Tüm dünyayı etkisi altına almış olan covid-19 Müslümanların sağlıklarını ve imanlarını kontrol edip korumaları için başlarına gelmiş bir imtihandır.
Sağlığımız konusunda alacağımız tedbirler konusunda öncelikle kişisel temizliğimize dikkat etmeliyiz. Kendimizi ve diğer insanları korumak için ise kendimizi izole etmemiz yani evlerimizde kalmamız gerekmektedir.
Zorunda olmadıkça evde çıkmamak hem sağlığımız hem insanlık için önemlidir. Çünkü bu sayede hem kendimizi hem Müslüman kardeşlerimizi bu beladan koruyarak Allah'ın ve Resulünün emrini yerine getirmiş oluruz.
Bu konuda Peygamberimiz "Bir yerde bulaşıcı hastalık ortaya çıktığını duyduğunuz zaman oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkarsa, oradan da çıkmayınız." (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 100) şuan hastalığın nereleri kapsadığını bilmediğimiz için her yerin tehlikede olduğunu düşünerek hem sağlığımızı hem de imanlarımızı korumak için "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız." (Bakara Sûresi 195)
Bu kötü günlerde unutmamız gerek bir diğer hadis ise, “Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekan bulursa ona sığınsın.” (Sahihu’l-Buhari VIII, 92) hadisidir.
Bu dönemde hayatımızı yavaşlatarak bu fitneden en az kayıpla kurtulmak bizlerin elinde kardeşlerim bunun bilincinde olmak ise tüm Müslümanlar için gereklidir.
Çünkü hem kendi sağlığımızı riske atmak hem de bu hastalığın taşıyıcı olup başka insanlara bulaştırıp onların hakkına girmek hiç bir Müslümanın isteyeceği bir şey değildir.
Covid-19 sebebiyle evde kalmanın bizlere bile ağır geldiği bu günlerde yaşlılarımızı hastalıktan muhafaza etmek için evde tutmak için alınan tedbirler ne yazık ki bir çokları tarafından yanlış anlaşılıp hastalığın sebebi yaşlılarmış gibi algılandı.
Büyüklerimize en çok destek olmamız gereken bu günlerde hatırlamamız gereken şeylerden bahsetmek istiyorum.
Yüce Allah, İsra Suresi'nde, "Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara rahmetinle muamele eyle" (İsra 23-24) demektedir. İhtiyarlığın ulaştığı kimselere "öf" bile demekten kaçınmamız gerektiğini söyleyen Rabbimiz emrine uyup yanımızda yahut yakınımızdaki yaşlılara karşı merhametimizi her an koruyarak onları incitmeden onlara her an destek olabilenler Allah'ın emrine uyanlar ancak onlardır.
Peygamberimizden gelen ve tekrar hatırlamamız gereken bir şey var ki “Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti” el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:163. Yaşlılarımıza muamelemiz bizim bu dünya da belalardan kurtulmamız için verilmiş birer nimettir.
Bu konuda son olarak asla unutmamız gerek ki bir gün bu ihtiyarlar bizler olacağız. "Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüzlüğe duçar eden, saç ve sakalınızı ağartan Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir." Rum-54 İhtiyarlık bize ulaşmadan ona hazır olmalı ve hazırlıklarımızı yapmalıyız.