Derdim çoktur hangisine yanayım.
Gine yaralandı yürek yarası.
Ben bu derde nerden derman bulayım.
Meğer şah elinde ola çaresi.
Sırada ki yazım,' Saddam ve Kaddafi Diktatör mü?' olacaktı. Bölgemizde olaylar çok hızlı gelişmekte ve eskisi yenisinin gölgesinde kalmaktadır. Bu nedenle o yazımın hazırlanmasına ara verdim.
İran ile Irak arasında, 1980- 1988 yılarında 10 yıl büyük bir savaş yaşandı. Irak, 2 Ağustos 1990 da Kuveyt'i işgal etti. Ocak 1991 de yapılan Körfez Savaş'ında Saddam kuvvetleri Kuveyt'ten çıkartıldı. Irak'a BM öncülüğünde 11 yıl süren ağır ambargo uygulandı.
Yıllarca batı basının oluşturduğu, 'Saddam diktatör' algısı ve 11 Eylül saldırısı, 20 Mart 2002 yılında Saddam'ın devrilmesine ve Irak'ın 10 yıl işgaline neden oldu.
Irak'ta 1980 yılından bu güne kadar 2 milyon insan yaşamını yitirdi. Anneler babalar evlatlarını, çocuklar annelerini babalarını kardeşlerini, insanlar eşlerini kaybetti.
Batı'nın 20 yıl, 'diktatör, diktatör, diktatör' diyerek diktatör yaptığı Saddam'dan kurtulmanın bedelini neden Irak ve Iraklı'ya ödettirildi? Irak'ın içerisinde yaşayan halkın büyük çoğunluğu Saddam'ın gününü arıyorsa bunun adını ne koyacağız?
Batı basını, 1990-2002 arasında beyinlerde öyle bir 'Saddam Diktatör' algısı oluşturmuştu ki; birisi çıksa, 'hayır Saddam Diktatör değil!' deseydi,'bu kafayı yemiş' denilirdi. Böyle bir tepkiyle karşılaşmamak için o yıllarda bir kişi 'Hayır Saddam diktatör değildir' diyemedi.
Değdimi? 30 yılda Irak da yaşananlar, 2 milyon insanın canını kaybetmesi, durmak bilmeyen kan, acı ve göz yaşı? Bu nasıl demokrasi? Batı'nın demokrasi anlayışı ve diktatör algısı budur. Bölgede destekledikleri, Krallık la yönetilen onlarca ülkenin diktatörlerini ve olmayan demokrasisini nereye koyacaksınız?
Iraklı çok büyük acılar yaşadı, çok göz yaşı döktüler, çok kan aktı. Iraklı çok yorgun ve bitkin.
İran Irak savaşında, Körfez savaşı ve 2002 Irak işgalinde bir müslüman olarak çok üzüldük, çok göz yaşı döktük ve bitkin düştük. TV de haberleri izleyemez ve gazetedeki ilgili haberleri okuyamaz duruma gelmiştik. Çünki, yaşanan acı olaylara yüreğimiz artık dayanamaz hale gelmişti.
Son yüz yılda coğrafyamızda çok acı olaylar yaşandı. Yüz yıl önce yanlı hesaplar hep Bağdat'tan dönerdi. Fakat yanlış hesaplar Bağdat'tan dönmüyor.
30 yıldır, 'yanlış hesap Bağdat'tan ne zaman döner' diye bekledik durduk.Bir gün gelecek yanlış hesap Bağdat'tan dönecek! Batı'nın hesabı varsa, Yaradan'ın hesabı daha büyüktür.
Derdimiz çok hangi birisine yanalım!
On yıl öncesi Irak'da, Bağdat, Musul, Kerkük'de yaşananlara aylarca üzüldük, ağladık. Yaşananlar, acılarımız birazcık hafiflerken yeni acılara gark olduk. Filistin, Gazze, Suriye, Mısır, Afganistan, Myanbar, Pakistan, Somali ve Sudan'da yaşananların acıları sardı içimizi.
Tüm bu üzüntü ve acıları yaşarken, Irak'ı tam unuttuk derken, Işid'in başlattığı operasyon ve yaptıkları acımızı bir kat daha artırdı, uykumuzu kaçırdı. Irak'ta yaşanan acı olayları TV den izlemeye yürekler dayanmıyor artık.
Bu kara petrol ne kadar da karaymış ki, bölge insanlarının, müslümanların başına çok iş aştı. Yöneticilerin ve Batı'nın başını hep döndürdü.
İŞİD'İN 10-06 2014 günü başlattığı operasyonun ilk gününde Musul'un kontrolünü ele geçirdi. İlk işleri Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunu kuşatmak oldu. Başkonsolosumuzunda aralarında olduğu 49 görevliyi rehin aldı ve bilinmeyen bir yere götürdüler.Yüzlerce şöfor ve işcimizide göz altına aldılar. Bizim insanımızın bu durumuna üzülmemek mümkün mü?
Rühani, 'düşmanımın düşmanı benim dostumdur' anlayışı ile, ABD'ye İşid'e karşı birlikte operasyon yapmayı teklif etti.
İşid savaşı bölgeye yaymaya çalışacak.At izi ile it izibirbirinekarıştı.Telaşlanmamak ve üzülmemek elde değil.
Irak'da, tarihinin 1000 yılında yerine oturtulan taşlar son otuz yıl içerisinde defalarca yerinden oynatıldı. Vaaahhh Iraklı kardeşim vaaahhh! Çok kanın aktı, çok can verdin, çok göz yaşı döktün. Senin acılarını, çektiklerini anlatmaya sözler kifayetsiz kalıyor.