Ülkücü Hareket’in tarihi serüveni kitap haline getirildi: Ülkü Ocakları -1966/1980
Siyasi hareketlerin tarihini ele almak, onların arşivlerine ulaşmak oldukça zordur. Hele ki, neredeyse on yılda bir darbelerle karşılaşan ve arşivleme geleneği zayıf bir ülkede yaşıyorsanız.
Metin Turhan’ın uzun yıllar ve uğraşılar sonunda yazı hayatımıza kazandırdığı “Ülkü Ocakları-1966/1980” adlı çalışmayı elime aldığımda bunun önemli bir istisnasının olduğunu gördüm.
Metin Turhan kitabın girişinde her ne kadar “ 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan darbe sonrasında Ülkü Ocaklarının neredeyse tüm arşivinin yok edilmesi kaynaklara ulaşmadaki önemli bir zorluğu teşkil etti” dese de siyasi tarihimizin 45 yılana damgasını vurmuş olan Ülkü Ocaklarını her boyutuyla ele almış, Ülkü Ocaklarının kurulmasından 1980 yılana kadar olan geçmişini neredeyse gün gün olaylar, isimler yerler verilerek çok önemli bir çalışmaya imza atmış.
Yazar, Ülkü Ocakları gibi, kurulduğu dönemden günümüze kadar neredeyse her semtte, köyde teşkilatı olan bir kuruluşla ilgili yaptığı böyle bir çalışmayla, Türkiye’deki arşivci araştırmacı yazı hayatına da yeni bir soluk getirmiş, siyasi yazı hayatımızda büyük bir eksikliği gidermiş.
Kitap 1203 sayfadan oluşuyor. Kapağında 1980 öncesinde yapılan yürüyüş ve mitinglerden alınan bir resim var fotoğrafta ülkücü gençler bir pankart tutuyorlar ve pankartta “En güçlü silah fikir, en güçlü fikir Türk milliyetçiliğidir” yazıyor.
Bu kapak, Ülkü Ocaklarının aslında niye kurulduğunu, amacının ne olduğunu çok güzel özetleyen bir kitap kapağı olmuş, kitapla tam anlamıyla bir bütünlük arz ederek, maksadına ulaşmış.
Kitabın hemen girişinde ise Türk milliyetçiliğini kuvveden fiile geçiren, milliyetçiliği kurduğu “Ülkü Ocakları”yla ete kemiğe büründüren Başbuğ Alparslan Türkeş’in ülkücülere dönük tavsiye niteliğindeki bir sözü yer alıyor, Türkeş burada Ülkücülere: “ Ülkücülük, her şeyden önce sevgi demektir, insana saygı demektir. Türk milletine sadakatle bağlılık, demektir ve milletimiz için en güzeli, en iyiyi istemek, temin etmek için fedakarca çalışmak demektir. Ülkücü Gençler olarak eğitim görüyorsanız, eğitimde en ileri olmayı, örnek insan olmayı kendinize gaye edinmelisiniz. Çalışma hayatındaysanız, mesleğinizde, çalıştığınız yerlerde dürüstlüğünüzle, yüksek ahlakınızla, Ülkücü ve imanlı tavırlarınızla kendi iş alanlarınızda örnek olmalısınız” diyor.
Merhum Alparslan Türkeş’in bu sözünden sonra Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Şefkat Çetin’in önsözü yer alıyor. Çetin önsözünde kitabın bir kuyumcu titizliğinde hazırlandığından bahisle “hafızalarımızdan silinen arşivlerde unutulmuş, terkedilmiş, belge, bilgi, fotoğraf ve materyallerle Ülkücü Hareketin hafızasının yenilendiği”ne işaret ediyor.
Evet, biraz öncede bahsettiğim gibi Ülkü Ocakları kitabı adeta “Günlük” gibi, saat saat, gün gün bu fikri hareketin röntgenini çekmiş. Eserde unutulanlar, tozlu sayfalarda kalanlar gün yüzüne çıkmış. Bunun en bariz göstergesi de kitapta, Ülkü Ocakları’nın kuruluşundan itibaren gerek Genel Merkez’in gerekse üniversite, şehir, belde, mahalle teşkilatlarının yayınladığı; bildiriler, broşürler, kongreler, konferanslar, seçim çalışmaları, mitingler hepsi tek tek tarihleriyle ele almış olduğunu görüyoruz. Bu faaliyetlere katılanlar, yönetenler, bildirilere imza atanlar isim isim yazılmış. Kitap, Ülkü Ocaklarının tarihteki serüveni acılarıyla, sevinçleriyle, değerleriyle, Ülkücü harekete adını yazdırmış isimleriyle adeta bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiriyor.
Ülkü Ocakları kitabını okudukça hareketin fikri seyrini, nereden nereye geldiğini, hangi badireleri atlattığını, kimlerle niçin mücadele ettiğini, dönemin yaşanan olayları karşısındaki tutumunu, üniversite gençliğinin ve Anadolu’nun bu hareket içindeki büyük önemini net bir şekilde görebiliyorsunuz.
Eserde ayrıca Ülkücü hareketin önemli şahsiyetleri, şehitleriyle ilgili de hiçbir yerde duymadığınız anektodlara da yer verilmiş. Hiçbir yerde göremeyeceğiniz fotoğraflar, bilgiler tam bir arşiv titizliğiyle sunulmuş. Bugüne kadar ülke çapında açılmış neredeyse bütün Ülkü Ocakları şubeleri hakkında en azından bir resim, bir belge, bir broşür kitaptaki yerini almış.
Kitabın ilerleyen sayfalarında görüyorsunuz ki, Ülkü Ocakları bütün toplumsal olaylarda her zaman tepkisini koymuş, uyarılarını yapmış, önemli meseleler hakkında düşüncelerini; konferanslarla, yürüyüşlerle, küçüklü büyüklü eylemlerle ifade etmiş, bu uyarıları sayesinde milletin gönlünde haklı bir yer etmiş, dönemin önemli bir sivil toplum örgütü olarak tarihteki yerini almış.
Ülkü Ocakları, kimi zaman çarpık ve adaletsiz bir hal alan düzenin değişmesi için, “Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye hayır” demiş, kimi zaman “Türkiye aç hürlerin, tok esirlerin ülkesi olamaz" diyerek, eşitlik ve hürriyet ikilemine parmak basmış...
Kimi zaman “Esir Türklere hürriyet” diyerek dışarıda koskocaman bir Türk dünyasının da olduğunu hatırlatmış milletine, kimi zaman “Ortak Pazara hayır, kapitalist sistem buhran getirir” diyerek gelecekteki büyük tehlikeye, kapitalistleşen düzene, atomize olan bireye dikkat çekmiş….
Daha fazlasını okumak istiyorsanız Metin Turhan'ın büyük emeklerle hazırladığı Ülkü Ocakları kitabını okumanız gerekecek…Bu kitapla, şu kış günlerinde demlenen çay eşliğinde tarihe farklı bir yolculuk yapabilirsiniz benim gibi …