Hafta sonu İstanbul'daydım. İstanbul yine muhteşem. Zaman değişiyor, İstanbul'un tarihi ve doğal güzelliği, şehre yaptığımız bunca tahribata güzelliğinden bir şey kaybetmiyor. Ama bir gün İstanbul'da dayanamayacak ve pes edecek. Moda'da Fenerburnu’nda kadim bir dostumla sabah kahvaltı yaparken İstanbul'u seyredip, İstanbul üzerine konuşurken yan masadan "Eski İstanbul" muhabbetleri kulağımıza kadar geliyordu: Ve "nerede eski İstanbul... Şimdi her taraf plaza oldu, Moda'yı bile plaza mezarlığına döndürecek bu işadamları" diyorlardı. 2010 yılında İstanbul dünya kültür başkenti olacak. Her yıl bir ya da iki ülke şehri dünya kültür başkenti oluyor. İlk kültür başkenti sanırım 1986'da Atina olmuş. 2010 yılı da İstanbul'a nasip olacak. Ancak korkarım ki, bu gidişle işadamları İstanbul'u kültür başkenti değil, ticaret başkenti haline getirecekler. Gerçekten beş on yıl sonra belki de denizi göremeyecek İstanbullu önündeki gökdelenlerden. Yavaş yavaş şehrin bağrına sokulan bir hançer gibi her yanı saracak gökdelenler.
İstanbullu, büyükşehirin belediyecilik faaliyetlerinden de pek memnun değil. Son üç belediye başkanlarını değerlendirirken sonuncu için hiç de güzel şeyler söylemiyorlar. Belediyecilik anlayışını yanlış bulduklarını, her gün bir sürprizle karşılaştıklarını ifade ediyorlar. Bu sürprizler hiç de iyi sürpriz değil. Yollar değişiyor, İstanbul işadamlarına teslim ediliyor. Bu sefer öyle gecekondulara falan da değil, dev binalara teslim oluyor İstanbul.
Tabii bu kadar İstanbul bahsini boşuna anlatmıyorum. Geçen Akyokuş'tan Konya'yı seyrettiğimde aynı şeyle karşılaştım. Aynı his aynı korku her tarafımı kapladı. Gerek Kondelen denilen yeni alışveriş merkezi, gerekse diğer şirketlerin ve otellerin devasa yapıları, çok kötü bir görünüm arz ediyordu. Daha önce minareden uzun yapısı olmayan Konya'da teker teker gökdelenlerin egemenliğine teslim olacak diye korkuyorum. Gökyüzünü rahatça göremediğimiz bir şehir bizi mutsuz eder bizi. İstanbul'da boğazı göremeyenlerin akıbetini Konya'da on yıl sonra gökyüzünü göremeyenler şeklinde yaşayacak. Şehrimize sahip çıkalım, bir zamanların en güzel şehir yapılanmasına sahip diye öğündüğümüz Konya'mızda çarpık yapılaşmaya izin vermeyelim. Gelecekte gökyüzünün mavisine hasret kalmak istemiyorsak. Şehirde yaşayanlar olarak şehrimizi de yaşanır kılalım.