İSTANBUL (AA) - Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar, "Osmanlı devleti bu topraklarda asırlarca hüküm sürmüş bir siyasi ekol olarak iktisadi gelişme endeksli bir devlet değildir. Dolayısıyla mirasa bakacak olursak Osmanlı devleti bugün doğrusu yabancı olduğumuz bir devlettir." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSİFAM), Önder İş Dünyası Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (ÖNSİAD) iş birliğiyle üniversitenin rektörlük binasında "Uluslararası İslam Ekonomisi" paneli düzenlendi.
Burada konuşan Özvar, İslam ekonomisini araştırma sahası ve entelektüel alan olarak algıladığını vurgulayarak, fiilen İslam ülkelerinde tatbik edilen şekliyle ekonomiyi anlamadığını ve sosyal disiplin olarak İslam ekonomisini bu çerçevede tartışmak istediğini söyledi.
Osmanlı tecrübesinin nasıl değerlendirilebileceği sorusuna iki açıdan baktığını aktaran Özvar, şunları kaydetti:
"Osmanlı yönetimini, Osmanlı tecrübesini devlet pratiği olarak yani bugüne bıraktığı kurumsal mirasıyla değerlendirmemiz gerekiyor. İkinci olarak ise entelektüel tecrübe. Yani Osmanlı tecrübesini, birikimini ele almak istiyorsak, yöntem açısından doğrusu, bu muazzam tarihe bakarak bir de entelektüel perspektif geliştirmemiz gerekiyor. Osmanlı devleti 6 asırlık bir tecrübe. Bu tecrübeyi bir siyasi organizasyon açısından değerlendirecek olursak Osmanlı devleti bu coğrafyada Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar geniş bir havza etrafında müesses olmuş devlet olarak bir erken modern devlettir."
Özvar, Osmanlı devletinin geleneksel bir devlet olduğuna dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu açıdan bakıldığında aslında Osmanlı devleti Avrupa'nın pek çok devletiyle benzerlik arz eder. Doğudaki pek çok devletlerde de mukayese edildiğinde Hollanda'yı, İngiltere'yi ve Fransa'yı dışarıda bırakırsanız, aslında Osmanlı devleti bu açıdan çağdaşlarından farklı bir devlet değildir. Dolayısıyla Osmanlı devletinin kurumsal tecrübesini değerlendirirken büyümeyi dışarıda bırakmış, iktisadi gelişmeyi dışarıda bırakmış büyük ölçüde birikimi esas almış bir devlet tecrübesiyle karşı karşıya olduğumuzu unutmamamız lazım. Osmanlı devleti bu topraklarda asırlarca hüküm sürmüş bir siyasi ekol olarak iktisadi gelişme endeksli bir devlet değildir. Dolayısıyla mirasa bakacak olursak Osmanlı devleti bugün doğrusu yabancı olduğumuz bir devlettir."
- "Osmanlı tecrübesine bakmamız lazım"
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, "İslam ekonomisi" denilince İslam'ın iktisat alanındaki önce yasakları akla geldiğini belirterek, bunların başında da faiz ve kul hakkının bulunduğunu kaydetti.
İslam medeniyetinin en önemli devletinin Osmanlı olduğunu aktaran Bulut, "Bugün Müslüman ülkeler olarak içinde bulunduğumuz sistemden, bölüşümden, gündelik huzurumuzdan muzdaripsek bu 500 yıllık dönemde bu medeniyetin en önemli temsilcisi olan Osmanlıların bu hakim sistemin oluşum ve gelişim sürecinde yani kapitalizmin bu süreçte ne yapıp ettiklerini bilmek bizim için çıkış yolunun birinci noktası olmalı." değerlendirmesinde bulundu.
Bulut, son dönemde tüm dünyada sistemin ürettiği toplumsal, sosyal, ekonomik rahatsızlıkların tezahürünü gördüklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Dünya ekonomisinde de belli dönemlerde insanlar sesini yükseltmeye, hakim batı ekonomilerindeki yöneticilerine bir şeyler söylemek istiyor. Yani bugün gidişat doğru gitmiyor şeklinde sıkıntılar var başta bölüşüm konuları olmak üzere. Dünyada açlıktan ölen 1 milyondan fazla insandan söz ediyorsak bir sorun var demektir. Bizim kendi iç dünyamıza bakıp 'Bugün zekatı derli toplu toplasak ve hakkıyla onun gereğini yapsak İslam dünyasındaki fakirlik sorununu çözeriz.' gibi tespitleri dikkate almamız gerekiyor. Bugün içinde bulunduğumuz dünya çok ciddi bir muhasebe gerektiriyor. Buradan bir yol arayacaksak son 500 yıllık dönemde Osmanlı tecrübesine bu açıdan bakmamız lazım."
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kala, Batı iktisat biliminin dayandığı paradigmalar ve üretim modelinin bugün Uzak Doğu'da yaşanan üretim artışlarını açıklayamadığını belirtti.
Bu nedenle yeni paradigmalara dayalı yeni iktisat modellerine ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Kala, "Klasik iktisat biliminin kurucusu kabul edilen Adam Smith şunları tespit etmişti. Zenginlik üretimdir. İş bölümü toplam üretimi artırır. Üretim dört üretim faktörü ile gerçekleşir. Üretim faktörleri güçlü olan ekonomiler zengin ekonomilerdir. Ekonomiler üretim faktörlerinin gelişmişlik düzeyine göre sınıflandırılırlar. Müteakipleri ise Adam Smith'in üretim faktörleri kriterine ölçek üretim kriterini de ilave ettiler." dedi.
Kala, dünya tarihine baktıklarında zenginliğin ve dünya üretimindeki büyük payın yüzyıllar boyunca Doğu'da olduğunu dile getirerek, "Bunda Orta Asya'da gelişmiş İpek Yolu şehirlerini kuran ve geliştiren Müslümanların, İslam iktisat anlayışının, Müslüman Türk devletlerinin ve özellikle Selçuklu ve Osmanlıların büyük katkıları vardır. Selçuklular karma tarım devrimi ve ticaret devrimini tamamlamışlar 1200'lerin başında Anadolu sanayi devrimini başlatmışlardı. Bu sürekli gelişimle birlikte İslam medeniyeti ve iktisat düşüncesi ve kurumları da gelişmiştir." ifadelerini kullandı.
Program, "İslam ekonomisi ve finansının geleceğinde Türkiye ekolü vizyonu" başlıklı oturumla sona erecek.