Yardımlaşma ve paylaşma; İnsanlık yaşamımızda, doğumdan ölüme kadar her zaman hayatımızda olması gereken bir eylemdir.
Hayatın olağan akışı içerisinde, ilahi nizam içerisinde her var olan birbirine vesiledir. Cansızın canlıya, canlının diğer canlılara karşı görev, sorumlulukları ve ihtiyacı var. Bunlardan biriside yaşadığımız çevrede eşe, dosta, konu, komşuya, akrabaya karşı yardım etmek. Bu yaşamın olağan akışı içerisinde olduğu gibi olağan üstü durumlarda daha fazla önem arz eder.
Savaş, deprem, zelzele, fırtına, yangın, hastalık salgını olağan üstü zor dönemdir. Devletler tarihinde bunlar çok yaşandı, maruz kalındı. Bu günler zor günlerdir. Aniden gelen, hazırlıksız yakalandığımız durumlardır. Ekonomik, sosyal ve sağlık konusunda herkes farklı etkilenir.
Çok fazla etkilenene, daha az etkilenen yardım etme, ilgilenme sorumluluğu var. Ekonomik durumu iyi olanın iyi olmayana, sağlığı iyi olanın sağlık sorunu olana, sosyal sorunu olmayanın sosyal sorunu olana yardım etmesi, ilgilenmesi gerekir.
Kimin nerede, ne zaman nasıl, ne durumda olacağını Allah’tan başka kimse bilemez. İnsan bir anda bir durumdan başka bir duruma düşebilir. Bir halden başka bir hale girebilir. Tüm bunlar olağan üstü durumlarda sık sık yaşanır.
Olağan üstü durumlarda, şartlarda hepimize düşen görev yardımlaşma ve paylaşmadır. Maddi durumu 10 birim olan on kişiye, beş birim olan beş kişiye, bir birim olanın bir kişiye maddi yardımda bulunması gerekir. Vermekle hiçbir şeyimiz azalmaz, aksine artar. ‘O benimle mi kazandı?’ Gibi sözler faydasız sözlerdir. Sana kim verdi?
Yüce dinimizde zekât, sadaka, fitre, burs verme, infak etmek gibi görev ve sorumluluklarımız var. Bu görevlerimizi diğer zamanlarda aksatarak yaptığımız gibi değil de; olağanüstü zor günlerde, musibet, salgın yaşadığımız bugünlerde tam yapmalıyız.
Dini, insani değerler çerçevesinde; bizim toplumumuzun her ferdi zekât, sadaka, fitre, burs, infak etmek gibi görev sorumlulukların hepsini bilir. Fakat zaman zaman, gaflet, hayatın telaşı içerisinde aksattığımız çok oldu. Zor bir süreçten, imtihandan geçtiğimiz bugünlerde aksatmamamız gerekir. Toplumun, insanlarımızın buna ihtiyacı var.
Acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçler-mutluluklar paylaşıldıkça artar. Düşmez kalkmaz bir Mevla’dır. Yalnızlık Allah’a mahsustur. Gaybı ondan başka kimse bilemez. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Akraba akrabayı gözetmeli ve düşenin elinden tutmalıdır.
Komsusu açken tok yatan bizden değildir. Hz Muhammet Mustafa (SAV)