Voltaire’nin Felsefe Sözlüğü Üzerine Düşünceler

Mustafa Yiğit

Voltaire meşhur Batı aydınlanmasının önde gelen düşünürlerinden. Hem kendi döneminde hem de daha sonraki modern zamanlarda pek çok düşünürü ve düşünceyi etkilemiş, Ansiklopedist hareketin öncülerinden bir kentsoylu.

Sözlüğünde 118 kavrama yer vermiş. Bu kavramların neredeyse tamamı din, yaradılış, peygamberler, ahlak gibi konulardan oluşuyor. Bu maddelerden bazılarını sıraladığımda göreceksiniz ki, sözlük adeta bir dinler tarihi, peygamberler tarihi niteliğinde: Ahlak, Alınyazısı, Cehennem, Eyüp, Hıristiyanlık, İbrahim, İman, İnayet, İsa’nın Tanrısallığı, Kader, Köy Papazı, Melek, Ruh, Tanrı, Vaftiz, Vahiy, Yahudilik, Yaradılış, Yusuf. Sözlükte yer alan kavramlardan en çarpıcı olanları.

Bu maddeleri okurken tabii ki dini bir vecd ile karşılaşmıyorsunuz. Bunlar daha çok dönemin ruhuna uygun akılcılığı ön plana çıkaran yazılar. Daha çok kilise eleştirisi şeklinde kaleme alınmışlar. Ancak bu yazılarda bir şey daha göze çarpıyor vahşi kapitalizmin izlerini kolayca sürebiliyorsunuz. Bu kavramları açıklarken ara satırlarda Voltaire yeni düzenin ne olması gerektiğini söylüyor bizlere. Ab be (Hiçbir tarikata bağlı olmayan rahip) başlığıyla kaleme alınan bir yazıda: “Hakkınız var baylar, dünyayı kaplayın; bu dünya zaten kendisini ele geçiren güçlünün, kurnazındır” diyor mesela.

Bu söylem aslında Batı aydınlanmasının da özünü oluşturur. Yayılmak ve emperyal bir şekilde sömürge imparatorları kurmak. 18. yüzyıl bu anlamda gerçekten bugünkü Batının tohumlarının atıldığı bir dönem. Güçlünün haklılığı düsturuyla hareket eden acımasız, insani ve ihsani olan her şeyi reddeden bir anlayışın hakim kılınmasını hedefleyen bir dünya kurmak. Aslında aydınlanmanın çok kısa özeti de budur. Dinin, kilisenin yeniden yorumlanması değil, kilisenin elindeki malların el değiştirmesinin bir başka adıdır aydınlanma. Sorun bir mal paylaşımıdır daha çok. Bu nedenledir ki, Voltaire sözlüğünde daha çok dini kavramları kullanır ve bu kavramlara da çoğu defa saldırır. Çünkü ancient rejime diye adlandırdığı eski rejimin en önemli savunma hatlarından biri de dini nas’lardır. Yapılması gereken bu nas’lara duyulan inancı sarsmak, yıkmak ve onun yerine maddeye dayalı rasyonel aklı yerleştirmek. Bunun nasıl olacağına dair tiyoları da sözlüğünde veriyor.

Voltaire kitabın önsözünde bu sözlüğün niçin yazıldığına dair bir cümlesinde “Daha çok aydınlar için yazdım bu sözlüğü” der. Gerekçesini de çok açık ve net bir şekilde belirtir: Hatta bu kitap, yalnız aydın kişiler tarafından okunabilir; ayak takımı bu gibi bilgiler için yaratılmamıştır; felsefe hiçbir zaman onun nasibi olamayacaktır. Halktan saklanması gereken doğrular vardır., diyenler hiç telaş etmesinler; halk bir şey okumaz; haftanın altı günü çalışır, yedinci günü de meyhaneye gider.” Görüldüğü üzere aydınlanmanın gayesi de halkı aydınlatmak değildir aslında. Sadece sermayenin el değiştirmesinde bu zavallı altı gün çalışan halkın Bastil’i basmasından başka hiçbir anlamı yoktur Voltaire için. Halk bir sürüdür aslında o dönemin pek çok yazarı için. Önemli olan bu sürüyü kimin idare edeceğidir.