Hani halk arasında yaygın bir kanaat vardır. ‘Siyasetçinin sözüne güven olmaz’ Bu tür söylemler siyasetçiyi toplum içerisinde, sanki tasvip edilmeyen bir işi, maddi bir menfaat karşılığı yada beklentisi için yapıyormuş konumuna sokmaktadır. Oysa bu ülke sınırları içerisinde yaşayan, istisnasız herkesi doğrudan ilgilendiren bir kurum olan siyasetin, icra eden insanların kişisel özellikleri ile yanlış anlamlandırılması yüzünden, şuan halk gözünde güvenilirlik sıralamasında dibe vurmuş bir konumdadır.
Peki 70 milyon nüfuslu ülkemizde, her meslek dalında birbirinden değerli meslek erbabı çıkabildiği halde, neden siyasette makul ve makbul insan sayısı, parmakla sayılacak kadar az? Ben bu gün yazımda kendi çapımda bu konuya değişik bir açıdan yorum ve çözüm önerisi getirmek istiyorum. Kısa ömürlüde olsa bende siyasette, siyasetin tozunu yutmuş ve boyunun ölçüsünü almış biri olarak, bu konuda yazacak kadar birikimim olduğuna inanıyorum.
Türkiye’mizdeki mevcut kanunlara göre 70 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık %70’i otomatik ‘yasak’ kapsamına giriyor. ( Memurlar ve askerlere yasak… kadınlarımız her işte olduğu gibi ikinci planda… Akademisyenlere yassak… mahkumlar ve hastalar zaten yok… yaşı küçükler ve yaşlılarda siyaset yapamaz… Asgari ücretle özel sektör çalışanına patron izin vermez… eee geriye ne kaldı?)Diğer kalan dilimin %15 kadarını da gelir düzeyi ya çok yüksek yada çok düşük kemsiden insanların oluşturduğunu düşünürsek… Kalan kısmın içerisinde siyasete meyilli olanların yapacakları bu iş için düzenli bir ücret alamayacağı hissiyatını da ekleyince, inanın o koskoca 70 milyon içerisinden geriye kala kala %5 lik bir nüfus kalıyor. İşte bu azınlık halk kitlesi içerinden çıkan siyasetçilerimizden de ancak bu kadar siyaset üretilip ülke bu şekilde yönetilebiliyor. Yani malzeme sıkıntısı ve manevra alanımız kıt.
Şayet ülkemizde bu şekilde, Liderlere bağımlı demokrasi değilde gerçek anlamda demokrasi istiyorsan öncelikle bu yasakları gözden geçirmemiz gerekiyor. Siyasetin “S” si olan üyelikten, delegeliğe ve oradan yöneticiliğe ve daha yukarılara gitmenin önü açılması gerekiyor. Bence bu konuda ilk adım olarak 657’ ye bağlı devlet memurlarına siyaset yasağı kaldırılmadır. Zaten içinde ve kişiliğinde olan insan bu halde de vatandaşa karşı siyasi tavır takınıyor, bundan korkmak çözüm değil ki. Ama memurların siyasi partilere üye olabilmelerinin önü açılırsa, siyasete katkıları olur ve hiç değilse parti içi demokraside bir ilerleme sağlanır kanaatindeyim. Dolayısıyla partilerde, koltuğu ele geçirenin kendi istemedikçe yerinden oynatılamama olayı ortadan kalkar. Çünkü memurlarımız, şuan ki parti üyesi profiline göre daha bilinçli ve hakkını aramasını bilen bir bilinç ortalamasına sahiptir diye düşünüyorum. Genel anlamda da siyasette köşe başını tutanların işine gelmeyecek olan bu olay kabul görürmü bilemem ama uygulanması halinde bu işten zarardan ziyade yarar sağlanacağı kanaatindeyim.
ADAM GİBİ
Büyük başarıların sahipleri,
Küçük işleri titizlikle yapabilme,
Sabrını gösteren kişilerdir.
HİKMETLİ SÖZLER
İSTENİRSE
Mevsim değişti diye mi bu günlerde böylesin,
Hayat; istenirse dört mevsimde bahar yaşanır,
Güller soldu diye mi bu günlerde böylesin,
Sevgi; istenirse damarlarda ‘kan’ olarak dolaşır.
Bir şüphe değil benimkisi, sonuna kadar inancım,
İnan sana değil, sensiz geçen günlere kahrım,
Beni böyle eden umutla doğuşum, hüzünle batışım,
Başarı; istenirse alnında ‘ter’ kadar tende yakındır.