"De ki" Ahmet Hakan söylemediniz!
Söyledik!
Bu laf kavga çıkarır dedik.
Buyur işte!
Akif Beki yanıtı yapıştırmış.
Laf aramızda...
Hiç de altta kalmamış yani...
Dalgacı üslubu ile seni fena makaraya sarmış...
Ne diyelim...
Kendin ettin kendin buldun!
Biz halimizden memnunuz valla...
En azından bu polemik ağız tadımızı değiştirecek...
Baksana "tatlı" vaatler var...
Akif Beki söz vermiş:
Püskevit verecekmiş.
Ama tabii bir şartla...
Demiş ki:
"Madem Başbakan’ın bir “De ki” hitabıyla derhal kaleme sarılıyorum, bana daha daha neler dedirttiğini de yazsın. Başka dediklerim de var çünkü o yazıda. Bilirse pesküvit vereceğim ödül olarak."
PESKÜVİT DEĞİL AKİF BEKİ!
Bahçeli'yi bir daha dinle istersen...
Bak yanlış anlamışsın...
Pesküvit değil, PÜSKEVİT...
Yarın Ahmet Hakan seninle bu yüzden kafa bulur biz diyelim...
Kafa demişken...
Senin Ahmet Hakan ile kafa bulduğun yazıdan da bölümler verelim okurlarımıza:
AHMET HAKAN ISKALAR MI!
"Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a fena sobelendim. Ama yenilsem de hinoğluhin zekâyı takdir ederim, bilirsiniz. Kimselerin anlamayacağını umarak, çaktırmadan yazmıştım halbuki. Tayyip Erdoğan’ın kaset maset işlerine iltifat edeceğini sanmadığım, meydanlardaki sözlerini tepkiselliğe yorduğum, Bahçeli’nin hükümeti suçlamasına reaksiyon verdiğini düşündüğüm şeklindeki üç satırlık kanaatimi de açıklamıştım o yazının içinde. Kaçar mı keskin zekânın gözünden? Başka kimse fark etmedi bu gizli ayrıntıyı ama Ahmet Hakan bu, ıskalar mı! Hemen suçüstü yakaladı beni.
TÖVBE İSTİĞFAR EDECEĞİM
(...) Enselendim sonunda, böyle rezil oldum işte.
Nereden gelir bu zehir fikirler aklına, adam şeytan yahu, hafazanallah! Sen gel, onu ona, bunu şuna bağla, şakkadana çöz cinayeti, iyi mi! Suçumu itiraftan, tövbe istiğfar ile nedamet getirip günahımı ikrardan başka çarem kalmadı.
Yazının devamı için