Fıtratımıza yerleştirilen çocuk sevgisi bizi çocuklar için fedakarlıklara zorluyor. Hepimiz, onları himaye etmek için gerekirse kendimizi feda etmek pahasına da olsa titriyoruz, üzerlerine.Hatta onlar için çektiğimiz maddi sıkıntılar bile insana gizli bir haz veriyor. Vicdanların rahatlamasını sağlıyor, diyebilirdik önceden. Şimdilerde aile bir mektep olmaktan çıktı. Geleneksel aile bağlarının koparılmasından sonra evin hanımı, bebeğin anne rahmine düşmesiyle birlikte, çocuğuna yoldaş, olmaktan çıkarıldı. Sıcak ana kucağı insan şahsiyetinin şekillenmeye başladığı kutsal bir mahaldi. Bebeklerin mama saatleri reklamlara, uyku saatleri de dizilere ayarlandı. Bugün modern yaşamlar, artık televizyonsuz olmaz oldu.Annelerin kahir ekseriyeti çocuklarının ekrana bağımlılığından ve normal eylemler geliştiremediklerinden şikayetçiler. Ellerinden bir şey gelmediği çaresizliğine sığınıyorlar. Sorunlar sorunları getiriyor. Doğdukları günden beri kendilerini televizyon karşısında bulan ve ailenin olmazsa olmaz bireyi olarak gördükleri televizyonun çocukların gözündeki yerini düşünebiliyor musunuz? Aile büyüklerinin ilgi odağı TVnin, çocukların zihin dünyalarında oluşturduğu tahribatın büyüklüğü sanıyorum ayrı bir tez konusu olur.Televizyon, giderek aile ilişkilerinde daha çok belirleyici rol oynamaya başladı. Bir çok aile televizyonu, çocukları kontrol altında tutacak, eve bağlayacak caydırıcı bir araç olarak görüyor. Kontrol edilemeyen çocuğa televizyon bir imkan olarak sunuluyor.Şu masum ve eğlenceli küçük adamları, şirinleri hepimiz biliriz. Şirin baba, uykucu, öfkeli, sakar şirin vs. Orada yağmurlar nasıl yağar bilir misiniz? Bilgin şirin bir yağmur makinesi yapıyor, bozulunca sel basıyor Şirinler ülkesini. Bu görüntüleri izleyen çocuğunuz, yağmur yağarken düğmeye kimin bastığını düşünür? Ya da Bilgin Şirin gibi makine bozulunca, tamir etmek isterse kimin işine karışmış olur sizce?Cihat adlı bir çizgi film yapmışlar, ATV feveran ediyor, çocukların beyinleri yıkanıyor, diye. Benzer kanalizasyonlarda pokemonlar izleyip balkonlardan atlayan çocukların haberlerini okuduk gazetelerden. Şiddet içerikli, savaş sahneleriyle doldurulmuş çizgi filmlerin çocuklarda bıraktığını uzmanlar söyledi, söylüyorlar.Aile toplumun, çocuklar da ailenin teminatıdır derler, peki çocuklarımızın teminatı kim, ya da nedir?Televizyonu çocuklarıyla paylaşan ve izledikleriyle gerçeklerin farkını anlatabilen anne babaları buradan kutlarız. Bilinç taşıyan bireyler, çocukların maddi-manevi terbiyesi üzerinde titrer ve kazandırılacak terbiyenin çocuklarına bırakılacak en değerli miras olduğunu idrak eder/etmelidir. Bugün çocuklarımız ve kendimiz için bir şeyler yapalım ve çocuklarımızın hayatımızdaki gerçek yerini düşünelim. Çoktandır fark ettiğimiz, üzerine düşmediğimiz yanlışlıkları kendimize hatta çocuğumuza itiraf edelim. Aslında onunla oynamayı ve ilgilenmeyi ne kadar özlediğimizi, hatırlayıp harekete geçelim. Çocuk, çocuk, çocuk Belirsiz zaman kavramı içerisinde belirgin bir gelecek.Yalnızca sevilmeye değil aynı zamanda incelenmeye ve özen gösterilmeye muhtaç ve bir o kadarda haklı.Çocuklarımızı yalnızca kişisel hazzımız için sevmekle yetinmemeli ve neslimizin ve milletimizin geleceği açısından yetiştirebilmeliyiz .Emin olun onların ruhunu anlamaya çalışınca hem çocuğunuzu hem de insanlığınızı daha çok seveceksiniz.