Yıllar öncesi Viyana’da bir arkadaşım vardı. Genellikle gece kâim, gündüz nâim yaşardı. Geceleri ayakta, gündüzleri yataktaydı. Yatağının başucunda şu cümleler yazılıydı: Ashab-ı Kehf’in paylaşılamayana mirasından bize de uykusu düştü. Uyu oğlum uyu! Kendince o da Ashab-ı Kehf’e mirasçı olmuş, ama onlardan ala ala uykuyu almıştı.
Eskiler mimarî hayatın her köşesine, konumla ilgili bir ayet yahut bir hadis yahut da bir hikmetli söz yazmışlardır. Bununla insanları yerinde uyarmayı hedeflemişlerdi. Bugün tarihî yerleri gezip görenler bu yazıların yazıldığı yerlerden teğet geçmektedirler. Zira onlar, oralara ne yazıldığından, niçin yazıldığından ve nasıl yazıldığından habersizce ziyaret gerçekleştirmektedirler.
Bu hatırlatmalardan sonra kendimizin ve çoluk çocuğumuzun yatak odası duvarlarına yazıp onları sürekli olarak uyarabileceğimiz bazı ayetlere dikkatlerinizi çekmek istiyorum:
Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarışında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır Kuran oku. (73/1-4)
Ayetlerimize ancak, kendilerine hatırlatıldığı zaman secdeye kapananlar, büyüklük taşlamayarak Rablerini överek yüceltenler, vücutlarını yataklardan uzak tutup korkarak ve umarak Rablerine yalvaranlar ve verdiğimiz rızıklardan sarf edenler inanır. (32/15-16)
Doğrusu ayetlerimizi yalan sayıp, onlara karşı büyüklük taşlayanlara, göğün kapıları açılmaz; deve iğnenin deliğinden geçmedikçe cennete de giremezler. Suçluları böyle cezalandırırız. Onlar için cehennemden bir yatak ve üstlerine de örtüler vardır. Zalimleri böyle cezalandırırız. (7/40-41
İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır. Yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler. Orada akan kaynak vardır. Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır. Yerleştirilmiş kaseler, Sıra sıra yastıklar, Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır. (88/8-16)
Orada, örtüleri parlak atlastan yataklara yaslanırlar; iki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar. (55/54)
Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmaya çalışırlar, oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, ne onlarla, ne de bunlarla olur, ikisi arasında bocalayarak Allah'ı pek az anarlar. Allah'ın saptırdığı kimseye yol bulamayacaksın. (4/142-143)
Büyüklerden biri geceleyin uyanır ve içinden gelen iki farklı sesle sarsılırmış. Seslerden biri, kalk Rabbin için namaz kıl, huzurda dur, huzur bul, derken; ikincisi şöyle diretirmiş: Yatak sıcak ve yumuşak, dışarısı soğuk ve korkunç. Biraz daha uyu, sonra kalkarsın! Bu ikilem arasında adam, şöyle diyerek kalkar ve huzura koşarmış:
Ey nefsim bil ki yatak sıcak ve rahat, ancak cennet yatakları daha konforlu ve daha rahat. Dışarısı soğuk ve korkunç, ancak cehennem azabı çok daha korkunç ve daha yakıcı.