Bizim dışımızda hemen hemen herkesin hak iddia ettiği Türkiye toprakları globalizmin öncelikli hedefidir. Globalizm demek, halkın anlayacağı ifadeyle küreselleşme, Hıristiyan kültürünün egemenliği ve bunun kabulü demektir. Bu siyasal çullanışın nihayetinde ise Sevr’i yeniden hortlatmak ve Türkiye’yi parçalama gayesi esastır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın görev aldığı ve eş başkan olarak lanse edildiği Büyük Ortadoğu Projesi’nden, Büyük Kürdistan hayaline, Büyük İsrail Projesi (Arz-ı Mevud)dan, Megalo İdea’ya, Yeşil Kuşak Projesi’nden, Kültürel Mozaik saçmalığına kadar, tamamı, buram buram ihanet ve entrika kokan sözüm ona bu projeler birer birer arzı endam etmektedir. Zavallı Anadolu, kendi topraklarını korumak bile giderek suç olmaya başlamıştır.
Mevcut siyasi iktidar ve sözde muhalif parti AB hedefine şuursuz bir histeri nöbetiyle kilitlenmiş ve intihar etmek için kendilerini atmak için uçurumun kıyısına doğru koşmaktadır. Siz bakmayın hükümete yüklenenlere. Seçim meydanlara bir insinler, hepsinin aynı tenekenin suyu olduğunu anlayacaksınız. Hepsi koro halinde AB ve bağlılıklarını bildirecektir.
Tahkim Yasası, İdamın kaldırılması, İkiz Yasalar, Eve Dönüş Yasası, Mahalli İdareler Yasası, Kamu Yönetimi Temel Yasası, Mahalli Dilde Yayın Düzenlemeleri, Apartmanlara İbadethane açılmasına izin verilmesi, Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılmaları, Ruhban Okulu ve Ekümeniklik tartışması, Milli Eğitim Müfredatının değiştirilmesi ve nihayetinde yabancılara toprak satışının serbest bırakılması bu oyunun bir parçası. Satılan topraklar kilometrelerce kareler olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Dünyada toprak mülkiyetini satan ilk ve tek ülke olarak tarihe geçmek üzereyiz. Zannetmeyin ki bunları sadece AKP yapar. Değil. Diğerlerinin bundan farkı yok. Bu AB yanlısı olmanın, bu topraktan ve burada yaşayan ve adlarına Türk denenlerden yana olmamanın sonucudur. Bu durum Müslüman Türkten yana olmamanın sonucudur.
Sonuçta halktan kopuk ama ondan oy almadan yaşayamayan iktidarlar size sürekli olarak yalan söyleyecektir. Çünkü olay sistemli bir şekilde Türk’ü öz yurdundan kovma ve onu vatansızlaştırma projesinin ayaklarıdır. Bunu başarama ihtimaline karşı da köleleştirme. Nasıl köleleştirilir sözüne gelirsek, son dört yılda alınan milyarlarca dolar borcu unutmayın.
Oysa ki vatan, Türk’ün yaşam gayesidir. Türk için vatan kuru bir toprak değildir. Toprak da onun için herhangi bir meta değildir. Bayrak herhangi bir bez parçası da değildir. Vatan Türk’ün her şeyi ve tamamen kendisidir. Vatan yan gelip yatanlar ve onların kanları sayesinde vatan adını almıştır.
Vatanı böyle gören bir toplum için yapılması gereken nelerdir. İşte bu soru için zaman geçiyor. İnsanlarımıza bir lokma kuru ekmek ve bir yudum su için mücadele etmekten başka konuda düşünme hakkı yok. Sürekli ekonomik krizlerin arkasında neler yattığını, bizlerin ekonomik bilgisinin olmadığını mı sanıyorsunuz. Krizlerin durup dururken mi çıktığını sanıyorsunuz. Bu sorunun cevabı hayırdır. Her krizin bir hesabı, her krizin bir anlamı vardır. Sadece biz bilmiyoruz.
Şimdi elimize bir koz geçiyor. Dört yılda bir gelen bir hak. Seçimde oy kullanmak. Gidin ve oyunuzu bu politikaları ters yüz edecek, vatanı vatan, bayrağı bayrak olarak yaşatacaklara oy verin.