Kahve muhabbetinde çok geçen “geyikler” vardır: “Bana 24 saat versinler bak bu ülkeyi ne hale getiririm, nasıl düzeltirim” gibi. İnsanların kendi arasında ne söyledikleri de bizi ilgilendirmez. Ama koca bir üniversite rektörü olup da “iş bulunamayan bölümleri kapatırdım” derseniz o zaman iş değişir.
Dünyada hiçbir ciddi akademik yapının içinde böyle bir akıl yürütme bulunmaz. Neden? Çünkü en yüksek yetkiyi elinde tutan rektör, kendisine bağlı eğitim kurumlarının eğitim ve eğitimin saha ile ilişkisinden sorumludur. Bunu geliştirecek projeler geliştirmek yerine “kapat gitsin” mi diyecek?
Ziraat ve veterinerliğe kimse gitmese kapatacak mıyız? Meslekle saha arasında ilişki kuramayan, yasal ve pratik uygulamaları hayata geçiremeyen Türkiye’de okumak, iş bulmak anlamına gelmiyor. Kapatılacaksa inşaat mühendisliğini kapatın, nasılsa iş sonunda hiç okumamış taşeronlara, iş bilmeyenlere kalıyor. Onun ceremesini de biz çekiyoruz. Nasıl parlak bir ihale sistemiyse bu. İlk aşamada müsteşar olma düzeyinde yetkinlik iste, sonra köyden gelmiş adamlara işi teslim et. Kaynaklar çarçur olsun. Bizim apartman böyle boyandı ve 6 ay sonra boyalar döküldü. Yani günlük hayatımıza giren bir savurganlık, haksızlık ve vandalizm yaşanan. Rögar kapağı koymak gibi bir gerekliliği incelik sanan vandallar yüzünden çocuklar ölüyor bu ülkede. İnsan yaşamı ucuz mu ucuz. Yeter ki, birileri para kazansın. Onun üstünden atlayarak geçen, ayağını kıranlar ise derdine yansın. Kimseden hesap soramaz vatandaş. Ne demokrasi ama!
HORLAMA KİTABI
En çok kadınların şikâyetçi olduğu horlamanın yapısı, tedavisi, edebiyatı ve mizahı üzerine “Horlama Kitabı”nı yazan Profesör Mehmet Ömür, kulak burun boğaz uzmanı.
Edebiyat ve fotoğraf sevgisini tıp bilgisiyle kotararak neşeli ve öğretici bir kitap sunuyor herkese. Horlama mizahın da konusu olduğu için küçük bir alıntı size: “Horlayanı susturma teknikleri: Banyoda bir leğene 1 kg çimento konulur, suyla harç yapılır. Bu harç horlayan kimsenin ağzına dökülür. Tamamen ağzı dolduktan sonra ağzı kapatılarak bağlanır. Zaman zaman ıslatılarak betonun güzel bir form alması sağlanır.”
Horlama-uyku ilişkisinde ilginç bilgiler de var. “Fareyi 14 gün uykusuz bırakın, ölür. Yunuslar yüzerken uyuyabiliyor” gibi.
Türkiye’de ilk horlama ameliyatını gerçekleştiren Ömür, önce neden uyuduğumuzu araştırıyor. Horlama, uykuda tıkayan ve havasızlığa neden olan bir hastalık. Hastalığın ciddiye alınması gerektiği aşikar.
Uyku, rüya ve horlamayla ilgili şiirler, öyküler ve yorumlarla zevkle okunacak bir kitap.
DOĞANIN PENCERESİNDEN
Türkiye’nin eşsiz doğal güzelliklerini ve değerlerini içeren kitap Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanmış. Harika fotoğraflarla anlatılan Türkiye coğrafyası bitkisiyle, hayvanıyla ne kadar muhteşem bir kez daha anlıyorsunuz. İçinde kuş göç haritaları, sulak alanlar, orman varlığı korunan alanlar haritası bulunan kitap mutlaka her evde, okulda bulunmalı. Bu kitabı hazırlatan Bakan Osman Pepe’yi kutluyorum.
BURSA’NIN GÖNÜL SULTANLARI
Osmangazi Belediyesi’nin çıkardığı kitabı değerli akademisyen Mustafa Kara yazmış. Önsözde Bursa’yı şöyle anlatıyor: “Buhara ile Bosna arasında yer alan bu şehir, yaklaşık yedi yüz senedir ilim, irfan ve sanatımızın akıl, fikir ve gönlümüzün yansımalarını taşımaktadır. Bu şehirde beş yüz sene önce diktiğimiz çınarlar olduğu gibi yedi yüz senedir aşkla, şevkle okuduğumuz Mevlid’ler, yedi yüz senedir ziyaret ettiğimiz türbeler var. Bu eserde tanıtılan binlerce şahsiyetin hepsi Bursalı değil; ama bu şehirde vefat etmiş. Bu şehirde yaşayan ve şehrin kültürüne katkıda bulunan insanların bir kısmı “gönül sultanları” dediğimiz mutasavvıflardır. Gönül sultanlarının, gönül eğitimi olmazsa insanların canavarlaşacağını bildiklerinden reçeteyi çok önceden yazdıklarını görüyoruz: “Gelin tanış olalım/İşi kolay tutalım/Sevelim sevilelim/Dünya kimseye kalmaz. Bu davetiyenin gereği yapılmadıkça şiddetle başa çıkmak, bozulmayı önlemek imkânsız.”
Kitapta tanıtılan 40 kişi içinde Emir Sultan, Abdülkadir El-Cezairi, Atinalı Ali Rıza Efendi, Üftade, Mehmet Emin Kerküki, Saadettin Nusret Ergun ve Bursa’da hiç olmamış gönül dervişi Yunus Emre gibi sultanları bulacaksınız.
Kitabı basan Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe’yi kutluyorum.