Karanfil Sokak. Meşrutiyet Caddesini kesen sokaklardan biri. Yüksel Caddesinden başlayıp Akay Yokuşuna kadar devam eder. Ankaranın en önemli caddesi mi diye sorarsanız kişisine göre değişir derim. Ama ben haftada en az bir defa uğrarım Karanfile. Özellikle de 90lı yıllarda öğrenciliği Ankarada geçen dostlarla birlikte çayımızı yudumladığımız Konak kahvesine. Sadece bizim kuşak değildir oraya uğrayanlar. Pek çok siyasi ve bürokrata da rastlarsınız.. Tabii düşkün, kimsesiz, fanatik, sınıfsız, canı sıkılan pek çok simayı da görme şansınız vardır. Çünkü memleketimden her türlü insan manzarasının resmedildiği kahvelerden biridir Konak. Bizim kuşak dedim de, onun hikayesini anlatacağım bir gün. Evet doksan kuşağı çok garip, çok arada kalmış, çok inanmış, çok inanılmış, çok şey beklenilmiş ama çok az şey yapabilmiş bir kuşak aynı zamanda. Belki de ağabeyleri hiç yaşlanmadığı için hep genç kalacak bir kuşak..Ama dediğim gibi bizim kuşağın hikayesi sonra..Ben bugün başka birinden bahsedeceğim. Bizim kuşakla hiç de ilgisi olmayan biri. Rehberlik yaparmış bir zamanlar. Gerçi onu ben de çok az tanıyorum. Ama bir nidasıyla bütün yaşamsal kurgunuzu alt üst ediyor..Siz de tanıyınca bu nidanın hiç bu kadar anlamlı olduğunu düşünmemiştim diyeceksiniz..Fenerbahçe maçlarının müdavimlerinden. Genelde kahvenin önünde küçük bir tezgahıyla zuhur eder.. Maça kadar bir kaç parça şey satar. Maç saatinde ise içeri girer girmez bir nida: Vay beee! Evet bu Tamer Abinin nidasıdır. Bunu durup dururken söyler, hiç sebepsiz yere. Ama öyle içten öyle etkileyici bir söyleştir ki, Garson Orhan devam eder: Vay beee! Masadaki arkadaşların ağzından mırıltılar dökülür ister istemez: Vay beee!Gülmekle birlikte şaşırırız bu durumumuza, Vay beee Tamer Abi yine bizi etki alanına aldı hep bir ağızdan aynı şeyi söyletti diye. Yoksa o şefimiz, biz de onun muhteşem korosu muyuz?Sahi bu nidada sadece bir şaşırma yok..Bir serzeniş var. Bir isyan var..Bu dünya ne garip, ne çekilmez oldu böyle kardeşim, hiç mi buna dur diyecek bir baba yiğit yok diyen bir serzeniş...Vay beee Tamer Abi, bunu defalarca ama aynı iştiyakla söyler gecenin sonuna kadar.Bir kural hatası var der gibi..Maçın tekrarını ister gibi bir serzeniştir bu..Maç tekrar edilmeli ve ben yeniden başlamalıyım bu hayat oyununa..Bak o zaman nasıl üstesinden geliyorum hayatın..Nasıl sizin o başarı dediğiniz diplomaları, sertifikaları asıyorum boynuma..En az üçü yabancı ikisi bilgisayar dili olmak üzere beş dil öğrenerek sizi nasıl kendime hayran bırakıyorum!***Ama kuralları siz koyacağınız için, biliyorum ki ben yine geç kalacağım..Kural koyucular oyunun galibini de belirler bilirim. Bildiğim bir şey daha var ki, bu diplomalar yine işe yaramayacak! Siz başka bir şart öne koşacaksınız ve geçerliliğini yitirecek.O yüzden ben yine size Vay beee! diyeceğim. Bırakın beni kendi halime, ben maçımı seyredeceğim!