Seneye bir iki defaya mahsus olsa da, güzel ülkemizi gezmek, tarihi ve kültürel dokusunu yakından müşahede etmek insana zevk veriyor.
Daha önce görmüş olduğumuz yerler de olsa, yurdumuzun bütün bölgeleri tekrar tekrar görmeye, gezmeye değer niteliktedir.
Bu güzel yurdun her bir köşesi, bu özel vatanın her bir çakıl taşı, dünyanın incisi bu ülkenin her bir bölgesi, terör örgütlerinin inisiyatifine terk edilmeyecek, onlara kurban edilmeyecek kadar değerlidir, önemlidir.
Bu değeri, bu önemi tam manasıyla idrak etmenin bir yolu da, ülkemizin güzelliklerini yakından görmektir.
Bu anlayış içinde, geçen hafta çıktığımız seyahatte güzelliklerle dolu ülkemizin harika bir bölgesini tekrar görme ve inceleme imkânımız oldu.
Daha önce defalarca gördüğümüz İstanbul ve Bursa’mızın doyumsuz güzelliklerini bir kere daha görmenin yanında, Yalova Çınarcık’ın harika doğa güzelliği ile iç içe olmak o kadar iyi geldi ki, bu tat ve zevk anlatılmaz ancak yaşanır.
Eyüp Sultan diye bilinen 90 yaşında İstanbul seferine katılarak hayatını burada kaybeden büyük sahabe Hz. Halid bin Zeyd ebu Eyyüb el ensari türbesi ve camiini, Topkapı Sarayı’nın ihtişamını, mahzun Ayasofya’nın büyüleyici güzelliğini, Sultanahmet Camiinin mavi ağırlıklı şahane çinilerini, Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olan Süleymaniye Camiinin ve külliyesinin muhteşem görünümü ile Allah dostlarının yattığı haziresini, Fatih Camii ve külliyesini, Eminönü Yeni Camii diğer adıyla Valide Sultan Camiini ve ecdadımızın mührünü vurarak bize emanet ettiği daha nice eserlerini bir kere daha, bir kere daha gördüğünüz zaman İstanbul’u tam olarak kavrayabilirsiniz.
Ayrıca Kapalı Çarşıyı, Galata Köprüsü ve Kulesini, Kız Kulesini, Rumeli ve Anadolu Hisarlarını, Çırağan ve Dolmabahçe Saraylarını, Emirgan Koruluğunu, Yerebatan Sarnıcını, Hidiv Kasrını, Beylerbeyi Sarayını, Çamlıca Tepesini, Şehitler Köprüsünü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünü, Yavuz Sultan Selim Köprüsünü ve Osman Gazi Köprüsünü görmeden, bu güzellikleri müşahede etmeden, Marmaray ile denizaltından geçmeden, bir de Boğaz turu yapmadan İstanbul’u gördük diyemezsiniz.
Bursa’yı tam olarak anlayabilmek için de; Emir Sultan Camii ve türbesi, Ulu Cami, Hz. Üftade Camii ve türbesi, Tophane ve Osman Gazi, Orhan Gazi Türbeleri, Yeşil Camii, Yeşil Türbe, Yıldırım Camii ve Külliyesi, Muradiye Külliyesi, Bursa Kalesi’nden günümüzde ayakta kalan Saltanat Kapısı, Koza Han gibi tarihi yerler gezilmeli, Uludağ’ın zirvesine teleferikle çıkılarak bu harika doğa güzelliği ile iç içe olunmalıdır.
Bu güzelim yerleri daha önce görmüş olsanız bile en kısa zamanda bir kere daha görmelisiniz ki, ülkemizin güzelliklerini, tarihini, kültürünü, manevi dokusunu içinize çeke çeke, ruhunuza tam olarak yansıtarak, evlatlarınıza da aktararak önemini ve değerini tekrar tekrar yaşamalısınız.
İstanbul’da yakın ilgilerini esirgemeyen Topkapı Sarayı Müze Başkanı hemşehrimiz Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı hocamız ile Ayasofya Müze Müdürü Hayrullah Cengiz Beye ve Ayasofya gezimizde rehberlik yapan Yasemin Hanıma şükranlarımı sunuyorum.
Görmediğiniz yeni yerleri görmenin zevki de bir başka oluyor. Yalova Çınarcık’ta bizim için olduğu gibi…
Çınarcık’ın, denizin maviliği ile ormanın yeşilliği arasında kalan bir burnunda, harika dostlarla birlikte geçirdiğimiz 4 gün bir ömre bedeldi.
Bu güzelliği yaşamamıza ve bu zevki tatmamıza vesile olan Yunus Altun ve değerli ailesi ile yakınlarına Ersöz ailesi olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Böyle güzelliklerle dolu bir geziye başlamamıza, amcamın torunu İhsan Erdem’in düğünü vesile oldu. Bu sebeple Erdem ailesine de, gösterdikleri yakın ilgileri nedeniyle şükranlarımızı sunar, genç evlilerin ömür boyu sağlıklı ve mutlu yıllar geçirmelerini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
Ebedi olarak var ol, bahtiyar ol Türkiyem… Namert eller sana zarar vermesin güzel ülkem…