Bizim gençliğimiz kavganın en alasını yaşadı. Günde onlarca kişinin öldürüldüğü ve adına sol sağ kavgası denen gariplikleri yaşadık. O zaman bunu bir provokasyon olduğunu, aslında birilerinin manüplasyon yaptığını anlatırdım. Bana kızanlar 12 Eylül sonrası ne kadar haklı olduğumu anladılar.
Aynı oyun şimdi tekrar oynanmak istiyor. Fakat bu sefer şartlar değişik. Çünkü köyün köpekleri serbest, onu korumak için kullanılacak taşları bağlamışlar, daha kötüsü taşlar artık yok.
Antalya’da olan olayları biraz ciddiye alın. İl başkanını, ocak başkanını görevden alarak milletin refleksini ortadan kaldırmaya çalışanlara da itibar etmeyin. Bu noktada Devlet Bahçeli bir kez daha yanlış yapmıştır. Bir daha MHP adını ve Bahçeli adını anmayacak ve parti başında durduğu sürece oy vermeyeceğim.
Olayların Antalya’da başlaması bir tesadüf değildir. Biliyorsunuz, PKK’nın ülkeyi işgal stratejisi var. Apo’nun dediği gibi “ ne yani, doğunun bozkırı bizim, batının şehirleri sizin mi olacak.” Ne gariptir, koskoca Türkiye Cumhuriyetinin onu bitirme planı yok. PKK nın planı gereği güneydoğu Anadolu’da kurtarılmış alanlar ve batıda tüm sahile hâkim olmak. Önemli illerin başında da İzmir, Muğla ve Antalya geliyor. Mersine hâkim, Adana’da mevsimlik işçi göçü nedeniyle istediği gibi manüple edilen bir kitlesi var. Hatay yapı itibariyle kontrol edilebilir konumda. O sebepten pek eylem olmuyor. Adeta uyutuluyor.
Zinciri kıran tek il Antalya. Geçmiş yıllarda Alanya’da olanlar henüz unutulmadı. Türk Ordusu son harekâtla belini kırdı. Şimdi şehirlerde yer almaya ve terörü buralarda, askerin kontrol edemeyeceği alanlara yaymaya çalışıyor. En ugun ortam üniversiteler. Rektörünün ünü de Antalyayı hazır hale getiriyor.
Antalya’da kavgaya bakıyorsunuz. Senaryo muhteşem, oyuncularda hazır. Sanki hatırla sevgili dizisi çekiliyor. Masum solcular, katil ülkücüler. Kameralar nonstop. Senaryoyu okumaya gerek yok, oynayın yeter.
Saygıdeğer rektörün ülkesinde güvenlik o kadar ileri ki, tabancalar içeri hissedilmeden giriyor ama kameralardan kaçamıyor. Üstelik yakalanan silah kuru-sıkı çıkıyor. Masum solcular, saldırıyı ellerindeki zincir ve sopalarla püskürtüyorlar. Kimse sormuyor, bu zincirler nereden diye. Malum ya savunma hakkı kutsal.
Yurt binasında asılan PKK bayrağından sıkıntı duymayanlar, Türk bayrağına saldırıyı da gözden kaçırıyorlar. Hiçbir besleme basında Türk Bayrağının yakılma teşebbüsü yer almıyor. Olay bunun protestosu için başlayan yürüyüşe sol ve PKK görüşlü satılmışların saldırısı aslında. Sonra da ateş ederken poz veren, ülkücülerin tarafından ateş ettiği için senaristler tarafından MHP’li ilan edilen zavallı.
İki şarjör boşaltıyor, hem de hedef gözeterek, tek bir yaralı yok. Çünkü silah kuru-sıkı. Çünkü bir film sahnesinden farksız bir oyun bu. İşte provokasyon. İkincisi de Bahçeliden. Tüm teşkilatı görevden almakla yapıyor. Be adam, bir bekle, bir incele. Bir olay soğusun da sıhhatli olarak bir düşün.
Antalya için geçmiş olsun, sıradaki...