BURSA (AA) - McKinsey Türkiye Genel Müdürü Özgür Tanrıkulu, "Açıkçası gelir dağılımındaki bozulma çok ciddi anlamda ve bunun gerek ekonomik gerekse politik etkilerini yaşıyoruz ve geleceğe baktığımızda bununla ilgili de tedirginlik duyuyoruz." dedi.
Tanrıkulu, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde moderatörlüğünü yaptığı "Global Ekonominin ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Yarını" konulu oturumda, dünya ekonomisinin ilginç bir dönemden geçtiğini söyledi.
Dünya ekonomisinde bir anda çok güçlü bir performans gördüklerini ifade eden Tanrıkulu, "Bu sene dünya ekonomisi yaklaşık olarak yüzde 3,7 civarlarında büyüyecek. Önümüzdeki 2 senedeki beklenti 3,9. Bunlar geçmişe baktığımızda oldukça yüksek büyüme oranları. Daha da ilginci bunun sadece dünyanın bir tarafından değil aslında hem gelişen dünya hem Kuzey Amerika olsun Avrupa olsun daha bildiğimiz geçmişin büyümelerini de getiren taraflar olduğunu da görüyoruz. Eskiden gerek petrol olsun gerek diğer ham maddelerin getirdiği büyüme şu anda aslında çok daha dengeli bir şekilde gerçekleşiyormuş gibi görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tanrıkulu, şöyle devam etti:
"Aslında gördüğümüz bu güçlü büyümeye hakikaten gelecekte aynı şekilde devam edecek diye baktığımızda çok büyük tedirginliklerin olduğunu da görüyoruz. Bu tedirginliklerin bazıları daha kısa vadeli tedirginlikler. Şu anda faiz oranları dünyada oldukça düşük seviyelerde. Bunlar tabii merkez bankalarının politikalarının da önemli bir sonucu. Global anlamda enflasyonun da düşük olması önemli bir sonucu ama enflasyondaki artış beklentileriyle beraber faiz oranlarındaki artışların gerçekleşmesi bekleniyor. Bu acaba büyümeyi etkileyecek mi korkusu var. Yani kısa vadeli daha çok para politikalarından kaynaklanan bir soru işareti var büyüme performansı anlamında ama bence daha temel olan uzun vadeli bazı tedirginlikler. Bence en önemlisi gelir dağılımı ve dünyadaki gelir dağılımının gittiği nokta. Açıkçası gelir dağılımındaki bozulma çok ciddi anlamda ve bunun gerek ekonomik gerekse politik etkilerini yaşıyoruz ve geleceğe baktığımızda bununla ilgili de tedirginlik duyuyoruz. Gelir dağılımının ötesinde başka bir konu da aslında teknolojik ilerleme, dijital dönüşüm. Dijital dönüşümün ortaya çıkarttığı doğal olarak işsizlik korkusu. Bizim McKinsey olarak yaptığımız son bir araştırmada, dünyada robotlar 800 milyon kişinin işinin yerini alabilir diye bir şey yaptık. Türkiye'de bile en çok yayınlanan yazı oldu. O yüzden hem kısa vadede hem de uzun vadede bazı tedirginlikler de var. "
- "Sermaye çok uçucu"
Eski Hindistan Merkez Bankası Başkanı Dr. Duvvuri Subbarao da Türkiye, Hindistan gibi gelişmekte olan pazarlarda yabancı yatırıma ihtiyaç olduğunu ancak bunun istikrarlı olması gerektiğini belirtti.
Sermayenin çok uçucu olduğunu söyleyen Subbarao, "Bir anda giriş yapabiliyor, bir anda kaçabiliyor açıkçası. Bu da pek çok problem yaratıyor gelişmekte olan ekonomiler için. Özellikle dövizlerin ve kurun sürekli değişmesi varlık fiyatlarını etkiliyor, enflasyon yaratıyor ve finansal istikrara halel getiriyor. Dolayısıyla merkez bankaları için en büyük sıkıntılardan biri özellikle sermaye kaçışları dönemindeki finansal istikrarı sağlamak olacaktır." diye konuştu.
Gelişmekte olan piyasalar için döviz kurunun dalgalanmaya bırakılmasının bir çözüm olmadığını dile getiren Subbarao, şunları kaydetti:
"Diğer yandan vergilendirme yapılması ve giren sermaye, çıkan sermaye belli başlı kontrollerin kurulması teorik olarak söylenmesi çok kolay bir şey olsa da pratikte çok kolay değil. Çünkü sermaye akışları çok takip edilemeyen bir şey. Özellikle ihracatla ve ithalatla birlikte sermaye akışı oluyor ama sermaye kontrolü de iyi bir çözüm değil. Aslında döviz piyasalarına müdahil olabilirsiniz ve pek çok ekonomi bunu yapmaya çalışıyor. Bunu yaparken de pek çok yedek akçenizin olması lazım. Bunun da çok ciddi maliyeti oluyor. Dolayısıyla elinizde tek bir opsiyon yok. İdeal opsiyonlardan bir tanesi küresel iş birliklerine gitmek olacaktır. Eğer gelişmekte olan bir piyasa, gelişmiş bir ekonomi, herkes bir araya gelebilirse ve ekonomi politikalarını eşgüdüm içinde uygulayabilirlerse daha iyi olacaktır."
- "Hayret verici bir dünya bizi bekliyor"
Eski Şili Merkez Bankası Başkanı Jose De Gregorio da küresel ekonomide bazı genel, bölgesel kuralların olması gerektiğini söyledi.
Ülkelerin kendi hesaplarına uyanları yapacaklarını belirten Gregorio, "Tabii ki daha küçük, açık ekonomilerin de bir şekilde bu denizde yollarını bulmaları lazım. Öncelikle kendimize bakmamız, iç politikalarımızı kuvvetlendirmemiz lazım." ifadesini kullandı.
Esnek düşünmek ve yeni dünyayı tahayyül etmek gerektiğini vurgulayan Gregorio, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Geleceğe yönelik projeksiyonlar yaptığımız zaman öyle bir dünyaya geliyoruz ki halihazırdaki istihdamın yüzde 40'ı robotlar tarafından yapılacak diyoruz. Bu bizim için çok zorlu koşulları da beraberinde getirecek. Unutmamamız gereken bir nokta var, biz nasıl ilerleyeceğiz? Neticede bir kişiye düşen bir robot olacak. Neticede robotlar bize ait olacaklar ve biz de burada kime ait olacağız? Bir taraftan farklı fiyatlar olacak, farklı kaynakların dağılımı söz konusu olacak. Bir taraftan da mali piyasalar açısından da hazırlıklı hale gelmek gerekiyor. Bundan kaçınamayız. Kaçınması kötü bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Esnek düşünmemiz ve yeni dünyayı tahayyül etmemiz gerekiyor. Son derece zorlu ve aynı zamanda hayret verici bir dünya bizi bekliyor."
AA