Son bir haftada yaşanan süreci hep birlikte kaygıyla izledik.
Demokratik bir ortamda bunların yaşanması gelecek açısından insanı kaygılandırmıyor değil.
Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda bazı siyasi partilerin katkıları ile siyaset mekanizması kendi eliyle siyasi alanı daralttı.
Cumhurbaşkanlığı seçimini siyasete çözüm değil, kriz aracı haline çevirdiler ve aynı gün akşamı ise hiç beklenmedik bir gelişme olarak e-muhtıra denilen olayı yaşadık.
Siyasetin kilitlenmesine neden olan, halkın destek vermediği, demokrasiye ters düşen olay önceleri basın yayın organlarında muhtıra olarak adlandırılsa da aslında bir bildiri niteliği taşıyordu.
Her ne kadar bildiri de olsa halkın seçtiği bir hükümete karşı ifadelerin bulunması halkı rahatsız etti.
Avrupa Birliği’ne girmek için uğraştığımız bir dönemde ülkemizin geriye dönerek şimdiye kadarki kazanımlarının bir çırpıda yok edilmesi düşünülemezdi.
Demokratik kurallara alışmış, demokrasiyi benimsemiş bir toplum artık geriye dönemezdi.
TÜSİAD, MÜSİAD gibi büyük ekonomik güç merkezleri, medya grupları, demokratik kesim, borsa, Gül'ün adaylığını krizden bir çıkış imkânı olarak görürken yaşanan tam tersi oldu.
Böylesi belki de ilk kez olmadı. Önceleri de benzer olayları yaşadık.
Cumhuriyet tarihimizde zaman zaman bu tür girişimler olsa da halkımız her defasında demokrasiye sahip çıkmış, azim ve kararlılık göstermiştir.
Nitekim ülkede bildiriyle yaşanan “demokratik hayal kırıklığı”, hükümetin aynı gün yaptığı açıklamayla bir ölçüde “demokratik umut”a dönüştü.
Bildirideki “sarsılmaz kararlığımız” ifadesini, hükümet tarafı “demokrasiyi zedeletmemek konusunda tam kararlılık içindeyiz” diyerek demokrasi vurgusu yaptı.
Ve anayasa mahkemesinin merakla beklediği kararın açıklama günüydü.
Türkiye’deki tüm hukuk otoriteleri de dâhil şaşkınlığa sebep olan karar, CHP'nin başvurusu üzerine Cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasını Anayasa'ya aykırı bularak, yürütmeyi durdurdu.
Anayasa Mahkemesi, toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiğini belirtti.
Uzun süre hafızalardan silinemeyecek bir siyasi karar olarak tarihteki yerini alan bu karar daha çok konuşulur ve konuşulacak da.
Gece geç saatlerde basının önüne geçen Başbakan, bu tarihi karara karşı tarihi bir açıklama ile cevap verdi. Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin iptal kararının ardından muhalefetten yükselen erken seçim çağrılarına Başbakan Erdoğan “Hodri Meydan” dedi.
24 Haziran veya 1 Temmuz'da seçime gidileceğini söyleyen Erdoğan, Köşk seçimini halkın yapması için de gerekirse referanduma gideceklerini açıkladı.
Arkasından TBMM de 22 Temmuz’da seçim yapılmasına karar verdi.
Tüm Türkiye’yi rahatlatan bu karar, aynı zamanda Türkiye’yi seçim atmosferine de taşımış oldu.
Son söz milletin…
Tüm ülkeye hayırlı olsun…