İşte Koçak'ın yazısından bir bölüm:
"Akademik camiada bilinen ama dillendirilmeyen bir kavramdır, Konya profesörleri.
Türkiye’nin üniversitelerinde sahte jürilerle sıfat ve kadro alanlarla, dil konusunda eksik olan sözde akademisyenlerin tekeri patladı.
Bir bir toplanıyorlar. Bir soru; Tahribatları ne olacak?
Bunlar şimdi kapananların dışında tüm üniversitelerde varlar, YÖK’te de varlar, TÜBİTAK'da varlar, İç işlerinde, Dış İşlerinde varlar, Eğitim, Sağlık ve Adalet ve güvenlik yapılarmızı adeta habis bir kanser gibi sarmışlar, yurt dışında varlar. Çalınmış KPSS sorularıyla sisteme sızanların ayıklanması, Sahte ve naylon jürilerle alınan akademik derecelerin geri alınması lazım, lazım da nasıl? Bir yerden başlayalım.
Dil imtihanını Konya’da ya da YÖK torpilli Bakırköy İES ecnebi dershane kurumunda bitiren, halledenleri süratle dil imtihanına alalım, başarana bravo, kalana güle güle diyelim. Konya bazlı tüm akademik jüriler şaibelidir, neşteri vuralım. Bilinenlerden başla Yekta hoca; mesela Mehmet Ayan'la başla, Haluk Hadi Sümer'le devam et, Hüseyin Altaş ile başlamışsın galiba bu İES özel ecnebi kurumuna İçişlerinden kim faaliyet izini verdiyse, YÖK’ten kim imza koyup akredite ettiyse, içerideki müptezel de odur. Kripto’da odur, tahkik edelim, teşhir edelim. Yapılan yapanın yanına kar kalmasın...