Ülkücüleri öfkelendirecek yazı!

Şamil Tayyar'ın bu yazısı Ülkücüleri çok kızdıracak!! Yeni nesillerin bilmediği eskilerinde unuttuğu eski defterlerin bir bir açıldığı o yazı.

İlk gençlik yıllarımda Ozan Arif’in “Kafaları kazan kadar, beyinleri fincan kadar olanlar” diye komünistlere seslendiği şiiri, bir kasap evladı olarak beynin hacmiyle zekanın düzeyi arasındaki korelasyonu kuramasam da okurdum.

Yıllar sonra Ozan Arif’in konserlerinde kurt gibi uluyan gençleri görünce ne demek istediğini daha iyi anladım.

Asıl şoku, 1994 yılı Ağustos ayındaki Erciyes kurultayından sonra yaşadım. Milliyet’ten yeni ayrılmış, Yön Dergisi Ankara Bürosu’nda haber müdürü olarak çalışıyordum. Kurultayı izlemek üzere görevlendirdiğimiz foto muhabiri arkadaşım Vahit Aras, bana takıldı: “Müdürüm seninkiler Erciyes’te bol bol uludular.”

Kızdım, “İşin yok mu senin, git başımdan” dedim. Meğer kaydetmiş, gerçekten bizimkiler kurt gibi uluyorlar.

Anladık ki; MHP içinde hala “Asena adlı dişi bir kurtla bir Türk’ten üreyen Türkler” efsanesine inananlar var. Şaman ruhu taşıdıklarını düşünüyorlar.

Özden Örnek günlüklerinde ismi geçen MHP’li Ömer İzgi, bu efsanenin neresinde konuşlanmıştır bilmem ama Kızılcahamam ormanındaki vahşi kurtlara sıklıkla et götürür. Milliyetçi hareket içindeki bu damarın yakın tarihteki en güçlü temsilcisi ise Nihal Atsız’dır.

Merhum Alpaslan Türkeş de aslında başlangıçta bu çizgideydi. 27 Mayıs darbesiyle Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğuna oturunca şöyle diyordu: “Türkçecilik Atatürk’ün bu millete en faydalı hediyelerinden biriydi ama evvela ezanı Arapça okutmakla bu ihanete başladılar.”

Devamı var: “Türk camilerinde mutlaka Türkçe Kuran okunur, Arapça değil.”

Türk-İslam sentezine doğru

Bu yaklaşım zamanla “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” olarak görüldü ya da böyle görülmekte yarar umuldu. 1970’li yıllarda ideoloji Türk-İslam sentezine oturtuldu, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” türünden sloganlar türetildi.

Öyle ki, yıllar sonra DGM Başsavcısı Nusret Demiral emekli olup MHP’den milletvekili adayı olduğunda “Ezan Türkçe okunmalı” diye nutuk atınca partiden kovuldu. Seçim yenilgisinin ağır faturası Demiral’a çıkarıldı.

Yıllar sonra MHP, benzer bir iç çatışmanın girdabında.

Bir tarafta gençleri Ergenekon’un dümen suyuna sokmayan, sokaklara dökmeyen, bilimsel araştırmalara önem veren ve politikaları toplumun hassasiyetleriyle uyumlu hale getirmeye çalışan bir Devlet Bahçeli ve ekibi...

Diğer tarafta gençleri Ergenekon’un neferi haline getirmeye çalışan, sokakları kan gölüne çevirmek isteyen, bilime değil efsaneye inanan ve politikaları toplumsal çatışma eksenine oturtma gayretindeki Şaman ruhlu derin devletin uzantıları...

Başka gruplar da var ama onlar etkisiz eleman durumundadırlar.

Şu anda MHP’de egemen olan zihniyet, birinci gruptur. İkinci grup tümden yok edilemedi, sadece halının altına süpürülerek göreceli bir temizlik sağlandı. Havalar ısındığında kokmaya başlıyor.

Tıpkı son Meclis kavgasında olduğu gibi...

Bahçeli’yi tasfiye planı

Devlet Beyi etkilemeye çalışıyorlar. Onlara göre; CHP ile koalisyon kurulmalı, CHP’li vekiller gibi Silivri’deki duruşmalara katılarak sanıklara destek verilmeli, gençler sokaklara dökülmeli, başörtüsü ve katsayı probleminin çözümü laikliğe aykırı olduğu için görmezlikten gelinmeli...

İkinci grubun zaferi, birinci grubun tasfiyesinden geçiyor. MHP oylarındaki artış, tasfiye planını zora sokuyor. Ne zaman oylar tırmanışa geçse, provokasyon başlıyor. MHP oyları düşmeli ki, Bahçeli daha kolay devrilebilsin!

Malum, neredeyse tüm kamuoyu yoklamalarında MHP oylarında artış var. Andy-ar Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin anketinde MHP, CHP’nin de önünde, ikinci parti konumunda.

Böyle bir gelişme CHP’yi de tedirgin ediyor. Düşünün, ilk seçimde başarısını AK Parti oylarındaki azalmaya endekslemiş Baykal, üçüncü parti çıkarsa kendini nasıl savunabilir?

Nitekim, mecliste yumruklar konuşurken CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün ellerini ovuşturarak “Yiyin birbirinizi oh, yiyin birbirinizi” diye iştahla bağırması, böyle bir riskin izdüşümüdür.

AK Parti Isparta Milletvekili Sait Dilek’in “Çok ayıp, yazıklar olsun sana” diye bağırarak tepki gösterdiği anda CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün yanlışın farkına varıp “Ne yapıyorsun, geç arkaya” şeklinde arkadaşına kızması dikkat çekicidir.

Durmuş’un 4 hatası

CHP’li vekilin iştahını kabartan kavgadan en çok ders çıkarması gereken parti, MHP’dir. Osman Durmuş dört kritik hata yaptı:

1- Müslüman bir ülkede kutsal bir isim, peygamber üzerinden müstehzi bir politika üretti.

2- Başörtü problemini gayri ciddi olarak gördü.

3- Rakibine eş üzerinden yumruk atarak vicdanları kanattı.

4- Asker vesayetine şapka çıkardı.

Oysa, Devlet Bey’in kafasındaki MHP böyle bir parti değildi. En azından kişisel inancım böyledir. Eğer Devlet Bey, gözü önünde olup bitenleri iyi okuyamazsa veya parti içi koalisyona yenik düşerse, bilsin ki, Nusret Demiral örneğinde olduğu gibi çok ağır bir bedel ödeyecektir.

Ancak dün kamuoyuna açıkladığı medya andıcı ve maksadı aşan yorumu, süreci iyi okuyamadığını veya parti içi koalisyona yenik düştüğünü, başka bir ifadeyle peygamber ayıbının altında kaldığını gösteriyor.

Ne diyelim; hem sandıkta hem sandık sonrası partide hesaba hazır olsun.

Şamil Tayyar

Medya Haberleri

Yapay zeka ile Müslüm Gürses albümü
Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı