Başıboşluk kötü bir şey. Bırakın köpekleri, insanların bile başıboş olanı arıza çıkarır, yorar. Kendisini yorar, ailesini yorar, toplumu yorar. Umut, adam olacağına dair ümittedir. O sebeple de sabredilir. Belki kendisine gelir de yaptıklarından vazgeçer diye yaşattıklarına tahammül edilir.
Ama aklımızın almadığı şey, başıboş köpek terörüne kurban verilmiş bir çocuk haberi olmadan gün geçmediği halde, bu köpeklerin akıllanacağına ve adam olacaklarına inanan adamların varlığı. İşin kötüsü de bu adamların kamu görevlisi olması. İşin daha da kötüsü ise, bu kamu görevlilerinin etkin ve yetkin görevlerde bulunması. Bazen, yav bu başıboş köpekler herhalde başıboş görevlilere rüşvet falan da dağıtıyorlar yoksa bu kadar hoyratlığa bu kadar dokunulmazlık akıl alır değil diye saçma sapan düşüncelere girdiğim de oluyor.
Neyse, anlaşılan ne kadar yazılırsa yazılsın, ne kadar çocuk bedeni köpek dişlerine yem olup toprakla buluşursa buluşsun ne hükumetin ilgili kanadından ne de bu köpeklere meydanları sere serpe açan belediyelerden bir aksiyon gelmeyecek. Canları sağ olsun. Ama bir gün bu başıboş köpeklerin dişleri, bu başıboş görevlilerin bedenleriyle buluşursa, feryatlarının ve ürettikleri çözümün zannediyorum ne yaratılanın ne de yaratanın katında kıymeti olmaz.
Benim bu konudaki motto’m; yeryüzünün tüm köpeklerini toplasanız, Ağrı’da köpekler tarafından katledilen bu çocuğun tırnağı etmez. Sadece Ağrı’da mı, her yerde böyle katliamlar oldu. Konya’da, Kayseri’de, Ankara’da, Adana’da hâsılı tüm Türkiye’de bu katliamlar yaşandı. Köpek köpekliğini bilip yerinde yaşayacak, insan insanlığını bilip köpeğin coğrafyasına müdahale ederek, örgütlü toplum haline gelmesine izin vermeyecek. Ama köpeklerin kutsandığı bir toplum inşa etmek isteyenler, maalesef onlarca başıboş köpeğin, çocuklar dâhil insanların yaşam alanlarında çeteleşmesine izin veriyor. Bunun vebali büyük. Hem de çok büyük.
Kamuda söz sahibi bir makam için yırtınıp, söz sahibi olunca da sırt üstü yatıp araya kaynamaya çalışanların nasıl bir Allah inancı var şaşırıyorum. Haşa, muhtemelen unutan, atlayan, hatırlamayan, bulduğunu sorguya çeken, bulamadığını görmezden gelen bir Allah’a inanıyorlar. Öyle değil beyler! Bu Ağrı'daki çocuk dâhil, ülkenin dört bir yanında her gün ve her hafta sizin iş bilmez müptezelliğinize kurban verdiğimiz çocuklar, kadınlar ve yaşlılar yakanıza yapışacak.
Milyarlarca insan, trilyonlarca işlem ve bu kalabalık arasında araya kaynama düşüncesi, sizin küçük beyinlerinizin eseridir. Doğru olan, simsiyah, zifiri karanlık bir gecede, kapkara bir taşın üzerinde yürüyen minicik, zeytin renkli karıncanın hareketinden ve çıkardığı sesten haberi olan bir Allah var. Siz, o koca bedenlerinizle araya kaynamayı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İnsanlar, sadece yaptıklarından değil, yapması gerektiği halde yapmadıklarından dolayı da cezalandırılacaklar.
Belediyelerin ve ilgili kamu görevlilerinin, asıl işleri şurada dururken, kendi yaptıkları işin ayıpları arşa yükselmiş ve fırlatılmış bir uydu gibi parıl parıl yanarken, diyanetin, aile bakanlıklarının işlerini yaparak, insanların göğe bakmasına ve arşa yükselmiş bu ayıpları görmesini engelleme çabasına girmesi beyhudedir.
Toplumun bu kadar derdi varken, toplum, çözülmesi küresel v.s. sebeplerle imkânsız denilen dertlerle boğuşurken, Allah rızası için bu topluma bir de sokak köpeği terörü yaşatmayın. Tek bir trafik kazası yaşanmasın diye ülkenin tüm coğrafyasını trilyonlarca lira harcayıp duble yol yapan bir anlayış, başıboş köpekler yüzünden her gün yaşanan çocuk ölümlerine nasıl sessiz kalabiliyor. Duble yol yapan o kafa emri nereden alıyor, köpek terörü yüzünden gerçekleşen çocuk ölümlerini seyreden bu kafaya talimatı kim veriyor?
Netice; Ey oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın sözünü, küçücük bedenleri onlarca köpeğin parçalamasına göz yumarak, yaşasın sokak köpekleri sloganına dönüştürenlerin hesabını Allah biliyor ve şüphesiz görecek.