Orada sistematik bir soykırım yaşanıyor yıllardır …
Uygur Türkleri en ağır şartlarda yaşıyor, en zor şartlarda çalıştırılıyor…
Bir kısmı, Çin zindanlarında çürüyor, bir kısmı da sürgünde…
Son olarak da, yüzlerce kardeşimiz Çin mezaliminde hayatın yitirmiş durumda
(Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun)..…
Peki son katliam ne zaman yapılıyor…
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Çin ziyaretinden sonra…
Hem de yüzlerce milyon dolarlık ticari anlaşmalar için söz alındıktan sonra(!)
Hem de iki milyon Çinli turist gelecek vaatlerinden sonra(!)
Sahi insanın aklına gelmiyor değil; Türkiye, soydaşlarını bu ticari anlaşmalara, bu vaatlere yani kahrolası ekonomik hesaplara mı feda ediyor yoksa…
İnşallah böyle değildir…
Ama böyle düşünmekten de kendimizi alı koyamıyoruz…
Çünkü Çin’le münasebetimizde varsa yoksa ticari ilişkiler…
Kimse Doğu Türkistan’da nelerin olduğundan bahsetmiyor…
Çin ekonomisi geleceğin büyük ekonomilerinden biri olacakmış bu yüzden Çin’le olan ticaretimiz gelişmeli, arayı iyi tutmalıymışız…
Kahrolsun böyle anlayış!
Kahrolsun böyle bir dış politika!
Sayın Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı olunca gerçekten sevinmiştik …
Onun Türk Dış politikasında gerçekten çığır açabileceğini düşünmüştük…
Ama iki gündür yaşananları ve hükümetin bu yaşananlara sessiz kaldığını, tepki dahi vermediğini görünce umutlarımız hayal kırıklığına dönmüş durumda….
Dünyada güçlü, itibarlı Türkiye söylemi nerede?
Hani her gittiğimiz yerde Türkiye’nin büyüklüğünden gücünden dem vuruluyordu…
Bu güçlü ve büyük Türkiye, kendi soydaşları katledilirken neden ses çıkarmıyor…
Neden tabiri caizse “posta koymuyor”…
Neden Çin’e de “one munite” demiyor….
Üç yüz beşyüz milyon dolara soydaşlarımızın katliamına göz yuman bir dış politika anlayışını esefle kınıyorum…
Doğu Türkistanlılarla hem kan bağımız, hem din bağımız hem de gönül bağımız var…
Onlar yüzyıllardır Türkiye hikayeleriyle yaşadılar…
Türkiye onların ikinci vatanı…
Onlar kendi aralarında yaptıkları her sohbette “Türkiye” lafı geçince neredeyse salavat getirecek kadar bağlıdırlar bu ülkeye..
Bütün bunları göz ardı ederek ekonomik gerekçelerle Çin hükümetine bırakın bir ültimatomu, bir “kınama” bile gönderilmiyorsa Türk dış politikasının Türklüğü konusunda şüpheye düşmemizde haklı gerekçeler vardır diye düşünüyorum…
Sizin soydaşlarınız katledilecek, hala gerek hükümetten gerekse her yerde olur olmaz şeye bas bas bağıran, eylem yapan sivil toplum örgütlerinden “gık” çıkmayacak…
Bundan önceki hükümetlerde Doğu Türkistan’a özgürlük isteyen sivil toplum örgütlerinin toplantılarına katılınmayacağı talimatını veren, Çin’le ilişkiler için Uygur Türkleriyle mesafeli durulması talimatlarını yağdıranları düşününce bunun başka bir anlamı var mı sorusu aklımızdan hiç çıkmıyor…
Bu hükümetin de aynı yolda ilerlediğini, öyle soydaş, gardaş demeden yapılanlara göz yumduğunu görünce bu soru aklımızdan çıkmıyor…
Madem böyle değil, “Ya Türkistan neden ağlar?”