İSTANBUL (AA) - MURAT BİRİNCİ - Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Faik Açıkalın, 2017'nin, bankacılık dahil olmak üzere tüm sektörler için volatilitenin azalacağı daha verimli bir yıl olmasını ümit ettiklerini bildirdi.
Faik Açıkalın, 2016 gerçekleşmeleri ile 2017 beklentilerine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladığı genişleyici para politikaları sonucu oluşan düşük faiz ortamı ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 2016'da gerçekleştirmeyi planladığı faiz artışı konusunda agresif davranmamasının Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelere nakit akışını desteklediğini söyledi.
Yılın son çeyreğinde küresel anlamda artan belirsizlikler ve Fed'in faiz artış beklentilerindeki yükselişin gelişmekte olan ülke piyasalarından nakit çıkışına neden olarak ülke para birimlerinde volatiliteyi tetiklediğini belirten Açıkalın, bütün bu hareketli ortama karşın bankacılık sektörünün 2016'da da büyümeye ve ekonomiye olan desteğini artırmaya devam ettiğini bildirdi.
Açıkalın, bankaların verimlilik artışına verdiği önemin artması, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) gerçekleştirdiği makroihtiyati tedbirlerdeki rahatlamanın etkisiyle sektör karlılığının Ekim 2016 itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 49 seviyesinde güçlü bir artış gösterdiğini kaydetti.
Sektörde şirket kredilerinin 2017 yılında da lokomotif segment olacağını belirten Açıkalın, şöyle devam etti:
"Ayrıca, bu segmentin büyüme potansiyelinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngörüyoruz. Şirket kredilerinde şu an yaklaşık yüzde 54 olan kredi penetrasyon oranının önümüzdeki 2-3 yıl içinde yüzde 58 seviyesine yükselebileceğini düşünüyoruz. Bireysel bankacılıkta ise 2016’ya göre bir miktar toparlanma bekliyoruz. Karlılık oranları ve maliyet tarafında ise fonlama maliyetlerinin gidişatını küresel belirsizlik ortamındaki gelişmeler, Fed faiz kararları, bu gelişmelerin TL'ye yansımaları ve bunlara karşılık TCMB'nin alacağı faiz aksiyonları belirleyecek. TCMB ve BDDK, yıl içerisinde sektörü destekleyici adımlar attı. Bu yönde destekleyici ek adımların devamı halinde bankaların karlılığı olumlu etkilenecek. Bu da Türk ekonomisinin büyümesine katkı anlamında bankaların desteğini güçlendirecektir. Diğer taraftan, verimlilik artışı yolu ile gider yönetimi 2017 yılında da bankaların en çok odaklandığı noktalardan biri olacak. "
- "Olabilecek risklerin etkisinin sınırlı kalmasını bekliyoruz"
Faik Açıkalın, 2017'de, ABD başkanlık seçimi sonrasında meydana gelebilecek politika değişiklikleri, Fed'in faiz artırım kararları, Avrupa’da İngiltere kaynaklı yükselen siyasi belirsizlikler ve hareketli jeopolitik ortamın temel riskler olacağını, tüm bunların yanında Basel 3 ile gelen sermaye kısıtları ve bankacılık sektörünün likidite, penetrasyon seviyeleri düşünüldüğünde 2017'de bankacılık sektöründe kredi büyümesinin 2016’ya paralel gerçekleşeceğini, ayrıca, TCMB ve BDDK’nın bankacılık sektörünü destekleyici uygulamaları sayesinde olabilecek risklerin etkisinin sınırlı kalmasını beklediklerini kaydetti.
2017'nin bankacılık dahil olmak üzere tüm sektörler için volatilitenin azalacağı daha verimli bir yıl olmasını ümit ettiğini belirten Açıkalın, son yıllarda uygulanan ve sektör karlılığı üzerinde baskı yaratan makroihtiyati politikaların etkisinin geçen yıl hafiflemesi ve bankaların gider yönetimine ağırlık vermesi ile sektör karlılığının geçen yılın 10 ayında 2015'in aynı dönemine göre yüzde 49 artış gösterdiğini, aynı dönemde sektörün öz sermaye karlılık oranının ise 2015'e kıyasla 335 baz puan artışla yüzde 14,6 seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Açıkalın, sermayenin etkin kullanımının önemini korumaya devam ettiğini vurgulayarak, "Bankalar sürdürülebilir karlılık ve verimliliklerini artırabilmek için önümüzdeki dönemde etkin aktif kalitesi ve gider yönetimine daha da ağırlık vermeliler. Ayrıca, 2016'da bankaların gelir tablolarında görülen başarılı performansın sürdürülebilmesi için muhakkak banka bilançolarında sağlıklı kredi büyümesi, aktif kalitesinin korunabilmesi ve fonlama kaynaklarının fiyat ve nitelik açısından çeşitlendirilebilmesi gibi faktörlerle desteklenmesi gerekiyor." diye konuştu.
- "TCMB ve BDDK’nın destekleyici uygulamaları 2017'da belirsizlikler ve risklerin etkisini sınırlayacak"
Yapı Kredi CEO'su Açıkalın, "Kredi faiz oranlarının düşürülmesi ve bankaların fon maliyetlerinin azaltılması için ekonomi yönetiminden beklentiniz nedir?" sorusu üzerine, Merkez Bankasının Mart 2016'dan itibaren gerçekleştirdiği faiz indirimleri sayesinde sektörde fonlama maliyetleri ve TL mevduat maliyetinin ikinci çeyrek itibarıyla kademeli bir düşüş gösterdiğini kaydetti.
