İlköğretim okullarında yeni kayıtlara bu yıl erken başlandı, okullar kapanmadan yeni kayıtlar yapılıyor. Her kayıt döneminde olduğu gibi bu yıl da velilerden kesinlikle kayıt parası alınmayacağı söyleniyor. Bu olayın her kayıt döneminde gündeme gelmesi bana, Kayıt parasını bir şekilde alın demek gibi geliyor. Meseleyi bir başka zaviyeden değerlendirecek olursak, ilköğretim okullarına elektrik, telefon, su ve kalorifer için bir ödenek gönderiliyor mu? Okullara Bakanlıkça verilen maddi destek ne? Yakıt parası velinin sırtına binen bir yük. Her yıl yakıt parası adı altında para topluyorlar. Şimdi işin içinden çıkabilirsen çık. Okul müdürleri diğer masrafları nereden karşılayacak, ticaret mi yapacak? Programlar mı düzenleyecek? Velilerden mi alacak? Dergiciyle anlaşıp dergiden mi karşılayacak? Bana göre bu alternatiflerin hepsini denenecek. Bu işe en uygunu da öğrenci velisi. Olay bana biraz da danışıklı dövüş gibi geliyor. Bir zamanlar, rahmetli Turgut Özal öyle demiyor muydu? Benim memurum işini bilir. Ne yapsın memur! Ben diyorum ki bu iş bakanlığın. Alınmayacak! demek yetmiyor, bu işin takip edilmesi gerekiyor. Her şey ortada, okullar ne yapsın, veliler ne yapsın? Bu para madem alınacak, okul idaresiyle öğrenci velisini karşı karşıya neden getiriyorsunuz? Açıkça deyin ki, her veli yardım yapacak; millet ona göre kendini hazırlasın . Okul gezileriOkulların kapanmasına az bir zaman kalınca, geziye gitmeyi ne kadar çok isterdik ve öyle de olurdu. Ben ilkokula başladığımda bizim köyün ilkokulu ilk mezunlarını veriyordu ve köyün şimdi kapanan okulunda benim numaram 65ti. Demek ki öğrenci sayısı 100e yakın. Öğretmenlerimiz başka köyün okulu ile gezi düzenlerler, evimizde bulunan yiyeceklerden -onların da en iyisi- iki yumurta, patates haşlaması ve yufka ekmekten oluşan azığımızı alıp düşerdik yollara. Ön tarafta büyükler, en arkada çömezler. Geziler baharın geldiği zamana denk gelir ve genelde bir ırmak kenarına olurdu. Başka köyün çocukları ile bizim köyün çocukları arasında oyunlar kurulur, yarışmalar düzenlenir, çok eğlenceli gün geçirirdik. Bir gezide oyunlar oynadıktan sonra öğretmen tüm çocukları bir yere toplayıp başka köyden gelen bir çocuğu ortaya çıkarır, var mı bununla güreşecek derdi de o dev yapılı çocuğu gören hiç kimse ortaya çıkmazdı ve kendi güreşmeye kalkardı. O iri yarı öğrenci, öğretmeni alıp tuş etmez mi? Bir de biz birinci sınıftayken beşinci sınıfta olan ablaların kocaya kaçtığını hatırlıyorum. Şimdiki çocukların bizlerden daha şanslı olduğu ortada, piknik sepetlerinin içinde, istediği her şeyi alıp ve bir de görev paylaşımı yaptığı zaman her şey emrinde. Ne diyelim, o eski günleri yaşamak için çocuk olmayı istiyor insan.