Ulusal Yoğun Bakım Kongresi

TYBD Başkanı Prof. Dr. Uyar:- "Ülkemiz nüfusunun giderek yaşlandığını göz önünde bulundurursak, önümüzdeki yıllarda yoğun bakım servislerindeki yatak sıkıntısının artacağını söyleyebiliriz"- "Ülkemizde yeterli yoğun bakım yatağı bulunmasına karşın, yoğun

ANTALYA (AA) - Türk Yoğun Bakım Derneği (TYBD) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Uyar, Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığını belirterek, bu nedenle önümüzdeki yıllarda yoğun bakım servislerindeki yatak sıkıntısının artacağını bildirdi.

Dernekten yapılan yazılı açıklamaya göre, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen Ulusal Yoğun Bakım Kongresi'ne binin üzerinde sağlık profesyoneli katıldı. "Yoğun Bakım Hayata Bağlar" temasıyla düzenlenen kongrede, son gelişmeler ve yenilikler en yetkin isimler tarafından masaya yatırıldı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen TYBD Başkanı Prof. Dr. Uyar, yoğun bakım ünitelerinin yoğun bakım uzmanları gözetiminde 24 saat kesintisiz izlem ve sağlık bakım hizmeti ile yaşamın sürdürülmesi, fiziksel, psikolojik, sosyolojik anlamda hayata bağlılığın sağlanması, hastanın normal fonksiyonel hayata döndürülmesini hedefleyerek hizmet veren birimler olduğunu belirtti.

Yoğun bakım ünitelerinin kompleks organizasyonlardan oluşan eğitimli ve donanımlı sağlık personelinin ekip ruhuyla sağlık hizmeti sunduğu, hastanelerin en donanımlı birimleri olduğunu vurgulayan Uyar, bu ünitelerde gerçekleştirilen ve bütüncül bir yaklaşımla yoğun bakım hastasını hayata bağlayacak tüm işleyişi sürdüren sağlık çalışanlarının, zaman zaman tükenmişlik yaşayacak kadar özveri ve fedakarlıkla tüm süreci yönettiğini bildirdi.

Uyar, yoğun bakım hizmetlerine ihtiyacın her geçen gün arttığını dile getirerek, şunları kaydetti.

"Afetler, trafik kazaları, ateşli-ateşsiz silah yaralanmaları, ev ve iş kazalarının sıklıkla yaşanmasından dolayı maalesef ülkemiz bir travma ülkesi. Yoğun bakımın gelişmesi için sadece sağlık çalışanlarının değil, toplumun da desteğine ihtiyaç bulunuyor. Ülkemizde yeterli yoğun bakım yatağı bulunmasına karşın, yoğun bakımlarda yer bulunamamasının en önemli nedeni ara bakım üniteleri ve palyatif bakım merkezlerinin yetersizliği, ayrıca hasta yakınlarının hastalarına evde bakmayı tercih etmemeleri. Ülkemiz nüfusunun giderek yaşlandığını göz önünde bulundurursak, önümüzdeki yıllarda yoğun bakım servislerindeki yatak sıkıntısının artacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle halkın bilinçlendirilmesi ve evde bakım ile palyatif bakım merkezilerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Yoğun bakımları hastanelerin kalbi veya bel kemiği olarak adlandırabiliriz. Çünkü diğer tüm kliniklerde tedavi edilemeyen hastalar yoğun bakıma gereksinim duyuyor."

- "Yoğun bakımlar çabuk eskiyor"

Yoğun bakımlarda tıbbi ve teknolojik gelişmelerin çok hızlı ilerlediğini vurgulayan Prof. Dr. Uyar, bu hızı yakalamak adına güncel ve modern tedavilerin tüm alanlarda geliştirilmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi.

Uyar, yoğun bakımlardaki cihazların 24 saat boyunca aralıksız çalıştığı için hızla eskidiğini aktararak, bu nedenle yoğun bakım tıbbının geleceğinin Türkiye'de çok iyi planlanması gerektiğini belirtti.

Yoğun bakım hastalarının tüm dünyada multidisipliner şekilde yönetilmesi gereken hasta grubunda yer aldığını vurgulayan Uyar, "Türkiye'de 3 bin 300-3 bin 400 civarında yoğun bakım ünitesi, 42 bin yoğun bakım yatağı ve 400 civarında da yoğun bakım uzmanı mevcut. Anestezi uzmanları başta olmak üzere dahiliye, cerrahi, nöroloji, göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları gibi branşların uzmanları yoğun bakım üst ihtisası yapabilmektedir. Yoğun bakım uzmanlarının sayısının arttırılması için ciddi çaba sarf edilmektedir." ifadelerini kullandı.

Kongre kapsamında 15'i uluslararası 125 konuşmacı ve 1000’in üzerinde sağlık profesyonelinin katıldığı oturumlar gerçekleştirildi.

AA

Sağlık Haberleri

Kış Aylarında Cilt Bakımı İçin Uzmanından Önemli Öneriler
Dubai çikolatasına resmi denetim
Boyun Kütletme Videoları Tehlike Saçıyor: Prof. Dr. Orhan Şen Uyardı
Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesi mühürlendi
Antibiyotik tedavisi neden yarım bırakılmamalı?