Bunu takiben sektörde başta konut kredisi olmak üzere tüketici kredisi faizlerinde aşağı yönlü bir yeniden fiyatlama gerçekleştiğini ancak yılın son çeyreğinde artan küresel belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler nedeniyle TL'nin değerinde önemli derecede düşüş yaşandığını ifade eden Açıkalın, Merkez Bankasının TL’deki değer kaybı ve bunun gelecek dönemde enflasyon üzerinde yapacağı baskının önüne geçebilmek için Kasım 2016'da faiz artışına gittiğini hatırlattı.
Merkez Bankasının yaptığı faiz artışının fonlama maliyetlerinde ve bunu takiben kredi faizlerinde bir miktar yükselişe neden olduğuna işaret eden Açıkalın, gelecek dönemde kredi faizlerindeki gidişatın belirlenmesinde küresel belirsizliklerdeki gelişmeler, Fed faiz kararları ve TCMB’nin bu gelişmeler karşısında alacağı para politikası kararlarının belirleyici olacağını vurguladı.
Açıkalın, 2016 yılında dünyanın birçok yerinde siyasi ve ekonomik çalkantılar yaşandığını, ABD ekonomisinde iyileşmenin devam etmekle birlikte toparlanmanın beklenenden düşük kaldığını, bunun sonucunda Fed'in 2016 yılında yapmayı planladığı faiz artışları konusunda agresif davranmadığını ancak son dönemde güçlenen ekonomik veriler ile başkanlık seçim sonuçları nedeniyle geleceğe yönelik beklentilerdeki değişimler sonucu Fed'in aralık ayında ikinci kez faiz artırımı gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Avrupa Merkez Bankası'nın ise (ECB) ekonomik aktivitedeki durgunlukla mücadele etmek için uyguladığı genişleyici para politikasını yıl içinde yaptığı açıklamalarla önce Mart 2017'ye, daha sonra Aralık 2017'ye uzattığını anımsatan Açıkalın, dünya genelinde Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülke merkez bankalarının genişlemeci tutumunun gelişmekte olan ülkelere nakit akışını desteklediğini kaydetti.
Bu durumun yurt içinde Merkez Bankasının faiz indirimi yapmak için elini güçlendirdiğini belirten Açıkalın, "Diğer taraftan, İngiltere’nin AB’den çıkma kararı, ABD başkanlık seçiminden çıkan sonuç ve artan jeopolitik riskler dünya genelinde belirsizliği arttırdı. Bu belirsizlik ortamında TCMB ve BDDK sektörü destekleyici adımlar attı. TCMB’nin faiz indirimlerine ek olarak BDDK’nın yıl içinde makroihtiyati tedbirlerde attığı rahatlatıcı adımlar sektör karlılığını destekledi. TCMB ve BDDK’nın destekleyici uygulamalarının 2017 yılında da belirsizlikler ve risklerin etkisini sınırlamasını bekliyoruz." şeklinde konuştu.
- "2017'de büyüme, 2016'nın bir miktar üzerinde gerçekleşecek"
Faik Açıkalın, 2016'nın özellikle ikinci yarısında artan küresel belirsizlik ve yıl sonuna yaklaşırken Fed'in faiz artışı yapacağına dair artan beklentilerin yerel para birimlerinin değerinde oynaklığa neden olduğunu söyledi.
Gelecek dönemde döviz kurundaki seviyenin küresel belirsizliklerdeki gelişmeler, Merkez Bankasının attığı adımlar ve uygulanan yapısal reformlara göre şekilleneceğini ifade eden Açıkalın, "Küresel belirsizliklerin devam etmesi ve Fed'in bundan sonraki adımlarında beklenenden daha agresif davranması gibi nedenlerin etkisi ile TL'deki değer kaybının artması ve TCMB’nin faiz artışına devam etmesi halinde ise önümüzdeki dönemde fonlama maliyetlerinin ve dolayısıyla faizlerin bir miktar yükseldiğini görebiliriz." dedi.
Bu etkilerin enflasyon üzerinde de yukarı yönlü baskı oluşturabileceğini düşündüklerini kaydeden Açıkalın, büyümenin 2017 yılında, 2016’nın bir miktar üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini, bu yıl cari açık üzerinde petrol fiyatlarında görülen yükseliş, turizm gelirleri ve sermaye akımlarının seyrinin etkili olacağını vurguladı.
Tüm bu gelişmelere karşın Yapı Kredi olarak Türkiye'ye katma değer yaratmaya, ekonomisine destek vermeye devam edeceklerini belirten Açıkalın, "Ülkemize güveniyor, ülkemizden ve müşterilerimizden güç alıyoruz." dedi. Açıkalın, bu güvenin olumlu gelişmelerle ileriye yönelik olarak daha da pekiştiğini söyledi.
Bu olumlu gelişmelere ilişkin en son örneğin, yakın zamanda Avrupa Komisyonu’nun Türk bankacılık sektörünün düzenleyici ve denetleyici çerçevesinin Avrupa Birliği (AB) mevzuatı ile eş değer olduğunu kabul ettiği açıklaması olduğunu ifade eden Açıkalın, bu gelişmenin, Türkiye bankacılık sektörü için çok önemli olduğunu vurguladı.
Açıkalın, "Bu açıklama, sektörümüzde gerek düzenleme ve denetlemenin kalitesi gerekse de sektörümüzün oranlarının ve sistemlerinin sıhhatini teyit etmesi ve uluslararası standartlarda çalıştığını belgelemesi açısından büyük önem arz ediyor." dedi.
(Sürecek)
AA