Bir zamanlar denizlerde korsanlık yapan Vikinglerin torunlarının kurduğu Danimarka'nın, muhafazakâr gazetesi Jyllands-Posten 'ifade özgürlüğü' çerçevesinde 12 serilik Hz. Muhammed karikatürleri yayımladı. Gazete, tepkiler alınca özür diledi. Danimarka Başbakanı Anders F. Rasmussen ise karikatürlerin yayımlanmasını şahsen kınadığını, ancak gazete adına özür dilemeyeceğini söyledi. Halbuki özür dilemesi demokrasiye halel getirecek bir şey de değildir. Sözgelimi, İsrail’in liberal gazetesi Ha'aretz (1/27/2006)’in haberine göre, Davos Başkanı Klaus Schwab, Global Agenda adlı Dünya Ekonomik Forum’una ait dergide İsrail’i boykota davet eden bir yazı yayınlandı diye özür dilemiş ancak katılımcılar ona, “Ne yapıyorsunuz? Bu tavrınızla demokrasiye zarar verirsiniz. Basın özgürlüğü var” dememişti. Üstelik konferansa katılan bazı Amerikalı Yahudiler özür dilemeyi yeterli bulmadıklarını ifade etmişlerdi.
Jyllands-Posten gazetesinin Peygamber (s) hakkında yaptığı iğrençliğine Fransa, Almanya, İspanya, İsviçre, Ürdün ve Macaristan'daki bazı gazeteler, destek verdi ve bu rezil karikatürleri onlar da yayınladı. Yani hukuki tabirle manevi-asli iştirak gösterdiler yapılan cürme.
İlginçtir ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kurtis Cooper, “Toplumlarla, onların dini inanç ve uygulamalarına saygı ve hoşgörü gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi. Yani ABD bu sefer “iyi çocuk” rollerinde. Ama bu sözlere ABD gazeteleri destek verse de televizyonlar karikatürleri yayınlamaktan geri durmadı.
Bu girişimden iki anlam çıkarabiliriz. Batılı şahinler çatışma istiyor. Kin dolu kitleler birbirine girsin beklentisi içindeler. Niyet İslâm dünyasından “gayr-ı Müslim dünya ile İslâm âleminin birbirlerini anlama girişimlerini bitirici” tepki almak. İkincisi ise “Bizim gibi düşünmeyen ve hareket etmeyen toplumlar geridir ve dayanışma içinde olup onlara örnek bir topluluk olduğumuzu göstermeliyiz.” Gerçekten karikatürü yayınlayanların niyetleri bu ikisinden birisiyse, her halükarda tavır küstahçadır!
Konuyla ilgili olarak Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi Christian Hope, "Hıristiyanlık ve İslamiyet’te bağışlama ilkesi çok önemlidir. Birileri başkalarının duygularını incittiği için özür diliyorsa, affetmek ve bağışlamak dinlerde var olan bir ilkedir." diye konuştu. Tabi, bağışlama ilkesi ne kadar önemliyse, peygamberlere hakaret etmemek de ve peygamberlere saygısızlık yapanlara tepki göstermek de o kadar önemli bir ilkedir. Devamla İnsanları dini ve etnik kökenlerinden ötürü küçük düşüren her şeyi kınadıklarını belirten Büyükelçi Hope, karikatürler nedeniyle hiç kimsenin böyle bir tepki doğacağını tahmin etmediğini, son iki hafta içinde bu duyguların çok üst noktalara geldiğini aktardı. Hope, için bu beklenmedik derecede bir tepki olabilir ancak Müslümanların bu saygısızlığı geçiştirmelerini beklemek de bir hatadır.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Hazreti Muhammed karikatürleri için sorumsuz ve provoke edici nitelendirmesinde bulunarak, medeniyetler ittifakı ve dinler arası diyalog gibi girişimlerin olduğunu ve böyle bir dönemde yapılan bu tür girişimleri yanlış bulduğunu söyledi. Türkiye’deki “etkili” basın da 28 Şubat dönemindeki tavrının aksine, genel itibarıyla konuya olumlu anlamda “taraf” olarak yaklaştı. Bu açıdan Türkiye basınını tebrik etmek gerek.
Müslümanların canından çok sevdiği Peygamber (s)’i, tezyif etmenin 'basın özgürlüğü' ile de “düşünce hürriyeti” ile de bir ilgisi yok. Hakaret asla özgürlükler kapsamında değildir. Bir yandan “Yahudiler soykırıma uğramadı.” diyenleri hapisle yargılayacak ve bu konuda söylenenleri hakaret kabul edeceksin, bir yandan da Hz. Peygamber’e saygısız karikatürler yayınlayanları savunup onların basın özgürlüğü çerçevesinde hareket ettiklerini söyleyeceksin, yok öyle yağma!
Sağduyulu Ehl-i Kitab’a da burada iş düşüyor. Zira onlar peygambere hakaretin ne kadar incitici bir şey olduğunu iyi bilirler. Müslümanlar nasıl Hz. Musa’ya da Hz. İsa’ya da saygı gösteriyorlarsa onlar da Hz. Muhammed’e inanmasalar bile saygısızlık yapılmaması için tepki vermelidirler. Hayırda yarışmak varken ne diye kötülükte yarışacağız ki! Bakın Patrik Bartholomeos ve Hahambaşı Haleva ile Ermeni Patriği Mutafyan tepkilerini gösterdi bile!