığın şehirdeki Vali’yi, Belediye Başkanını, Rektörü, Emniyet Müdürünü, spor kulüplerinin başkanlarını… eleştireceksin. Ama bunu yapmayan, yapamayan yerel basın çalışanları için en ucuz kahramanlık yolu ise senin yazdığını okuyamayan, söylediğini duyamayan insanları eleştirmektir.

Uğur Özteke’ye binlerce tiryakisinden birisi olarak şunu diyorum. Okurların eleştirilerini mutlaka dikkate al, ama onlara kızıp sen de Ankara İstanbul yazıları yazma. Konya’da kal, Konya’yı yaz.

Burası Türkiye;

Olayın kahramanları, iki üniversite öğrencisi. Koyu geyik muhabbetinin döndüğü akşamlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer. Delikanlılardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulü kendi ağzına tamamen sığdırabileceğini iddia eder. Evet, yanlış okumadınız, bildiğiniz 100 mumluk ampulü. Ve sığdırır da. Ancak bir sorun vardır. Ampulü ağzından geri çıkaramamaktadır. Öbür arkadaşı hayret eder, o da evdeki başka bir ampulü ağzına sokar ve tabi ki o da çıkaramaz. Bu iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verir. Ağızlarında ampul olduğu halde bir taksiye atlarlar. Konuşma zorluğu çekerek güç bela taksiciye dertlerini anlatırlar. Taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da "nasıl olur abi ya, uğraşsanız çıkar, bir asılın şöyle, şaka mı yapıyonuz ?" diye söylenmektedir. Neyse akşamın bir yarısında acile gelirler. Taksiciyle ayrılırlar, doktorlar çocukları beklemeleri için bir odaya alır. Veeee aradan 15 dakika geçmeden taksici kapıda görünür, ağzında ampulle. Amcam çocuklara inanmamış, açık olan bir marketten ampul almış ve denemiştir!!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.