Şair, Yazar,Mütefekkir, Kültür ve Sanat adamı Okul arkadaşım FEYZİ HALICI ile aramaızda geçen doksan yıllık uzun bir ömrün anılarla dolu öz geçmişimizin hikayesini bu sohbetimizde sizlere sunmaya çalışacağız.
Yıl bir Eylül. 1936…Her ikimiz de ayrı ayrı İlk Okullarda okumuşuz fakat aynı yıl mezun olmuş iki öğrenci namzediyiz. Orta Okula kaydolmanın heyecanı içinde Konya’nın eski Hapishane caddesindeki şimdiki Karma Orta Okul olan bina , o tarihde Erkek Orta Okulu olarak eğitim verdiği dönemde Öğrenci kaydımızı yaptırmak üzere kayıt odası önünde sıra beklerken Babalarımızın ceket uçlarından sıkı sıkı tutunmuş iki mahcup öğrenci adayıyız.
Bir birimizi ilk defa görmüş olmanın mahcubiyetinde olmamıza rağmen bir birimize göz ucu ile sıcak bakıyoruz.Kayıt sırası bana gelmişti. Okul Müdürü olduğunu sonradan öğrendiğim Nazif Baydur hoca Babama hitaben
Oğlunuz Ahmet Cenap Kendi’nin 1. A. Almanca Şubesine Öğrenci kaydı yapılmıştı.
Dediği an, benden önce kaydı yapılmış olan kişinin Feyzi Halıcı olduğunu öğrenince bir birimize öyle bir bakış baktık ki, o bakış ah ne güzel bir bakıştı. Çünkü her ikimizin de aynı sınıfta okuyacağımızı ve arkadaş olacağımızı öğrenmiş olmuştuk.
Bir hafta sonra Okul açıldı. Sınıf Öğretmenimiz Düriye Işık yoklamamızı yaparken yan yana olduk.Sınıfta sırada yan yana oturduk.Okul dışında derslerimizi beraber çalışıyorduk.Orta Okulu beraber bitirdik. Konya Lisesine kaydımızı beraber yaptırdık.
Kadere bak, 1.Ağustos .2013 itibariyle 76 yıl dört ay gibi kusursuz geçen bir arkadaşlıktan sonra Doksanıncı yaşımızın verdiği ( Rehavi )yet içinde ( Rehavi Urfa ağzı musikide bir makam ) Bir Ağustos 2013 tarihinde Konya Gazeteciler Cemiyetinin 63 yıl dönümü vesilesi ile Konya’ya ve Konya Basınına elli yıldan fazla hizmet verenlerin nişanesi olarak PLAKET TAKDİM TÖRENİNDE de aynı Sahnede yine yan yana olduk. Plaketimimizi de yan yana aldık.
Bu yan yana olmanın mutluluğu ile gönüllerimiz çalkalana dursun, Törenden bir gün sonra emektar can yoldaşımı telefonla aradım. Eşı Bahar hanım çıktı Randövü için daha sözümü tamamlayamadan buyur edildim.HALICI SABRİ Apartmanında kapı benim için açılmıştı. Karı koca her ikisi birden beni güler yüzle tatlı dille içeriye aldılar.
İnce bir zevkle mükemmel döşenmiş salonun baş köşesine oturttular. Fevzi Can ile baş başa kaldık. Bahar hanım da arada bizlere iştirak ediyordu. Oruçlu olduğumuz halde 76 yılın özlemini beş saate yakın bir zaman içinde tamamladık. Mutabık kaldığımız bütün konuları ve anıları bütün teferruatı ile yazıp Memleket Gazetesinde yayımlamakla görevlendirildim.Memnuniyetle kabul ettim.İşe öncelikle 1920 ile l950 yılı Konya’sı hakkında Yaşantı biçimlerini. Ekonomiyi örf ve adetleri, maddi varlığı yokluğu,Düğün dernek Musiki hülasa yaşanan hayatın her yönünü ilgilendiren konuları gençlik yıllarımızda bizden yaşça büyük altmışlık yetmişlik 1800 yılı doğumlu amcalarımızdan sorup not aldığımız eski yıllara ait her türlü bilgiyi sizlere aktarmaya çalışacağıma söz verdim.
Bu verdiğim sözü yerine getirmek üzere kapsamlı bir çalışmaya başlamış bulunuyorum. Her şeye layık Konya’mız için gelecek nesillere bir şeyler bırakabilirsek ne mutlu bizlere.