Seyit Harun Camii restorasyonuna nihayet başladı. Hızla devam ediyor ve bu yıl içinde bitirilmesi planlanıyor. İhalesi 220 bin YTL civarında olan çalışmada; zemin, tavan çevresindeki düzenlemelerin tamamı orijinal kod ve sisteme göre yapılacak. Çalışmaların tamamı, eski eserlerin orijinaline uygun malzemeler kullanılarak, onarım restorasyon yerindeki bazı imalatlarda yapılacak.
Bu çalışmalar tamamen bittikten sonra, yine bu külliye içerisinde bulunan tarihi hamam bu sene itibari ile anıtlar kurulunun yapacağı yeni proje kararla yapılacak. Camiinin restoresi tamamen bu yıl içerisinde bitirilecek.
Bu bölgede bir bütünlüğü oluşturan cami, hamam ve caminin güneyinde bulunan çeşmenin onarımı yapılarak tamamı 2007 yılında tamamlanacak.
Hızlı bir şekilde devam eden çalışmanın Ramazan ayına gelmesi büyük bir talihsizlik ama caminin ibadete kapanmadan restorasyonunun dış mekânda devam etmesi Seyit Harun Camii’nde farklı bir ruh hali ie namaz kılmaya engel olmadı. Yetkililerin buna dikkat etmesi sevindiriciydi.
Bundan önceki yazılarımız da Seyit Harun camiine yakışmayan fiziki görüntülerden dem vurmuş ve yetkili çevreleri uyarmıştık. Cami etrafında belirttiğimiz kötü görüntülü yapılar yıkılmış ve yerine hızla Seyit Harun Camii’ne yakışacak bir WC ve üstüne de şadırvan inşaatı başlamıştır.
Bu arada sokakta ki dedikodu üretim mühendisleri ise camiye gelen cemaate görevlerini ifa etmenin mutluluğu içinde “yapılan iş doğru değil”, “Ne gereği vardı” gibi laf olsun torba dolsun geleneğini bozmadan kendilerine malzeme yaptıkları görülmektedir..
Yıllar önce Muallimhane Camii’nin restoresi yapılırken de bu tip insanlar hiçbir bilgiye dayanmadan aynı mantık ve üslupla hayali, fitne kokan projeler çizdiler yeniden cami yaptılar. Yetmedi altına dükkânlar yaptılar. İnşa ettikleri dükkânlarla büyük kazançlar sağladılar. Falan filan. Ama sonuç ortada Muallimhane dokusu bozulmadan restore edildi. Ferah iç mimarı ile ilçe halkının ibadetine sunuldu.
Gün geçtikçe materyalistleşen ruh yapımız çalışmanın manevi yönünden daha ziyade maddi boyutu ve kimin yaptırdığı şeklinde değerlendirmeler yapıyor. İçinde tarih sevgisi doğa saygısı sanat aşkı olmayan bir toplumdan daha fazla bir şey zaten beklenemezdi. Cemaatin yaralanan gönlü ise işin cabası.
Şehirleri bir beton yığını haline getiren bu mantık insanlara nefes alacak ne bir ortam nede bir mekan bırakmış olup bu gün beton yığınlarının altında ezilip gitmektedir 2o yy insanının mantığı sanat adına mimari adına en ufak bir şey üretemediği gibi tarihi mirasımızı da tüketmek için büyük caba ve gayret içindedir. 15 yy. Osmanlısı’nın sanat ve mimari özelliklerine ulaşamayan 21 yy mimarisi sınıfta kalmıştır.
En ufak bir sarsıntıda yok olan çağdaş bina ve apartmanlar bir canavar gibi insan yuttuğunu yakın zamana da gördüğümüz gibi 2 yılda üç yılda bir bakım ve onarım yapılamadan yaşayamaz hale gelmiştir. Ama bunun yanında ecdadımızın bize bırakmış olduğu o muhteşem şaheserler yüzyıllar boyu hiç bakım ve onarım olmadan tüm haşmeti ve gururu ile ayakta durarak zamana ve çağlara meydan okumaktadır.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz.
Tarihimize geçmişimizi yok ederek gelecek inşa etmek bir milleti de yok eder. Dil din ve milliyetimizi hedefleyerek bu yüce milleti parçalamayı hedefleyen emperyalistlere farkında olmadan yardımcı mı oluyoruz acaba?
Bu sebeple tarihin yaşatılması için yapılan çalışmalara yardımcı olalım ve önemseyelim. Külfetsiz nimete sahip olunmaz. Bakın göreceksiniz ki restorasyon bittiği zaman kendinizden utanacaksınız. Nasıl Muallimhane Camii o bölge ve çevre için bir güzellik sağlıyor, bir tarihi değeri bize yaşatıyorsa, çalışma bitince Seyit Harun Camii, hamam ve Hacı Abdullah Efendi Türbesi ile birlikte külliye görüntüsü kazanacak. İlçemizin yüz akı olacak ve ilçe dışından gelen ziyaretçiler daha nezih bir ortam sunmanın mutluluğunu yaşayacağız.
Ne dersiniz biraz sabırsız mıyız? Selam ve dua ile.