Ne hikmetse hemen hepimizin dilinden düşürmediği ve karşımızdaki her kim olursa olsun sıkça ve bonkörce kullandığımız bir ifade vardır. “Dürüst ol, Açık sözlü ol, Adam ol” Geçen gün bir dizi izlerken oyuncunun ağzından dökülen bu sözler dikkatimi çekti ve yazma gereği hissettim. Sahi ya nedir bu karşımızdan sürekli istediğimiz –Dürüst ol… talepleri. Karşımızdaki birinden bir şey talep etmek ve istemek için bizimde karşılığında şöyle ya da böyle bir şeyler arz etmemiz gerekmez mi? Yani en azından kendimizin de talep ettiğimiz konuda emsal olmamız gerekmez mi? Ağzında sigara olan bir insanın, aynı ortamda karşısındakilere sigara içmemelerini istemesi gibi bir olay ne kadar tezat ise işte bu –dürüst ol talebi de sırıtıyor aslında. Bir başka örnekle, karşılıksız çek vermeye benziyor bu konu. Sende hiçbir karşılığı yok, ama karşındakinden istediğin şey… Hangimiz yada toplumuzun çoğunluğu, karşımızdakinden veya evlatlarımızdan yada emrimizdekilerden istediğimizin yarısı kadar dürüstüz?..
Neyse şimdi gelelim şu uyumak ve uyanık olma meselesine. Olaya bu açıdan batkımız zaman pekâlâ insanları uyuyanlar ve uyanıklar diye ikiye ayırabiliriz. Haa birde arada tam olarak ne olduğu belirsiz yarı uyanıkları da bir kategori sayarsak 3 tip insan vardır denilebilir.
Birinci gruba giren uyanıklar kimlerdir, ne yapar nasıl davranırlar hemen hepimiz biliriz ve çoğu zaman o gruptakiler hakaretlere varan yakıştırmaları yaparız. Ancak ne hikmetse hiç birimiz kendimizi o gruba dahil etmeyiz ve kendimizin harici herkes potansiyel uyanık grubundandır, ama biz değiliz. (Ne yaman bir çelişki değil mi?)
İkinci gruba giren “uyuyanlar” diye adlandırılan ama benim “sürü” diye tabir ettiğim zihniyet ve mantıkla hayatını sürdürmekte olan insanlarımız söz konusudur. Bu grubun sayısal çoğunlukta olduğu asla tartışılmaz, ama ne hikmetse hiçbirimiz kendimizi bu gruba da layık görmeyiz. Bu grup insanın kaderci, koyun olmayı peşinen kabul etmiş olup çobanın değneğinden rahatsız olmayıp, her şeyi hayra yoran, dünün muhasebesini yapıp, yarının planlamasından ziyade, bugünü kurtarmanın hesabında olan insanlardan oluşur. Tabiî ki hiçbirimiz bu gruptan değiliz!..
Üçüncü gruba giren “Ne olduğu belirsizler” diye tabir ettiğimiz kesime, acaba kimler giriyor sorusuna gelince. Yazımın başında belirttiğim insanların bu açıdan 3 gruba ayrılacağını kabul edip te, saydığım şu ilk iki grubu da kabul etmeyenlerin otomatik bu üçüncü gruba girmesi gerekmez mi? Ama maalesef hiç kimse bu grubuda kendine çabucacık yakıştırıp kabul etmiyor.
Eee öyleyse dördüncü bir grupta olmayacağına göre sonuç?.. Biz kendimizi bilsekte bilmesek te, istesekte istemesekte her birimiz fert fert bu 3 gruptan birinin mensubuyuz. Nafile inkâr, insanın kendini kandırmasından öte bir şey değildir. İşte onun içindir ki gelin külü bir araya dökelim ve yaratanın bizleri emrine sunduğu şu güzelim dünyada huzur içerisinde gül geçinip gitmek dururken, birkaç geneli temsil etmeyen istisnai örneklerle birbirimize cephe almayalım. Karşılıklı inançlarımıza saygı göstermesini bilelim. Yoksa bu şekildeki kısır döngü yıllardır süregeldiği gibi bundan sonrada sürer gider ve olan hepimize olur. Sonuç olarak demek istediğim şu ki; İster uyuyan olalım, ister uyanık yada uyku sersemi… Yarın şu üçü geçmiş dört günlük dünyadan göçüp gittiğimizde ardımızdan nasıl anılacağımız değil mi, baki olan. İşte ben bunu bilir bunu söylerim “Malda yalan, mülkte yalan. Var birazda sen oyalan…”
ADAM GİBİ**************
Ya tozu dumana katarsın,
Yada tozu dumanı yutarsın.
*******HİKMETLİ SÖZLER
İNSAN OLMAK KOLAY DEĞİL
Durup durup bana sorma
Bunu bilmek olay değil
İnsan doğduk insan ama
İnsan olmak kolay değil
Kalpten başka bir yolu yok
Aşktan başka bir dalı yok
Kitabı yok okulu yok
İnsan olmak kolay değil
Yüreğinde sevgi yoksa
Gözlerinde şefkat yoksa
Dünyalar da senin olsa
İnsan olmak kolay değil
Neler gördük bu dünyada
Neler verdik bu uğurda
Sultan olmak kolaydı da
İnsan olmak kolay değil!