İşte Cem Küçük'ün bugün Türkiye gazetesindeki köşesinde yer alan yazısı:
Dün Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde çok vahim ve hatta skandal bir olay yaşandı. Üniversitede araştırma görevlisi olarak bulunan Volkan Bayar, Dekan Yardımcısı Mikail Yalçın, Fakülte Sekreteri Fatih Özmutlu, araştırma görevlisi Yasir Armağan ve öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Serdar Çağlak'ı silahla öldürdü. İddialara ve ilk gelen haberlere göre Volkan Bayar öldürdüğü isimleri FETÖ'cü olmakla itham ediyormuş.
Aynı üniversitenin Eğitim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ayşe Aypay, "Bırakın beni konuşacağım" diyerek şu açıklamayı yaptı: "Rektörlük, Volkan Bayar hakkında dilekçelerimizin sisteme girmemesi için memurlara talimat verdiler. Kavga dövüş işleme soktuk dilekçeleri. Hiçbirine cevap alamadık. Şimdi kim verecek 4 tane canın hesabını? Benim eşim Volkan'ın iftiraları yüzünden işinden atıldı. 5.5 ay hapiste yattı."
Saldırgan mı haklı, Ayşe Aypay mı onu savcılarımız açığa çıkartacaktır. Doğrudan şu ya da bu FETÖ'cü demek an itibariyle doğru değil. Gerçek neyse derhal ortaya çıkarılmalı. Ayrıca saldırganı bu işe yönlendiren biri var mı yok mu ona da bakılmalı. Üniversitelerde mobbingin yaygın olduğu zaten bilinen bir gerçek.
Olayın olduğu saatlerde Dekan Cemil Yücel, saldırgan Volkan Bayar'ı akli dengesi yerinde olmayan biri olarak tanımladı. Bunun üzerine Fuat Uğur Twitter hesabından çok haklı olarak şu soruyu sordu: "Dekan Cemil Yücel saldırgan Volkan Bayer’i şöyle tanımlıyor:
Korkulan, akli dengesi yerinde olmayan, herkesi şikâyet eden bir insandı. O vakit Cemil beye soralım: Siz nasıl bir insansınız? Bu adamın katliam yapmasını mı beklediniz? Dekansınız, görevinizi neden yapmadınız?"
Korkulan, akli dengesi yerinde olmayan, herkesi şikâyet eden bir insandı. O vakit Cemil beye soralım: Siz nasıl bir insansınız? Bu adamın katliam yapmasını mı beklediniz? Dekansınız, görevinizi neden yapmadınız?"
İnsan artık hayret edemiyor. Skandal kelimesinin anlamı kayboldu. Hem saldırganın psikolojisi iyi değil de, hem de gerekeni yapma. Pes doğrusu. Cemil Yücel daha fakültesine hâkim değil. Tabii bu soruyu Dekan'a olduğu kadar Osmangazi Üniversitesi Rektörüne de sormak lazım. Sizler bu konuda ne yaptınız?
Gelelim olayın başka bir boyutuna, yani üniversitelerde FETÖ'nün boyutuna. Aslında bu konu defalarca yazıldı. Benim, Fuat Uğur'un bu konuda yazıları var. Ama nasıl bir gizli el varsa, akademi ve YÖK'teki FETÖ konusu çokça tartışılamıyor. Birileri bunu ısrarlar engelliyor.
Bakın basit bir rakam vereyim. Yargı camiası FETÖ ile en çok mücadele eden kurumların başında geliyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 14 bin savcı ve hâkimden 4.500'ü ihraç edildi. Neredeyse toplam rakamın üçte biri.
Emniyet'ten 30 bine yakın polis ihraç edildi. Bu sayı belki daha da artabilir. Ordudan toplam 10 binden fazla subay, astsubay atıldı. Hemen her gün gizli ya da açık tanıkların ifadesi ve ByLock'larla birçok ilde FETÖ'cü askerler gözaltına alınıyor. Ankesörlü telefonlarla da birçok subay, astsubay hakkında işlemler yapılıyor. Albay altında binlerce FETÖ'cü temizleniyor.
Millî Eğitim'de 22 bin öğretmen ihraç edilmiş, 7 bin 254 öğretmen hakkında işlem devam ediyor. Bence Millî Eğitim'de de FETÖ'cüler bitmedi. Sayı her gün artıyor.
Peki ya akademide, YÖK'te FETÖ'yle mücadele ne durumda? Ben dâhil bu işlere kafa yoran herkes üniversitelerde FETÖ'nün bittiğine inanmıyor. Hatta birçok FETÖ'cü hakkında işlem yapılmıyor. FETÖ'nün en önem verdiği konuların başında eğitim geliyor. İlköğretim ve liselerde 30 bin civarında FETÖ'cü öğretmen tespit edilmişken ve işlem yapılırken akademide kaç kişi hakkında işlem yapılmış?
Türkiye'de 8 Haziran 2016 itibariyle toplam 156 bin 168 akademisyen var. İhraç edilen sayı yüzde 4 bile değil. Bu sayının daha fazla olması lazım. O zaman soru şu: Üniversitedeki FETÖ'cüler hakkında işlem yapmayan kim? Onları koruyup kollayan kim? YÖK niçin elini taşın altına koymuyor?
Akademi dünyasında bir başka iddia da FETÖ'cülerin FETÖ'cü olmayanları ihbar ederek hayatlarını kararttıkları yönünde. Bunları araştırıp açıklığa kavuşturması gerekenler üniversitenin dekan ve rektörleri ile YÖK'ün bizzat kendisi. Ama bildiğimiz bir şey var ki, istisnalar hariç üniversitelerde FETÖ ile mücadele sıfır. Yapılmıyor. Biz konuları yazınca sağı solu aratanlar, böyle davranacağınıza sorumluluk alın.
Geçen gün Cumhurbaşkanımız Erdoğan bürokrasiye seslenerek ne dedi? "Sorumluluk almayanlar istifa etsin." Elbette tek bir masuma haksızlık yapılmasın ama üniversitedeki FETÖ'cüler ise acınmasın ve kanun önüne çıkarılsın. Beklenen budur. Diğer kurumlarla kıyasladığımızda üniversitelerde gereken temizlik ne yazık ki yapılmamış. İstisnaları ve sorumluluk alanları ayırıyorum...
Cem Küçük-Türkiye