ERZURUM (AA) - Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Gelecek nesillere iyi bir uygarlık mirası bırakmak istiyorsak yaratıcı düşünceyi ve sanat eserleri üretmeyi teşvik etmeliyiz. Yasanın ve cezanın yetersiz olması ve uygulamadaki başarısızlıklar nedeniyle korsan cenneti olan bir ortamda düşünce ve sanat eseri geliştirilemez." dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yunanistan-Danimarka Konsorsiyumunca yürütülen "Telif Haklarına Dayalı ve Kreatif Endüstrilerin Teşvik Edilmesi Odaklı Olarak Türkiye Telif Hakları Sisteminin Güçlendirilmesi" başlıklı AB Eşleştirme Projesi kapsamında yargı mensuplarına yönelik hazırlanan eğitim programının ikincisi Erzurum'un Palandöken ilçesindeki bir otelde düzenlendi.
Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, burada yaptığı konuşmada, her türlü sosyal faaliyette olduğu gibi fikir ve sanat eserleri ile ticaret hayatının ancak hukuki güvenlik ortamında gerçekleşebileceğini söyledi.
Avrupa ve dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hukuk sisteminin ekonomik ve sosyal ilişkilerin gerisinde gitmesi dolayısıyla yaşanan hukuki belirsizliklerin, insanların refahı hususunda az veya çok engeller oluşturarak rekabet ortamını bozacağını belirten Cirit, "Bu riskin en aza indirilmesi konusunda tedbirlerin alınması gerekir. Dolayısıyla sosyal, ticari hayatta gittikçe önemini artıran fikri mülkiyet hakkındaki gelişmenin daha yakından izlenmesine imkan tanıyan bu eğitim çalıştayının düzenlenmesinde göstermiş oldukları yakın işbirliği ve anlayışın bundan sonra da devam etmesi dileği ile Kültür Bakanlığı yetkililerine, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı'na çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Cirit, günümüzde toplumların gelişmişlik düzeylerinin, ekonomik ve siyasi bakımdan elde edilen başarılardan çok insan haklarına duydukları saygıyla ölçüleceğini anlatarak, şöyle devam etti:
"İnsan hakları sürekli gelişen ve değişen bir niteliğe sahiptir. Bu bakış açısıyla sorun ele alındığında insan hakları alanında sıfır ihlal olması gerçekleştirilebilecek bir amaç değil sürekli ve yoğun bir çaba ile ulaşılmak istenilen bir ideal olarak nitelendirilebilir. Yargıtay'da kurmuş olduğumuz insan hakları komisyonu ile her ay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin hukuki kararlarını değerlendiren panellerde meslektaşlarımız ve akademisyenlerimizle birçok kararı ele alıp irdelemekteyiz. Bizi asıl çalışmaya iten uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerimizin yerine getirilmesinin ötesinde insan haklarına ilişkin evrensel ve öncü değerlerin korunması ve geliştirilmesine duyduğumuz samimi inançtır."
Mülkiyet hakkının otonom bir kavram olarak kabul edildiğini aktan Cirit, "Yargıtay'ın düzenlediği ya da paydaşı olduğu bilimsel programlar, insan hakları çerçevesinde fikri mülkiyetin korunmasına ve genel olarak mülkiyet hakkına verdiğimiz önemi göstermektedir." ifadesini kullandı.
Yargıtay Birinci Başkanı Cirit, İnsan varlığının en somut ifadesinin yaratıcı düşünce ve sanat eserleri olduğuna değinerek, şu görüşleri dile getirdi:
"Gelecek nesillere iyi bir uygarlık mirası bırakmak istiyorsak yaratıcı düşünceyi ve sanat eserleri üretmeyi teşvik etmeliyiz. Yasanın ve cezanın yetersiz olması ve uygulamadaki başarısızlıklar nedeniyle korsan cenneti olan bir ortamda düşünce ve sanat eseri geliştiremez. Kişisel bir hak olarak görülen kültür ve sanat eserlerinin kamu gücüyle korunmasının nedeni insanın gelişimine ilişkin kamusal yararlarıdır. Çağdaş toplumlarda fikir ve sanat eserleri kişileri ait haklar olduğu kadar aynı zamanda insanlığın ortak değerlendirilmesinde kabul edilmektedir. Marka meydana getirebilmek için yaratıcı sanat eserlerinin yasalarla korunması gerekmektedir. Ülkemizin en büyük sorunlarından bir tanesi marka meydana getirmekte yaşadığı güçlüklerdir. Bu nedenle biz hukukçular olarak özgün eserleri olan kişilerin gelişmelerini sağlamak için bunları koruma altına almamız, bunların korsan cenneti olmaktan süratle uzaklaşmamız gerekmektedir."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca da, İyi işleyen bir adalet mekanizmasının bütün toplumların ve milletlerin en önemli göstergelerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Sosyal barış, refah, toplumun mutluluğu ve güvenliği ile ekonomik gelişme açısından iyi işleyen bir adalet mekanizmasına ihtiyaç duyulduğu çok açıktır. İyi bir adalet mekanizmasının olmaması halinde o ülkeye yatırımın gelmeyeceği açıktır. Çağımız bilgi çağıdır. Toplumlar ne kadar bilgi ve fikir üretirlerse o kadar gelişirler. Bizler de fikir ve sanat eserlerinin sahiplerinin haklarının korunması suretiyle o toplumun refah düzeyini yükseleceğine, özgürlüklerin genişleyeceğine, ekonomik seviyelerinin artacağına ve o toplumların daha da mutlu olacağına inanıyoruz." görüşünü bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Ömer Arısoy ise, güçlü bir telif hakkı sisteminin güçlü bir endüstri ve kalkınmayı da beraberinde getirdiğine dikkati çekti.
Bugün fikir ve çaba sonucu üretilen ürünlerin hayatın her anına dokunduğunu ve Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkeler için kaçırılmaz bir fırsat olduğunu anlatan Arısoy, "Ekonomik anlamda gelişmiş ülkelerin eğitime, bilime ve sanata yatırım yapan güçlü ve etkin bir fikri haklar sistemini oluşturan ülkeler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle fikri mülkiyet konusunda gerek Avrupa Birliği gerekse dünya nezdinde hiçbir zaman güncelliğini yitirmemektedir." dedi.
Programa, Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Telif Hakları Genel Müdürü Dinçer Ateş, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil, 9. Kolordu ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Mehmet Özoğlu, İl Emniyet Müdürü Mehmet Arslan ile hakim ve savcılar katıldı.
Proje kapsamında 13 ilden 120 yargı mensubunun katıldığı çalıştay 2 gün sürecek.
AA