29-30 Ocak 2018 tarihlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen, 25 ülkeden 100'ü aşkın Müslüman ilim adamı ve araştırmacının katıldığı “Vahyin Kutsadığı Şehir: Kudüs” başlıklı uluslararası toplantı iki gün sürdü. 22 maddeden oluşan sonuç bildirgesi kamuoyuyla paylaşıldı. Esas olan alınan bu kararların hayata geçirilmesidir. Bu konuda bir takip mekanizması kurulmalıdır. Bu kararlardan uygulamaya dönük bazı maddeler şöyledir:
İsrail, maalesef uluslararası hukuka ve BM’nin kararlarına rağmen, Kudüs’ün işgalini meşrulaştırmak istemektedir. Kudüs’ün statüsünü değiştirme girişimleri, şehrin Müslüman kimliğini de yok etmeye sebep olmaktadır. İsrail, Kudüs’te Müslümanlara ait pek çok yeri de sistematik işgalle yıkmakta, Müslümanların asırlardır hakkı olan oturumlarını iptal etmektedir. İslam dünyası Kudüs meselesinin, sadece Filistinliler ’in ya da Arapların değil, bütün Müslümanların ortak meselesi ve Kudüs’ün, Filistin devletinin ebedi başkenti olduğu gerçeğini her vesileyle dile getirilmelidir.
Filistin davasının yeni nesillere doğru bir şekilde aktarılması için Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’yla ilgili dini ve tarihi bilgilerin eğitim ve öğretim müfredatlarına dahil edilmesi gerekmektedir.
İslam dünyasında siyasî ve ekonomik menfaatlerini, küresel güçlerin emelleriyle birleştirerek Kudüs’ün Müslümanlara ait bir şehir olduğunu gölgeleme çabalarının varlığı bir vakıadır. Bu kesimler, gaflet ya da hıyanetten sıyrılarak kayıtsız ve şartsız, şehrin asırlardır Müslümanlara ait bir kent olduğunu yüksek sesle ve cesaretle dile getirmelidir.
Tüm dünya Müslümanları Filistin davası farkındalığını artırarak Kudüs ziyaretlerini çoğaltmalı, Mescid-i Aksa ziyaretini de hac ve umre ibadetlerinin bir parçası haline getirmelidir.
Müslümanların Kudüs’teki tarihi eserlerini araştıran kurum ve kuruluşlarının, keza Kudüs davasını savunmak üzere hizmet yürüten medya kuruluşlarının desteklenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerde Kudüs enstitüleri, araştırma merkezleri, Kudüs kürsüleri kurulmalı, farklı dillerde nitelikli akademik ve bilimsel yayınlar yapılmalı, arşiv belgelerine dayanarak temelsiz iddialar çürütülmelidir.
Müslüman ülkelerin dini kurumları ve sivil toplum kuruluşları toplumdaki Kudüs bilincini güçlendirecek farklı etkinlikler yapmaya devam etmelidir. Bu amaçla Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı tanıtan film, belgesel ve benzeri görsel çalışmalar yapılmalıdır. Keza Mescid-i Aksa alanındaki tüm mimari eserleri farklı dillerde tanıtan dijital, sesli rehber hazırlanmasına öncülük edilmelidir. Ayrıca din hizmetlerinde bulunan görevliler tarafından Kudüs ziyareti teşvik etmeli, böylece Kudüs’le olan dini, tarihi ve kültürel bağlarımız toplumun her kesimine yansıtılmalıdır.
Miraç gecesi münasebetiyle geniş kapsamlı etkinlikler düzenlenmeli ve her yıl en az bir uluslararası Kudüs sempozyumu gerçekleştirilmelidir.
İslam İşbirliği Teşkilatının Kudüs konusunda almış olduğu ortak karar ile ABD tarafından teşebbüs edilen Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılma tasarısının BM Genel Kurulu'nda 9’a karşı 128 oyla reddedilmesi Kudüs’le ilgili geleceğe yönelik umutları artırmıştır. Şer amaçlı bu teşebbüs, Allah’ın izniyle hayra dönüşmekte ve İslam Ümmetinin vahdetine vesile olmaktadır. Bu noktadan sonra İslam ümmetine düşen, etnik ve mezhebe dayalı kısır çekişmelerden uzaklaşarak Müslümanların meselelerini, hissi söylemlerden arındırıp, dış güçlerin müdahalelerine açık hale gelmeden birlik ve beraberlik ruhu içinde ele almaktır.
Unutmayalım, var gücümüzle haykıralım: “Kudüs, Filistin devletinin ebedi başkentidir.”